Kommagene Kralı 1. Antiokhos Nemrut Dağı’na eşi benzeri olmayan dev tanrı heykelleri inşa ettirdi. Helen ve Pers kültürlerinin kesiştiği noktada inşa edilen bu yapılar günümüzde UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Türkiye denince de akla ilk gelen tarihi zenginliklerden. Her yıl yüz binlerce ziyaretçi ağırlayan bu alandan heyecan verici bir haber geldi: Nemrut Dağı’nda bugüne kadar hiç bilinmeyen ve doğal olarak el değmemiş bir mezar olabilir. Üstelik mezarın tüm bu görkemli heykelleri yaptıran Kral 1. Antiokhos’a ait olma ihtimali var.
1881’de Alman bir gezgin bulmuştu
1881 yılında bir Alman gezginin tırmandığı Nemrut Dağı’nda kayda aldığı bu dev heykelleri ve tarihi yapılar ne yazık ki bir süre hırsızlık ve vandalizme kurban gitmişti. Ertesi yıl sanat tarihçisi, ressam ve devlet adamı Osman Hamdi Bey de bölgeye gelmiş ve kayıtlar tutmuştu. O tarihe kadar sadece bölge insanı bu yapıların varlığından haberdarken artık tüm dünya kral heykellerini öğreniyordu. İlerleyen yıllarda önlemler alınmış ve kapsamlı arkeolojik çalışmalar başlatılmıştı. Devam eden bu çalışmalar National Geographic‘e haber oldu.
Kral 1. Antiokhos tarafından yaptırılan heykeller.
Nemrut Dağı’nın tepesinde bazılarının dünyanın sekizinci harikası olarak adlandırdığı, eski bir kralın mezarının bulunduğuna inanılan bir höyüğü çevreleyen 10 devasa heykelden oluşan bir dini mabet yer alıyor. Bu muhteşem taş yapılar hem Yunan hem de Pers mirasından yararlanan eski bir toplumun dini ve cenaze uygulamalarının en önemli tasvirlerinden bazılarını temsil ediyor.
Kral 1. Antiokhos’un mezarı bulunmuş olabilir
Bugün Kommagene I. Antiokhos’un Nemrut Dağı’nın zirvesine inşa ettirdiği olağanüstü anıtla hatırlanıyor. Nemrut Yaratılış Kitabı’nda “güçlü bir avcı” olarak tanımlanan İncil’deki kralın diğer adıydı. Nemrut’un bir zamanlar Nemrut Dağı’nın yamaçlarında avlandığı rivayet edilir. Tüm bu görkemli heykelleri Nemrut Dağı’na yerleştiren Kommagene Kralı 1. Antiokhos’un babası I. Mithridates Nemrut Dağı’nın eteğindeki Arsameia şehrinde bir tümülüsün altına değil, kayaya oyulmuş bir tünel ağına gömülmüştü. milattan önce 8. ve 6. yüzyıla arasına tarihlenen mozoleye uzun bir koridorla ulaşılan mezar odasını kaplayan devasa bir toprak yığınından oluşuyor.
Heykel grupları höyüğün üç tarafında bir sınır oluşturuyor. Kralın mezar eşyalarıyla birlikte höyüğün içine gömüldüğüne inanılıyor. Mezar odası daha sonra binlerce taşla kaplanarak yapay bir tepe oluşturulmuş, bu da arkeologların höyüğe girmesini ve mezar odasına ulaşmasını engellemiştir. I. Antiokhos’un mezarı muhtemelen 2,000 yıldan daha uzun bir süre önce gömüldüğü yerde. Antiokhos’un babası I. Mithridates Nemrut Dağı’nın eteklerindeki Arsameia’da bir höyüğün altına değil, kayaya oyulmuş bir tünel ağının içine gömülü.
