Fatma ve Ceyhan Olten klasik müziğe tutkun bir çift. Tutkularını bir orkestraya dönüştürdüler ve 11 yıl önce Olten Filarmoni Orkestrası'nı kurdular. Dünkü İzmir Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'ndeki konserden sonra orkestranın hikayesini anlattılar.

İzmir bu mevsim için oldukça güzel bir havaya güneşin batmasıyla veda ederken İstanbul’u aratmayan trafiğinde herkes bir yere yetişme telaşındaydı. Bizim telaşımızsa 11. sezonunu kutlayan Olten Filarmoni Orkestrası’nın Yılbaşı Konseri’nin gerçekleşeceği Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ne yetişmekti. Akustiği hakkındaki övgüleri bolca duyduktan sonra nihayet hem salonu hem de bu bu değerli orkestrayı dinleyecektik. Üstelik programda Koreli piyanist Hyung Ki Joo da Rahmaninov’un en sevilen eserlerinden ‘2 Numaralı Piyano Konçertosu’nu seslendirecekti. Neyse ki korktuğumuz başımıza gelmedi ve taksici abinin kıvrak manevraları sayesinde konsere yetiştik.

Koreli piyanist Hyung Ki Joo konserin ilk yarısında Rahmaninov’un ‘2 Numaralı Piyano Konçertosu’nu seslendirdi.

Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin girişinde iki zarif insan güler yüzleriyle konsere gelen bin kişiyi de kapıda karşılayıp el sıkışıyordu. Bu isimler önce Olten Sanat Vakfı’nı ardından da Olten Filarmoni Orkestrası’nı kuran Fatma ve Ceyhan Olten çiftiydi. Meğer bu karşılama her konser öncesi gerçekleştirdikleri bir ritüelmiş. Biz de el sıkışıp konser sonrası röportaj için sözleştik.

Olten Filarmoni Orkestrası’nın Gaziantep’ten Amsterdam’a yolculuğu

İzmir’de sezon boyunca konserlerine devam eden orkestra geçmişte Gaziantep’ten Amsterdam’a farklı coğrafyalarda sahne almıştı. Sadık bir izleyici kitlesi edinmeyi başaran Olten Filarmoni Orkestrası’nın Yılbaşı Konseri’nin tüm biletleri günler öncesinden tükenmiş. Şık giyimli hanımlar ve beylerin yanı sıra gençler ve çocukların da yoğun katılımını görmek ayrı bir mutluluk kaynağı olsa gerek.

Orkestra üyeleri ve hemen ardından da şef İbrahim Yazıcı’nın sahneye gelmesiyle seyircilerden coşkulu bir alkış yükseldi. Yazıcı konser öncesi programa dair bazı bilgiler paylaştı. Türk-Macar Kültür Yılı’na vurgu yaptı. Konser programı da adeta bu özel yıla bir selam gönderircesine hazırlanmıştı. Bu orkestranın başkemancısı Macar müzisyen İldiko Zsuzsanna Moog’un da jübile konseriydi. Moog konser sonrasında dakikalarca ayakta alkışlanarak salona veda etti.

Şef İbrahim Yazıcı ve Olten Filarmoni Orkestrası başkemancısı İldiko Zsuzsanna Moog.

Konser sonrasında girişte bizi karşılayan Fatma ve Ceyhan Olten çiftiyle sözleştiğimiz gibi bir araya geldik. İkiliyi üniversite yıllarında bir araya getiren unsurlardan biri de klasik müzik tutkuları olmuş. Bu tutku onları evlilik sonrasında da beslemiş. Evde klasik müziğin sesi eksik olmazken tatil planlarında da belirleyici olmuş. Öyle ki fabrikalarında da iki haftada bir ‘Pazartesi Sendromu’ dedikleri piyano resitallerini çalışanlarına da yıllardır düzenliyorlar. Klasik müzikle geçen bu iç içe yaşam 11 yıl önce bir hayalin gerçekleşmesiyle taçlanmış: Olten Filarmoni Orkestrası. Biz de bu hayalin hikâyesini ona hayat verenlerden dinledik.

‘Bir filarmoni orkestrası kursak?’

– Olten Filarmoni Orkestrası hangi motivasyonla kuruldu?
– Fatma Olten: Ülkeniz için bir şey yapmak istiyorsanız iki alanda çalışmak çok kıymetli. Bunlardan biri bilim ve teknoloji; diğer alan da kültür ve sanat. Biz halihazırda bilim ve teknoloji alanında üreten bir çiftiz. Öte yandan kültür sanat alanında yaratacağımız bir etkinin çok daha büyük olabileceğini düşündük. Tabii fikir kurucu başkanımız Ceyhan Olten’e ait. Onun yıllar önce “Bir filarmoni orkestrası kursak” sözlerini gerçekçi bulmadığım için gülerek tepki vermiştim. Yıllar sonra yapılabilir olduğunu anlamaya başladığımda bir fizibilite çalışması yaptık. Yapılması gerektiğini ama yapılmaması gerektiğini de gördük. Çünkü ekonomik olarak her koşulda çok zorlayacak bir şeydi bu. Dolayısıyla da her daim sizin katkı yapmanız gereken bir süreç.

– Ceyhan Olten: Benim tarihten öğrendiğim bir şey var; Bir toplumum kökü sanat ve bilim. Bir toplumda bilim dolayısıyla matematik olmazsa o toplumda ne yazık ki ilerleme olamıyor. Neden olmuyor? Çünkü sanat bize yaşamı öğretirken matematik de bunun fiziksel gerçekliklerini öğretiyor. Sanat soyutu somutlaştırıyor. Shakespeare’in ‘Hamlet’inde iradenin somutlaştığını görüyoruz. Dolayısıyla siz sanatı ve matematiği yaşamınızın merkezine almazsanız ne estetikten ne de etikten bahsedebilirsiniz.

– Fatma Olten: Bir de tabii etki analizi yaptığınızda kültür-sanat alanına yaptığınız bir farkındalık projesinin çok daha kısa sürede amacına ulaştığını görüyoruz. Oysaki bilim-teknoloji alanında bu birkaç nesle tekabül ediyor.

– Bu noktada sürdürülebilirlik çok önemli. Sizler emek sarf ederek bugünlere getirdiniz. Peki ya bundan sonrası? Orkestra için nasıl bir gelecek öngörüyorsunuz?
Fatma Olten: Bir vakıf kurmak sürdürülebilirliğin temel taşı. Siz aile olarak vakfediyorsunuz ama sonrasında da o mekanizmayı sürdürecek bir yapı kuruyorsunuz. Vakıf olarak uluslararası projelere de başvuruyoruz. Olumlu dönüşler bu noktada çok önemli oluyor. Sık sık yabancı ülkelerin Türkiye’deki büyükelçilikleriyle de projeler üretip müzisyen ağırlıyoruz.
– Ceyhan Olten: Zaman ne gösterir bilemeyiz ama vakıf olduğu için belki günün birinde çocuklarımız devralacak. Doğru bir altyapı kurabilirsek şirket hisselerinin de bir bölümünü vakfa devredebiliriz. Böyle bir düşüncemiz de var.

‘İzmir’de bu seyirciyi biz yarattık’

– Olten Filarmoni Orkestrası’nın yaşaması için elbette sizin katkılarınız çok önemli. Ama bu tip sanat kurumlarına kentin de sahip çıkması gerekiyor. İzmirliler Olten Filarmoni Orkestrası’na sahip çıktı mı?
Fatma Olten: Biz en büyük motivasyonumuz sanatçılar olur diye düşünürken aslında bu motivasyon kaynağımız seyirciler oldu. Bunu bir finansman bakımından geri dönüşü söz konusu olmadı. Ekonomik koşullardan ötürü bu pek mümkün olmadı. Ama İzmir’de bu salonu dolduracak bir kitle oluştu. Dolayısıyla ben bu noktada sanatseverlere teşekkürlerim iletmek istiyorum.

– Ceyhan Olten: İzmir’de bu seyirciyi biz yarattık. İlk konserimizde Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nin konumunu gelen dinleyicilere atmak zorundaydık.

– Fatma Olten: Biz her konserimizde gelen tüm sanatseverleri kapıda karşılıyoruz. Olten Filarmoni Orkestrası’nın ilk yılında konserlere geleceğini söyleyip o esnada salonda göremediklerimizi arayıp nerede olduklarını soruyorduk. Bu koltukları coşkuyla doldurmak önemli. Bence Olten Filarmoni Orkestrası’nın da farkı bu.

– Ceyhan Olten: Artık her yaş grubundan insanı konserlerimizde ağırlıyoruz. Her konserde seyirci kapasitesinin yüzde 20’sini askıda bilet kampanyamızla gelen genç öğrenciler oluşturuyor. Bu gelenek ilk günümüzden bu yana devam ediyor. Bu konserde de Hatay’da konservatuvara hazırlık eğitimini çadırda görüp İzmir’de üniversite kazananları ağırladık. Bizim istediğimiz şey de bu. İnsanlara sanatla dokunabilmek.

Fatma Olten: Ek olarak askıda biletin desteklenmesini istiyoruz. Çünkü neredeyse yedi sezondur biz her konsere 200 kişi davet ediyoruz. Bu da 12 bin öğrenci anlamına geliyor. Devlet üniversitelerinden gelen bu öğrenciler farklı farklı bölümlerde okuyan gençler.

– Olten Filarmoni Orkestrası bu yıl İzmir’deki sabit konserlerinin yanı sıra Gaziantep ve Amsterdam’da da konser verdi. Şehir ve ülke dışındaki konserleri sürdürmeyi düşünüyor musunuz?
– Fatma Olten: Vakfın ana hedeflerinden biri bu. Hem yurt içinde hem de yurt dışında bu tür konserler yapmak. Chopin veya Mozart’ın yanında Ulvi Cemal Erkin’in ‘Köçekçe’ bestesini de duyurmak bizim için çok önemli. Yurt dışı özelinde baktığınızda Türkiye’nin tanıtımına da katkı sunmak bu açıdan değerli. İlerleyen dönemde de hedefimiz özellikle yurtdışında bu tip konserlere imza atmak.

-Bu işin eğitim kısmını da sormak istiyorum. Olten Filarmoni Sanat Okulu projesinden bahsedebilir misiniz?
– Fatma Olten: Olten Filarmoni Sanat Okulu aslında bu organizasyonu destek veren mihenk taşlarından biri. İki okulumuz var. Bir filarmoni orkestrasında çalınan tüm enstrümanların eğitimi bu iki okulda veriliyor. Aslında bizim amacımız üç yaşından itibaren diğer tüm yaş gruplarına erişmek ve onlara müzik sevgisi aşılamak. Bu yolculukta gelinen noktada konservatuvarları da desteklemeye başladık. Oltenli gençler bu konservatuvarlarda okumaya başladı. Olten Filarmoni Sanat Okulu’na başlangıçta sadece hobi amaçlı gelip bugün yurtdışında prestijli konservatuvarlarda eğitim görenler var. Konservatuvarda eğitimini bitirip bizde maaşlı olarak çalışan var. Biz vakıf olarak bu öğrencilere burs da veriyoruz. Fark etti ki biz bir hobi okulu değiliz; Biz nitelikli eğitim veren ve kendi ekosistemini yaratan bir okuluz.

– Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde dolu bir salonda konserlere imza atıyorsunuz. “Keşke burası daha büyük olsaydı” diyor musunuz?
– Ceyhan Olten: Demez miyiz? Burası daha büyük olsa ayda iki kez konser verebilecek durumda olabilirdik. Daha fazla yıldız solist getirebilirdik. Esasında Karşıyaka’da yapımı yarım kalan büyük bir konser salonu inşası var. Keşke tamamlansa. En azından bazı konserleri orada yapmayı isterdik.

Mozart’tan yeni single! Dahi müzisyenin daha önce hiç bilinmeyen bir bestesi keşfedildi