Haftanın, neşe ve kahkaha vaat eden oyunlarından oluşan bir seçki… Kimisi Türkiye’nin tuhaf güncel ve geçmiş gündemlerinden kimisi ilişki içinde yaşananlardan alıyor mizah dozunu. Neşeniz tazelensin diye…

Sahneler sezon boyu mizahın baş köşeye kurulduğu çok sayıda oyuna ev sahipliği yaptı. Gülümseten ya da kahkahaya boğan oyunlar, gündelik akışın ağırlığını bir parça askıya almaya birebir. Bu hafta size sıcaklarda içinizi serinletecek, güldürerek hafifletecek oyunlardan bir seçki hazırladım. Önceki sezonlarda izlemediyseniz, haftalık programınızı yaparken göz atınız…

‘Tımarhane’de değişen bir şey yok…

Deli Bayramı / DasDas

Devekuşu Kabare’nin kült oyunu ‘Deliler’i 1987 senesinden günümüze taşıyor DasDas ekibi. Metin Akpınar’ın süpervizörlüğünde sahneye taşınan oyun, seyirciye bolca kahkaha vaat ediyor. Mert Fırat, Didem Balçın, Özgün Çoban, Ayşegül Cengiz Akman’ın ana rolleri üstlediği kalabalık kadrolu oyun skeçler ve aralara yerleşen şarkılar, danslar eşliğinde ilerliyor. Orijinalinde bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin ‘sakinlerinin’ sahnelediği gösteri, ‘Deli Bayramı’nda ‘deliler’in bulundukları mekânı ele geçirmesi fikriyle başlıyor. Ön oyundan sonra ‘Deliler’in, tevellütü yetenlerin anımsayacağı skeçleri önümüzde akmaya başlıyor. Bazı skeçlerde sürenin daha kısa tutulmasını dileyerek izlemiştim, ‘Deli Bayramı’nı.

Komedisi yer yer ‘eski’ hissi verse de ağlanacak (ya da öfkelenecek) halimize güldürmeyi başarıyor. Bunda Türkiye’de aradan geçen 40’a yakın senede temelde pek bir şeyin değişmemiş olması ve Turgut Özakman’ın halkla kolayca iletişim kuran dili kadar, oyuncuların muzip sahne dilinin de büyük etkisi var. 2021’de prömiyer yapan oyunu henüz görmediyseniz önümüzdeki haftaki gösterimini yakalayabilirsiniz. Gülerek hafifleyeceksiniz, tatlı nostalji hissi de cabası…

📌31 Temmuz Çarşamba, 21.00’de Swissotel The Bosphorus’ta.


Zorbalığa ve baskıya karşı mizah!

Meçhul Paşa / Tiyatro Hayali

Memleketin yakın geçmişinden, başına gelmeyen kalmamış haftalık mizah gazetesi Marko Paşa’nın öyküsü. Aşina olanların ayrı, daha önce duymamış olanların ayrı zevk alacağını tahmin ettiğim, Ahmet Sami Özbudak’ın özenli kaleminden iyi bir tarih okuması…

Emrah Eren’in sahneyi her an canlı ve ışıltılı tutarak yönettiği oyun bizi Cağaloğlu’ndaki İzzettin Han’a, 1946 sonbaharına götürüyor. Edebiyatımızın üç büyük kalemi Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz ve karikatürist Mustafa Mim Uykusuz ile Marko Paşa’nın hazırlandığı gazete ofisinde buluşuyoruz. Mürettip Hamza Usta, matbaacı Mahir Usta ve çaycı Seyfi Efendi de eşlik ediyor onlara. Üç de ilham perisi…

Karakterleri başarıyla üstlenenler ise Erdem Akakçe, Fatih Koyunoğlu ve Bülent Çolak. Dönemin siyasi iktidarının baskısı altında yaratıcı çözümlerle ayakta kalmaya çalışan, yazarlarının başının dertten kurtulmadığı bu siyasi mizah gazetesinin öyküsünü çok hareketli ve eğlenceli bir dille anlatıyor oyun. Olay akışındaki yoğunluk ve 120 dakikalık oyun süresi bir parça zorlayıcı olsa da gerek oyunculuk performansları gerek metnin kapsayıcılığı gerekse rejinin dinamik akışıyla; seyirci dostu, izlediğinize memnun kalacağınız bir oyun. Mizahın çok yönlü gücünü bir kez daha hatırlatan bir iş.

📌 1 Ağustos Perşembe, 21.00’de Edremit Güre Amfi Tiyatro’da.


‘Şirret’ uslanır mı hiç!


Şirreti Evcilleştirmek / Moda Sahnesi:

Kemal Aydoğan’ın rejisi ve bakışıyla, seyirciyi sık aralıklarla güldüren bir komedi. Shakespeare’in, Türkçeye daha önce ‘Hırçın Kız’ olarak çevrilen oyunu, Timur Acar’ın izleyeni çarpıp geçen yüksek enerjili performansı başta olmak üzere ekibin her bir üyesinin sürekli tempoda seyreden oyunculuğuyla karşımızda. Oyun, heteroseksüel erkeklerin düştüğü acınası halleri bastıra bastıra göstermesiyle de belirgin bir komedi aksı kuruyor. Kulaklarımız kadın argosu da aramıyor değil, yine de… Başınızı döndürecek bir hikâye ve reji, bolca güleceksiniz.

📌26 ve 27 Temmuz’da, 20.30’da Moda Sahnesi’nde.


Bir boşanma komedisi

Leyla ile Mecnun Değil / Tiyatro Bal Porsuğu

Sezonun en yeni ‘ilişki komedisi’ oyunlarından. Bülent Emrah Parlak’ın yazdığı ve rol aldığı oyunda, kendisine Elit Andaç Çam eşlik ediyor. Boşanmalarına iki gün kala, çok sevdikleri, hatta nikah şahitleri olan İskender abilerini kaybeder ‘Leyla ile Mecnun olmayan’ çift… Cenaze merasimi ve ayrılık/boşanma süreci iç içe geçer böylece. Kadınla adamı, ilişkilerini sorgularken, didişirken ve gülüşürken izleriz. Sevginin içinde öfke, hüznün içinde gülümseme, hızın içinde durgunluk vardır… Mizah dozu yüksek ve enerjik bir oyun…

📌 28 Temmuz Pazar, 21.00’de Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda.


Füruğ’u Nazan Kesal’dan dinleyeceğiz…

Urladam’ın Ağaçlı Sahnesi bu hafta ‘ev sahibesi’ Nazan Kesal’ı ağırlayacak. Kısacık ömrüne uçsuz bucaksız bir isyan, göklere karışan bir cesaret ve dizelerindeki gibi “rüzgarla sürüklenerek” bugünlere gelen etkili şiirler sığdıran İranlı şair Füruğ Ferruhzad’ın yaşamını ve ölümünü Kesal’ın güçlü performansıyla izleyeceğiz.

Çağdaş edebiyatımızın üretken ve güçlü kalemlerinden Şebnem İşigüzel’in yazdığı ‘Yaralarım Aştandır’ oyunu, tiyatromuzun yine üretken yönetmenlerinden Berfin Zenderlioğlu yönetiyor. 2019’dan beri sahnede olan oyunu izleme şansım ne yazık ki olamamıştı. Ne güzeldir ki, cumartesi gecesi Füruğ’un bu üç yaratıcı kadınla buluşmasına; Urladam’ın ay ışığıyla ve etrafını saran ağaçlarla çarpıcı bir atmosfere sahip açık hava sahnesinde tanık olup, sonrasında sahnede Nazan Kesal ile oyun üzerine sohbet etme şansına sahip olacağım. Civarda olanları bekleriz!

📌 27 Temmuz Cumartesi, 21.00’de Urladam Ağaçlı Sahne’de.