Türkan Şoray’ın tabu yıkan filmlerinden ‘Mine’de kasabanın sarkıntılık yapan gençlerinden biri olarak çıkmıştı karşımıza Ahmet Uğurlu. Lakin bugün pek çok insan hatırlamıyor. Ama TRT’de yayımlanan Yasemin Yalçın’la süper ikili oldukları Hülagü ile Beyazı’yı izleyip de hatırlamayan yok gibidir. Ki Ahmet Uğurlu’yu Türkiye’ye tanıtan biraz da bu programdı.
Öncesi var tabii. Uğurlu, devlet tiyatrolarının kadrolu oyuncularından biriydi. Ekrana çıkana kadar birçok oyunda oynamıştı. Ama filmi biraz daha geri sararsak tiyatro da biraz tesadüfi bir şekilde girmişti Uğurlu’nun hayatına. Bursa’da yaşayan sanatçı, ressam olma niyetindeydi. Hatta akademiyi okumak için hazırlık yapıyordu. Bir arkadaşının devlet tiyatrolarının açtığı kursa kayıt olma macerası, onun da tiyatroyla tanışmasına vesile oldu. O da kursa kayıt yaptırdı. Kursla kalmadı iş. Ankara Devlet Konservatuvarı’na girdi. Sonra da devlet tiyatroları sanatçısı olarak devam etti macera. “13 yıl devlet tiyatrolarında görev yaptım. Sonra istifa ettim ve eşimle kendi tiyatromu kurdum. Ondan sonra da televizyon dönemi başladı. Kâh sinema, kâh televizyon…” diyerek anlatacaktı daha sonrasını…
Özgün olmayan işlerde oynamazdı
90’lı yıllarda televizyon daha ön plandaydı Ahmet Uğurlu için. Çünkü Türk sineması krizdeydi. Erden Kıral ile ‘Avcı’yı çekti’. Lakin o yıllarda genç bir yönetmen olan Derviş Zaim’in ‘Tabutta Rövaşata’ filmi Uğurlu’nun yaldızını daha da parlattı. Zaim, Tuncel Kurtiz ve Uğurlu’yu senaryosuyla ikna edince film kısa sürede çekildi. Filmin evsiz Mahsun’ydu Ahmet Uğurlu. Almadık ödül bırakmadı. Antalya’da En İyi Erkek Oyuncu dalında Altın Portakal’ı havaya kaldırdı. Selanik Film Festivali’nde, 9. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde, SİYAD Ödülleri’nde Ahmet Uğurlu yine En İyi Erkek Oyuncu seçildi.
Tayfun Pirselimoğlu’nun ‘Dayım’ filmi, Metin Akpınar ile oynadığı ‘Döngel Karhanesi’ ile sinema macerası devam etse de arada bir dizilerde rol alsa da göründüğü projeler dışında pek göz önünde olmadı Ahmet Uğurlu. En son leziz oyunculuğunu ‘Behzat Ç.’ dizisinde gösterdi.
İlham kaynağı oldu
Bir prensibi vardı, özgün olmayan işlerin içinde yer almazdı. Hayat boyu da bu prensibini korudu. Lakin onun bir başka özelliği de çevresine ilham olmasıydı. Vefat haberini duyuranlardan Zafer Algöz’ün “Çocukluğumuzun ve gençliğimizin, Çobanbey mahallemizin ilk aktörü, hepimizin ilham kaynağı…” demesi de bu yüzdendi.
Tuna Orhan’ın oyuncu olmasının da sebebi Ahmet Uğurlu’ydu. Orhan bunu şöyle anlatacaktı: “14-15 yaşımdayken dayılarımı görmeye gitmiştim tiyatroya. ‘Otur sen, prova yapıyoruz, provaları izle, sonra gideriz’ dediler. O provada oyunculuk takıntı oldu bende. Her gün gidiyordum. Sonra da zaten çok destek oldular. Mesela konservatuvara Ahmet Dayım çalıştırdı. Oğlum bu işi yapma demediler. Hâlâ da desteklerler.”
‘Ben sonsuza kadar oyuncu Ahmet Uğurlu’yum’
Bir ara oyunculuğu bıraktığı söylenmişti. Çok kızmıştı bu söyleme. Bir açıklama yayınlamıştı. Ki bu açıklamada kendini ve oyunculuk anlayışını gayet iyi anlatmıştı:
“Benim gibi oyuncular, yorumcular yani aktörler; diğer sanat alanlarının uygulayıcıları, yorumcuları gibi işlerinin ışıklarında; merakın aydınlığının peşinde, toplumlarının ve dünyanın nereye doğru yol aldığını keşfe çıkan insanlardır, çünkü işlerinde bunları bulurlarsa ancak insanlığa yansıtabilirler.
Artistik yorumculuk; içinden gelerek insanlığa, kendine ve başkalarına insanlığın değerlerini, tasavvurlarını yansıtmak ister. Hümaniter bir bilimdir. Sanatkarların faaliyetlerinin zaman zaman, zaaflar, erdemden uzak davranışlar, yanılgılar yüzünden kesintiye uğraması ise kaçınılmazdır. Benim için de, şimdi böyle bir zaman demem doğru olmaz, bu işin zamanı yoktur, sonsuzdur, ömrüm boyunca çektim. Medyada olan biten işlerde üzülerek pek çok yorumcunun içinde oldukları faaliyetlerden acı çektiklerini de görüyor, eşim, oğlum ve gelinimle mütevazi hayatımıza şükrediyor ve üzülüyorum.
Oyunculuğu bırakmak hayati bir karardır, böyle bir kararım söz konusu değildir ve bu konuda polemik çıkarmak beni üzer. Ben sonsuza kadar oyuncu Ahmet Uğurlu’yum. Oyunculuğu bırakmam bahis konusu değildir.
Genç kardeşlerim, oyunculuk iyi bir oyuncu olmayı istemekle bitmiyor, büyük aktör olmak isteyeceksiniz. Bu tutkuyla yaşayacaksınız. Bilin ki hiç bitmez.”
Tiyatro, televizyon, dizi, sinema… Ahmet Uğurlu bir oyuncu olarak her daim imzasını atmayı bildi çalıştığı işlerde. Vasata teslim olmadı, özgünlük peşinde koştu, gençlerin heyecanını paylaştı. Ve bu dünyadan bir Ahmet Uğurlu geçti.
🔴 Ahmet Uğurlu bugün öğle namazına müteakip Üsküdar Şakirin Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından anne ve babasının yanına, Anadoluhisarı Mezarlığı’na defnedilecek.