Osmanlı sarayındaki ilk Türk kemancı. İstiklal Marşı'nın ikinci bestesinin sahibi. 28 Şubat 1958'de hayatını kaybeden Osman Zeki Üngör Musiki Mualim Mektebi'nin kurucularındandı.

1880 yılında Üsküdar’da dünyaya geldi. Doğduğu gün ve ay bilinmiyor. Anne tarafından dedesi saray orkestrası Mızıka-yı Hümayun üyesi Santuri Hilmi Bey’di. Çocukluğu müzikle içli dışlı bir ailede geçti. Beşiktaş’ta askeri rüştiyeden mezun olduktan sonra aile geleneğini devam ettirdi. Osman Zeki Üngör tıpkı dedesi gibi Mızıka-yı Hümayun’a girdi. Yetenek ve ilgisiyle kısa sürede orkestrada sivrilmeyi başardı. Hatta Sultan 2. Abdülhamit’in de dikkatini çekti.

Bu nedenle konserlerde de yer alması için özel eğitim almaya başladı. Eğitiminin ardından da orkestra tarihinde bir ilke imza attı. Mızıka-yı Hümayun bünyesindeki Makam-ı Hilâfet Filarmoni Mızıkası’na başkemancı olarak atandı. İlk kez bir Türk orkestrada böyle önemli bir göreve atanmıştı. Osman Zeki Üngör artık bu tarihi topluluğun bir nevi ikinci ismiydi. 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilânından sonra rütbesi binbaşılıktan teğmenliğe düşürülen müzisyen orkestradaki çalışmalarını sürdürürken bir yandan da İstanbul Erkek Muallim Mektebi’nde müzik dersi vermeye başladı.

İlk Avrupa turnesi ve saray dışında ilk konser Osman Zeki Üngör’den

17 Aralık 1917 – 31 Ocak 1918 arasında yani Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Osman Zeki Üngör bir başka ilke imza attı. Viyana, Berlin, Dresden, Münih, Budapeşte ve Sofya’da Makam-ı Hilâfet Filarmoni Mızıkası ile konserler verdi. Bu bir Türk orkestrasının çıktığı ilk Avrupa turnesi idi. Savaş bitmiş, Osmanlı yenilmişti. 1453’te fethedilen İstanbul işgal edilmişti. Üzüntü, yılgınlık, endişe ve daha pek çok duygu bir arada yaşanırken Üngör müziğin iyileştirici gücüyle insanların karşısına çıktı. Makam-ı Hilâfet Filarmoni Muzikası tarihinde ilk kez kez tam da işgal yıllarında İstanbul’da halka açık konser verdi. Bu konserler her hafta Beyoğlu’ndaki Meşrutiyet Caddesi’deki Union Français’de halka açık veriliyordu.

Osman Zeki Üngör Anadolu’daki direnişe de kayıtsız kalmadı. Cephede savaş devam ederken Ankara Hükümeti yarışmayla milli marş seçmek istedi. Yarışmayı kazanan ‘İstiklal Marşı’ ile Mehmet Akif Ersoy oldu. 10 kıtadan oluşan bu şiiri marş haline getirecek olan bestesiydi. 1930 yılına kadar kullanılacak marşı Ali Rıfat Çağatay bestelemişti. Bestenin marş formuna uygun olmadığını düşünenler de vardı. Bu görüş giderek yaygınlık kazanınca 1930’da o dönem Muallim Mektebi müdürü olan Üngör’ün yazdığı beste cumhuriyetin  yedinci yılında daha coşkulu bir hava yarattı. Ancak geçen onca yılda mevcut beste de özellikle ahenk konusunda zaman zaman eleştiri alıyor.

İlklerin müzisyeni Osman Zeki Üngör İstiklal Marşı’nın bestelenme hikayesini şöyle anlatmıştı: “İstiklal Savaşı devam ettiği sıralarda ben Muzıka-yi Humayun muallimi idim. Yani doğrudan doğruya Saray’a ve Vahdettin’e bağlıydık. Bando, fasıl takımı ve orkestra emrimde idi. Şişli’de Uğurlu Han’ın 4 numarasında oturuyordum. Kurtuluş ordusu süvarileri İzmir’e girdikten iki veya üç gün sonra evimde Talim-Terbiye Heyeti azası ve terbiye mütehassısı dostum Haydar merhumla oturuyorduk. Kapı çalındı. İlkokul öğretmeni İhsan merhum geldi. Büyük bir heyecan içinde süvarilerin İzmir’e girişini anlatmaya başladı. Hepimiz coşmuştuk. Hemen kalkıp piyano başına geçtim ve derhal içimde doğan parçayı çalmaya koyuldum.

İlk etapta marşın giriş kısmındaki akoru oluşturdum. Bu şekilde iki üç mezür yaptım. Arkadaşlarım ‘Aman, bu çok güzel bir şey olacak’ dedi. Bunun üzerine İhsan’a İzmir’in kurtuluşunu ve büyük zaferi bütün teferruatıyla anlatmasını rica ettim. O anlattı, ben çaldım. Böylece kısa zamanda eserin taslağı ortaya çıktı. Ertesi gün de çalıştım. İki gün sonra beste bitti. Götürüp arkadaşlara gösterdim. Çok beğendiler. Bunun üzerine bu müziği milli marş olarak takdime karar verdim.”

Cenazesinde İstiklal Marşı çalınan ikinci isim

1934’te emekliye ayrılan besteci 28 Şubat 1958’de İstanbul’da vefat etti. Cenaze töreninde özel izinle İstiklal Marşı çalınan Üngör’den önce bu izin sadece Mehmet Akif Ersoy için verilmişti. Osman Zeki Üngör’ün başlıca eserleri ‘İstiklal Marşı’, “İlim Marşı’, ‘Azmü Ümit Marşı’, ‘Töre Marşı’, ‘Türk Çocukları’ ve ‘Cumhuriyet Marşı’ oldu.

Üngör İstanbul’da Moda’daki evinde hayatını kaybetmişti. Cenaze töreninde askerî bando İstiklâl Marşı çaldı. Marşın şairi Mehmet Akif Ersoy’un cenazesinin ardından bestecisi Osman Zeki Üngör için İstiklal Marşı çalınıyordu defin töreninde.

Osman Zeki Üngör’ün mezar taşı.

Muhabbet bağının bülbülü Sadettin Kaynak