MoMA direktörü Glenn Lowry bir süre önce verdiği bir röportajda “müzelerin ücretsiz olmasının ahlaki bir sorumluluk olduğunu” söylemişti. Bu iddialı çıkış çalıştığı müzenin 12 dolar olan giriş ücretinin 19 dolara çıkarılmasından bir süre önce yapılmıştı. Sadece New York’un değil dünyanın en önemli çağdaş sanat koleksiyonlarından birine evsahipliği yapan müzedeki eserleri görmenin bedeli öğrenci değilseniz günümüzde tam 19 dolar. Avrupa ve ABD’deki pek çok büyük müzenin fiyat tarifesi de ortalama bu seviyelerde. İngiltere kendine has uygulaması sayesinde daha ziyaretçi dostu bir müze yönetimine sahip. Ülkedeki hemen tüm müzelere girişte gönüllülük esasına bağlı bağış söz konusu. Ancak orada da oluşmuş bazı teamüller var. The Economist’te yayınlanan bir makale belli başlı örnekleri inceleyerek artan müzelere giriş fiyatlarının ziyaretleri ne derecede etkilediğini ortaya koyuyor.
Batı’nın aksine Asya ve Ortadoğu’da devlet desteği var
Bilindiği üzere Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Milli Saraylar’a bağlı müze ve ören yerlerini Müze Kart ile ücretsiz ziyaret etmek mümkün. Ortadoğu ve Asya’daki pek çok ülkede benzer teşvikler söz konusu. Bu tip pozitif örneklere vurgu yapan The Economist Avrupa ve ABD’deki müzelerin ise bu erişilebilirlik politikalarından ne denli uzaklaşıldığını ortaya koyuyor. Buna çare olarak da bilet ücretlerinden gelecek gelire bağımlı olmayan dünyanın en zengin müzelerine ücretsiz olmaları ya da en azından tatmin edici bir indirim yapmaları talebi yineleniyor.
New York’taki Metropolitan Müzesi şehir dışından gelen ziyaretçiler için uzun süredir uyguladığı “ne ödersen öde” politikasına 2018 yılında son verdi ve 2022 yılında genel giriş ücretini 30 dolara yükseltti. Geçen yaz San Francisco Modern Sanat Müzesi, Philadelphia Sanat Müzesi, Whitney Müzesi ve Guggenheim Müzesi de aynı yolu izleyerek standart bileti 25 dolardan 30 dolara çıkardı.
Ziyaretçiler bu artan fiyatlardan şikayetçi; müze yönetimleri ise artan maliyetlerden ve uzun kovid sürecinden. Yapılan araştırmalar Amerika Birleşik Devletleri’ndeki müzelerin sadece üçte birinin pandemi öncesindeki ziyaretçi sayısına ulaşabildiğini ortaya koydu. İçlerinden de çok azı bu sayıların üstüne çıkabildi. Benzer bir durum yaşlı kıta Avrupa için de geçerli. Enerji ve işçilik maliyetleri Avrupa’da da bilet fiyatlarını artırdı. Ocak ayında Berlin Devlet, Louvre ve Sistine Şapeli’ni de içeren Vatikan müzeleri genel giriş bileti fiyatlarını sırasıyla yüzde 20, yüzde 29 ve yüzde 17 oranında artırdı. Asya ve Ortadoğu ülkelerindeki müzelere ise cömert devlet fonları ve mevcut kültür politikaları sayesinde şimdilik zamlar uğramadı.
‘Müzeler maliyetleri karşılamıyor’
Bir danışmanlık firması olan Lord Cultural Resources’da yönetici olan Javier Jimenez “müzeler ne kadar ücret alırsa alsın, işletme maliyetlerini karşılamıyor” diyor. Sanat Müzesi Müdürleri Derneği 2018 yılında, bilet satışlarının Amerikan sanat müzelerindeki toplam gelirin ortalama sadece %7’sini oluşturduğunu duyurdu. Üyelikler ise yüzde yedi katkı sağlıyor. Bütçelerin geri kalanı genellikle bağışlar, hayırsever bağışlar, hibeler ve perakende operasyonlarından geliyor. Fahiş biçimde artan fiyatlar müzelerin sanatı daha çeşitli bir kitleyle paylaşma hedefine ters düşüyor. Ayrıca müze ve galerilere giden Amerikalıların oranındaki halihazırdaki keskin düşüşü de hızlandırabileceği de öngörülmekte. Zira 2017 ve 2022 yılları arasında ziyaretçi sayısı 26 azaldı.
Özellikle gençler arasında azalan kamu ilgisi, büyük ölçüde kamu desteğine dayanan kurumlar için bir zorluk. Ancak maliyetleri önemli ölçüde düşürmek de aslında yeni kitleleri çekmek için pek bir işe yaramayabilir. Bu görüşü ortaya koyan da bilimsel bir araştırma. Hem ABD hem Avrupa’da insanlar boş zamanlarında ne yapacaklarına karar verirken fiyatın çeşitli faktörlerden sadece biri olduğunu söylüyor. Eğer biletler ücretsiz olsaydı, “zaten normalde gelen insanlar daha sık gelebilirdi. Aksi takdirde, demografinizi gerçekten değiştirmiş olmazsınız” diyor Indiana Üniversitesi’nde sanatta fiyatlandırma üzerine çalışan ekonomist Michael Rushton. Bu sonuca göre de müzelere azalan ilginin tek nedeninin artan fiyatlar olmadığı düşüncesini ön plana çıkartıyor. Müze yönetimleri de bu noktada özellikle gençleri kurumlarına çekebilmenin yolunu arıyor. Ancak görünen o ki şu ana kadar yenilikçi bir fikir pek de ortaya çıkmış değil.