Joan iyi bir gün geçirmemiştir. Yönetici olarak çalıştığı şirkette ekibinden bir arkadaşını işten çıkarmak durumunda kalmıştır. Eski sevgilisinin yeniden bir araya gelme talepleri karşısında kafası karışmıştır. Terapistiyle olan seansta hayatını kontrol altına alamaktan şikayetçidir. Akşama doğru eski sevgilisiyle buluşup konuşsa da onunla bir daha birlikte olmayacağı kararını bildirir.
Lakin akşam olup evine geldiğinde bütün bunları düşünmek istemez. Bir yıldır birlikte olduğu yeni sevgilisiyle dijital platformda (Netflix’in kopyası) bir şeyler izleyip kafa dağıtmak ister. Karşılarına Salma Hayek’in başrolde oynadığı ‘Joan İğrenç Biri’ diye bir dizi çıkar. Sevgilisiyle izlemeye başladığında şaşkınlıktan küçük dilini yutmak üzeredir. Dizide gün boyu ne yaşadıysa abartılı bir şekilde anlatılmaktadır. Ve Joan dizide, pislik bir karakter olarak gösteriliyordur. Sevgilisi, eski sevgilisiyle buluştuğunu anlayıp onu terk eder. Ertesi gün işinden olur. Her gün selamlaştığı komşusu ona kötü davranmaya başlar. Joan’ın hayatı bir anda ters yüz olur.
‘Black Mirror’ün distopik kurmacası: Hayatınız her an dizi olabilir
Netflix’te yayınlanan ‘Black Mirror’ın altıncı sezonunun ilk dizisi ‘Joan İğrenç Biri’. Hani platformlara üye olurken okumadan kabul edilen sözleşmeler var ya, onlar üzerinden gösteriş toplumuna eleştiriler getiriyor. Joan da herkes gibi kabul etmiş sözleşmeyi ve sözleşmenin arka sayfalarında kalan bir maddesine göre de günlük hayatından dizi yapılmasına onay vermiş meğerse. Yani yasal ama ahlaki olmayan bir durumla karşı karşıya. Ve elinden hiçbir şey gelmiyor. Peki neden kötü bir karakter olarak çizildi? Dizi ona da cevap veriyor. Seyirci araştırmaları, ana karakter negatif gösterilce izlenme oranının artığını ortaya koymuş. Onun için Joan da kötü bir karakter olarak resmediliyormuş.
Son günlerde tartışmaların odağında olan TRT’nin dijital platformu Tabii’de yayınlanan ‘Metamorfoz’ dizisi düşünülünce insan gerçekten hayret ediyor. Çünkü Netflix dizisinin kurmaca hikayesinin Türkiye’nin gerçeği olduğunu görüyorsunuz.
Gezi davasından tutuklu olan Osman Kavala da tıpkı Joan gibi bir gün bir baktı TRT’nin yeni açılan Tabii adlı dijital platformda kendi hikayesini gördü. Tıpkı Joan gibi kötü gösteriliyordu dizide. Oysa Kavala Joan gibi bir anlaşmaya imza atmamıştı.
‘İnsanın kişisel tarihi yeniden yazılır’
‘Metamorfoz’ dizisinde, Osman Kavala’ya fiziki olarak benzetilen ve onun gibi Paris’te doğmuş Amerikan kolejinde okumuş ve aileden zengin Teoman Bayramlı’nın hikayesini izliyoruz. Bir bölümü yayımlanan dizi 2013’te açılıyor. Huzurevinde olan bir adam okuduğu bir haber üzerine kağıt kalem alıp birtakım tarihler ve gazete sayfa numalarını yazıyor. Bunu da kızı vasıtasıyla Aleniyet gazetesine ulaştırıyor. Arşivde çalışan gazeteciler, gelen pusulaya göre gazetelere bakınca Teoman Bayramlı ile ilgili haberlere rastlıyor. Gazetecilerden birinin ağzından şu cümle dökülüyor: “Bu haberler insanın kişisel tarihini yeniden yazdırır. Hatta bir ülkenin tarihini yeniden yazdırır.”
Sonra 1982 yılına gidiyoruz. Ve Teoman Bayramlı ile tanışıyoruz. Yer İngiltere, Teoman Bayramlı devrimci. Silah tüccarı James Buxton ile İngiltere hükümetinden bir bakanı önemli bir bankaya geliyorlar. Banka milli güvenlik nedeniyle boşaltılıyor. Tam bakan ve silah tüccarı içeri girince Teoman Bayramlı ile arkadaşı. Mandela’nın resmi bulunan bez bir afişi duvardan sarkıtıyor.
Bir tuzakla istihbaratçının devşirdiği devrimci: Teoman Bayramlı
Anlıyoruz ki Teoman Bayramlı örgütlü bir devrimci. Örgüt evine gidince zaten Teoman Bayramlı’nın ailesinin zengin olduğunu, onun aslında kapitalist koktuğunu, iyi bir eğitim aldığını öğreniyoruz. Sonrasında Teoman Bayramlı’nın ailesiyle tanışıyoruz. Aile o sırada İngiltere’de bir davete katılacak. Oğulları da bu davette yanlarında bulunsun istiyorlar. Teoman’a haber salınıyor. Teoman davete katılmak istemese de ailesini görmeye gidiyor. Ama babasıyla da tartışıyor. Lakin kuzeni nedense James Buxton ile uğraşmaması gerektiğini söylüyor.
Teoman tekrar örgüt evinde döndüğünde eve konulan bombadan son anda kurtuluyor. Örgüt James Buxton’dan intikam almaya karar verince bu iş Teoman’a havale ediliyor. Teoman, Buxton’un evine gidiyor, silahını çekiyor ama öldüremiyor. Bir süre sonra da bunun aslında bir tuzak olduğunu anlıyoruz seyirci olarak. Buxton ve istihbaratçı Thomas Noel Eagleton (hangi ülkenin istihbaratçısı belli değil) bir tezgah kurmuş.
Örgütü dağıtılan ve verilen görevi de yerine getiremeyen Teoman panikliyor Türkiye’ye dönecek ama son anda ABD’ye gitmeye karar veriyor. Arkadaşı Leo’yu arıyor. Sonra ekran kararıyor ve açılınca İstanbul’dayız. Anladığımız hala 1980’li yıllardayız ve 1982 yılından sonraki bir zaman dilimindeyiz. Teoman Bayramlı’nın babası vefat etmiş. O da şirketinin yönetimine girmiş. İşleri büyütmüş. Yanında da arkadaşı Leo var. İşlerden biri de Türkiye’nin haritasını bilgisayara yükleyen coğrafi analiz sistemi.
NATO’ya bağlı olmayan ordu hangisi?
O sırada Aleniyet gazetesinden acar muhabir Funda ile tanışıyoruz. Barda tanıştığı bir tercümandan ABD’nin yardımıyla işgalden kurtulan bir Körfez ülkesinin bakanının Türkiye’ye gizlice geldiğini öğreniyor. Bunu haberleştirmek istiyor ama gazetede müdürleri buna pek sıcak bakmıyor. Teoman ise istihbaratçı Thomas Noel Eagleton ile bir parkta buluşup ona Türkiye’nin haritalarını veriyor. İstihbaratçı abimiz amaçlarının Yunanistan ile Türkiye arasında Ege denizi nedeniyle savaşa tutuşmaması için yeni bir güç dengesi kurmak olduğunu söylüyor. Eaglaton “NATO’ya bağlı olmayan bir ülkenin ordusunu dizginlemek senin verdiğin koordinatlarla mümkün oluyor” diyor.
Senaryodaki mantık hatası
(Tabii burada izleyici olarak kafamız karışıyor! Türkiye 1952’den beri NATO üyesi. Yunanistan, Kıbrıs Barış Harekatı sonrası NATO’nun askeri kanadından çıkmış 12 Eylül sonrasında 1980’de Kenan Evren yönetiminin onayıyla tekrar NATO’ya katılmıştı. Dizide olaylar 1982’den sonra gerçekleşirken Eaglaton hangi orduyu dizginlemek istiyor anlayamıyoruz. Burada senaryoda bir mantık hatası göze çarpıyor.)
İstihbaratçı abimiz Teoman’a yeri bir görev veriyor. Körfez ülkesinden gizlice Türkiye’ye gelen bakan ile buluşulacak. Bir banka kurulacak ve bankayı da Teoman Bayramlı yönetecek. Bir teknede gerçekleşecek buluşmayı gazeteci Funda da asistanı ile gizlice takip ediyor. Bakan ve Teoman buluşup konuşmaya başlayınca Funda kendini denize atıp yardım istiyor. Funda denizden çıkarılıyor ve dizinin ilk bölümü bitiyor.
Dizi Tabii platformunda 7 Mayıs’ta yayınlandı. Sonra da YouTuba yüklendi. İkinci bölüm henüz yayına girmedi. Dizi kaç bölüm olacak, ikinci bölüm ne zaman yayınlanacak, dizide anlatılan, iddia edildiği gibi Osman Kavala mı, Körfez ülkesi hangisi, bu ülkenin finansmanıyla kurulacak banka ne işler yapacak?
Sorular çok cevaplayan yok
Bütün bu sorulara günlerdir 10Haber olarak cevap aradık. Senarist ve yapımcı İbrahim Ethem Arslan dizinin bütün bölümleri bitmeden ve TRT’nin izni olmadan konuşamayacaklarını söyledi. Lakin yeni bölümler için çalıştıklarını da anlattı. TRT Basın Müşavirliği ise sorduğumuz bütün sorulara “Hiçbir şey belli değil” diyerek cevap vermekten kaçındı. Kamuoyunun bilmesi gereken temel bilgiler sürekli gizlendikçe ve belirsizlik ortamı yaratıldıkça da spekülasyon ortamı genişledikçe genişliyor. Bu spekülasyon ortamı da kafaları karıştırıyor. Ya da şöyle söyleyelim spekülasyon ortamında Osman Kavala tartışması büyüdükçe büyüyor.
Osman Kavala ise bir sabah uyandığında abartılmış, manipüle edilmiş hayat hikayesini tıpkı ‘Black Mirror’deki Joan gibi izlemek durumunda kaldı. Kavala casusluk iddiaları nedeniyle yargılanıp mahkeme kararıyla aklanmıştı. Ama buna rağmen dizide bir casus olarak gösteriliyordu. Joan hukuki ama ahlaki olmayan bir durumdan dolayı zor duruma düşmüştü. Oysa Kavala hem hukuksuz hem de ahlaki olmayan bir durumla karşı karşıyaydı. Joan’un yaşadıkları kurmaca bir hikayenin bir parçasıyken, Kavala’nınki gerçekti.