Antalya’da bulunan Phaselis Antik Kenti’ndeki inşaat, Türkiye’de yürütme ve yargı arasındaki işleyişe dair bir başka Türkiye resmi koyuyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ayrı bir şey söylüyor, mahkeme kararları ayrı, bilim insanları ayrı.
Milli park sınırları içerisinde 1. derece Arkeolojik ve Doğal Sit olan Antalya Phaselis Antik Kenti’nde yapılan inşaat, mahkemelerin verdiği yürütmeyi durdurma kararına rağmen devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Gürsoy, inşaatın gerekliliğini savunuyor, STK’lar antik kentteki inşaatın zararlarını kamuoyuna anlatmaya çalışıyor. Mahkeme kararları uygulanmıyor ama ortaya çıkan bilirkişi raporları da farklı şeyler söylüyor.
Her yeni gelişme karşısında iş dallanıp budaklanıyor ve kafalar daha da karışıyor. Son olarak Mimarlar Odası Antalya Şubesi ve 14 çevreci’nin, projenin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Ankara 11. İdare Mahkemesi’ne açılan davada bilirkişi raporu ortaya çıktı. Rapor inşaatın antik kente olumsuz zarar vereceği yönünde. Ama iş buraya nasıl geldi tek tek anlatalım…
Şubattan bugüne Phaselis gerçeği
1) Geçen şubat ayında Kemer ilçesindeki antik Likya kenti Phaselis’in sınırları içerisinde bulunan, 1. derece Arkeolojik Sit Alanı niteliğindeki Alacasu ve Bostanlık koylarındaki iki halk plajı projesinin inşaatına başlandı. İnşaata başlayanlar Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü’nün ihalesini alan iki özel şirketti.
2) İnşaat çalışmalarına karşı bazı çevre örgütleri ve meslek odaları, içerisinde büfe, kafe, tuvalet gibi ünitelerin bulunduğu iki halk plajı projesinin iptalini istedi.
3) Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Phaselis Antik Kenti Ören Yeri ve Bütünleyici Kıyı Alanı Çevre Düzenlemesi Yapım İşi adıyla ihale edilen proje kapsamında başlatılan çalışmalara karşı ilk dava, Peyzaj Mimarları Odası ve sekiz çevreci tarafından açıldı. Davada Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun projeye izin kararının iptali edilmesi istendi.
4) Antalya 3. İdare Mahkemesi, söz konusu ihaleye yönelik yapım işlerinin uygulanması halinde, ‘telafisi güç veya imkansız zararlar doğurabilecek nitelikte bulunması’ nedeniyle nisan ayında yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Mahkeme kararına uyulmadı inşaat devam etti
5) Bakanlık ve ihaleyi alan şirketler, mahkeme kararının ihaleyle ilgisi olmadığını gerekçe göstererek, inşaat çalışmalarını devam ettirdi.
6) Bu sefer Mimarlar Odası Antalya Şubesi ve 14 çevreci, projenin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle ikinci bir dava açtı. Ankara 11. İdare Mahkemesi, 30 Mayıs 2023 tarihli kararında, yürütmeyi durdurma istemini oy birliğiyle kabul etti.
7) Kültür ve Turizm Bakanlığı Antalya 3. İdare Mahkemesi’e yürütmeyi durdurma kararını kaldırması için başvuru yaptı ve üç profesör (Prof. Dr. Bilal Söğüt, Prof. Dr. A. Şevki Duymaz ve Prof. Dr. M. Rafet Kıstır) tarafından hazırlanan bakanlık tarafından hazırlatılan bir bilirkişi raporu mahkemeye sunuldu. Raporda antik kente yapımı devam eden tesisin arkeolojik alana zarar vermediği savunuldu.
Bakan: 12 bin kişi tuvaletini antik şehre yapıyor
8) Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Phaselis Antik Kenti’ndeki çalışmalarla ilgili gelen eleştirileri yanıtladı: “Phaselis Antik Kentinin olduğu bölge üç koydur. Tarihi eserlerin olduğu koyla ilgili en ufak bir çalışma yapılmadı. Tam tersi, o tarihi eserlerin olduğu antik koyu rahatlatmak için bir çalışma yapıldı. Ne yapıldı derseniz, bakın Anıtlar Kurulu’nun da onayladığı, kazı başkanlığının da onayladığı projelerle temelsiz yapılar yapıldı. Öyle büyük yapılar da değil, yanılmıyorsam bir tanesi 89 metrekare bir tanesi de 92 metrekare. Peki şimdi neden yapılmış? Bakın hafta sonu 12 bin kişi giriyor oraya. 12 bin kişi tuvaletini nerede yapıyor, hiç düşündünüz mü? Çalıların arasında yapıyor veya antik şehre yapıyor. Onun zaruri ihtiyaçlarını da kurumların kararlarına uygun bir şekilde karşılamak zorundayım.”
Bilirkişi: İnşaat hem kanuna aykırı hem bölgeye zarar veriyor
9) Mimarlar Odası Antalya Şubesi ve 14 çevreci, projenin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Ankara 11. İdare Mahkemesi’ne açılan davada bilirkişi raporu ortaya çıktı. Mahkemenin atadığı bilirkişiler alanda inceleme yatılar ve 65’er sayfalık iki ayrı bilirkişi raporu sundu mahkemeye. Raporlarda dava konusu alanda bulunan elektrik trafo ve yönetim binası, mescit, WC, günübirlik tesis ve açık sergi alanı yapılarının tamamının sahil şeridinde kaldığı, önerilen fonksiyonların yapı yasağı olan sahil şeridinde olması nedeniyle Kıyı Kanunu hükümlerine aykırı olduğu belirtildi.
Ayrıca raporda dava konusu projelerin yer aldığı koyların, barındırdığı ulusal ve uluslararası ölçekte değere sahip biyoçeşitlilik, endemik türler, bozulmamış habitatlara sahip olması, özgünlük, güzellik ve enderlik özellikleri arz etmesi gibi huşulardan ‘doğal sit’ özelliklerini de gösterdiği anlatıldı ve inşaatın buradaki biyoçeşitliliği olumsuz etkilenebileceği söylendi.