Yaşı biraz büyük olanlar ‘Fly Forever’ şarkısını gayet iyi hatırlayacaktır. Pentagram’ın 1992 çıkışlı ‘Trail Blazer’ albümünün en dokunaklı parçalarından biri olan bu şarkı, grubun şehit olan gitaristi Ümit Yılbar ile özdeşleşecekti. Şarkı, esasen Yılbar şehit olmadan önce yazılmış ve seslendirmişti. Ancak sözleri itibarıyla da yaşanan üzüntüyü tarif edecek nitelikteydi. Grubun o dönemli solisti Ogün Sanlısoy, hem albüm kaydında hem de canlı performanslarında şarkıyı öyle derinden seslendirdi ki beste bir bakıma kendisiyle de özdeşleşti. Türkiye’de pop müziğin en görkemli yükselişini yaşadğı o dönemde heavy metal gibi “aykırı” bir türde müzik üreten bu topluluk neyse ki öyle ya da böyle yoluna devam edip bugünlere kadar geldi hatta bir ekole dönüştü.
Pentagram ekolünün neferlerinden biri olan Ogün Sanlısoy, Türkiye’de 2000’lerin başına denk gelen rock patlamasında solo albümüyle hak ettiği bir çıkış yakalamıştı. 2004 yılında çıkan ‘O Gün’ adlı albüm yılın en iyi albümlerinden biri olarak tarihe geçti. Şarkı sözlerinde umudun eksik olmadığı bu müzikal tavır 2006 yılındaki ‘Üç’ albümüyle devam etti. Şu sözlerin derinliğine bakar mısınız? “Hayat toz pembe, olur sen istersen / Ne ekersen biçersin bu gizemli bağda / Bir yanın karanlık, bir yanın aydınlık / Işık bir yerdense şüphen mi var”
Ogün Sanlısoy’dan peşi sıra klipler
Girişi biraz uzun tuttuk farkındayım ama Ogün Sanlısoy için buna değdiğini düşünüyorum. Nisan ayında yayınladığı ‘Gel’ adlı EP yine mesajları ve yüreği rock ile atan her kalbi tatmin edecek gitar sololarıyla bezeli. Beş şarkıdan oluşan ve Sony Müzik etiketiyle yayınlanan EP, sonbaharda yine beş şarkıdan oluşan kardeşine kavuşacak. Sonbaharda yayınlanması planlanan ‘Git’ ile 10 şarkılık bir albüm ortaya çıkacak. Müzisyen, bu kararıyla her şeyin su gibi tüketildiği bu devirde belli ki bir nefes almamızı, biraz sindirmemizi istiyor. Öyle ya yeni albüm çıkarmış bir müzisyene “şimdi sırada ne var?” sorusunun doyumsuzluğu belki böylece azalarak sona erer. EP’te yer alan şarkıların isimlerine gelince: ‘inan Buna, ‘Gelgit’, ‘Anlatsana’, ‘Biçare’ ve ‘İllallah’.
Beş şarkıdan oluşan ‘Gel’ Ogün Sanlısoy için de bir ilk anlamına geliyor. EP’te yer alan tüm şarkıların tamamı kliplendi. Yapay zeka kullanılarak yenilikçi kliplere de imza atan müzisyen bu yeni albümünde bir süredir sahneyi birlikte çalıştığı isimlerle yürümeyi tercih etmiş. Çok da iyi yapmış. Solo gitarda Murder King’den Fırat Öz, ritim gitarda Emir Saygan, bas gitarda Cem Gürsel ve bateride de Erce Arslan albümde yer alan isimler.
Şimdi sırada sonbaharda EP’i albüme tamamlayacak olan diğer baş şarkı var. Bakalım ‘Git’te yer alacak olan şarkılar yine umudu ve hayata tutunmayı mı yoksa gitmek fiilinin çoğunlukta yarattığı daha karamsar duyguları mı canlandıracak. Bu hızlı tüketim çağında Ogün Sanlısoy ve onun gibi düşünen müzisyenlerin kıymetinin daha iyi bilinmesi hem sanatın hem de toplumun yararına olacaktır.
Müzik Radarı Akdeniz’e uzanıyor
Ogün Sanlısoy’un ardından şimdi gelelim bir diğer isme. Yaz başında 51. İstanbul Müzik Festivali’nin konuğu olarak şehre gelip konser veren Avi Avital, yeni albümünü yayınladı. Konser öncesi 10Haber için röportaj yapma fırsatı bulduğumuz İsrailli mandolin üstadı yeni albümün müjdesini vermişti. İşte müjdelenen o albüm hafta sonu dinleyiciyle buluştu. Deutsche Grmmophon etiketiyle yayınlanan albüm Antonio Vivaldi’nin B Minör Konçertosu’ndan oluşuyor. Mandolin ve yaylılar için bir uyarlama olan albümle müzisyen, büyük hayranı olduğu Vivaldi’nin eserlerini yorumlamayı da sürdürdü.
Bugüne kadar yayınladığı albümlerde farklı müzisyenlerle işbirliği yapmayı seven Avi Avital, geleneğini bu kez de bozmamış. 1985 yılında Milano’da kurulan ve barok dönem müziklerini yorumlayan Il Giardino Armonico ile albümde birlikte çalışan İsrailli müzisyen, bu büyülü sese sahip enstrümanıyla harikalar yaratmaya devam ediyor. Mandolinin yeniden solo konser programlarına dahil etmeyi başaran ve bugüne kadar ECHO gibi çok sayıda prestijli ödülün de sahibi olan Avi Avital, barok dönem tutkunlarının asla kaçırmaması gerek bir albüme imza attı. Dijital platformlarda yayınlanan albümün cdsi de muhtemelen yakın bir gelecekte Türkiye’ye ulaşır. Yaptığımız röportajda plak yayınlamaya dair arzusunu da ifade eden Avital’in bu albümünü plak formatında da yayınlayıp yayınlamayacağı konusunda şimdilik bir bilgi yok.
İyi ki doğdun Sarah Brightman
Şimdi yeni bir albüm değil ama doğum günü haberimiz var. Bugün çağın en ünlü sopranolarından Sarah Brigthman’ın doğum günü. Son olarak 2018 yılında ‘Hymn’ adlı albümü yayınlayan Brightman bugüne kadar elde ettiği satış rakamlarıyla alanında dünyanın en başarılı isimlerinden biri oldu. 14 Ağustos 1960 yılında İngiltere’de dünyaya gelen Brightman, kariyeri boyunca 65 milyon albüm sattı.
Eski eşi ünlü müzisyen Andrew Lloyd Weber’in yönettiği ‘The Phantom of the Opera’ müzikali ile ününe ün katan Brightman, Başta Andrea Bocelli gibi ünlü isimlerle düetlere imza atan İngiliz soprano, Türkiye’de de özellikle ‘Harem’ albümüyle büyük bir bilinirlik elde etmişti. 2003 yılında yayınlanan albümün tüm altyapıları oryantal unsurlar taşırken Brightman, her zamaki gibi sesiyle dinleyicileir kendisine hayran bırakmıştı. Klasik müziğin mevcut kalıpları içerisinde kalması gerektiğini savunanlar tarafından kimi zaman eleştirilere maruz kalan müzisyen, kendisine has üslubuyla popüler eserleri de seslendirdi. Öyle ki albümlerinde elektronik altyapılara dahi yer verdi. Portekiz’in fado kraliçesi Dulce Pontes’e ait ‘Cançao do Mar’ şarkısnı İngilizce sözlerle yeniden yorumlayıp ‘Harem’ adıyla yayınlayan Brightman oryantal ve elektronik unsurları da cömertçe kullanmıştı.
2014 yılında İstanbul’da konser veren Sarah Brightman’a ne yazık o tarihten bu yana hasretiz. Üç oktavı aşan sesiyle dikkat çeken İngiliz sopranonun Spotify verilerine göre en çok dinlendiği beş kent arasında İstanbul olmasa da bir sonraki beşte yer almış olması muhtemel. 1973 yılında henüz 13 yaşındayken müzikallerle adım attığı sahne dünyasında aradan geçen 50 yılda var olmayı sürdüren Brigthman, son olarak 2019’da bir Noel klasiği olan ‘O Holy Night’ı yorumlamıştı.