Platformlarda bu hafta tür çeşitliliği var. Can Yaman'lı 'Violet Like the Sea' polisiyeye göz kırpıyor, 'Kayıp Şehir' farklı bir Tarzan hikayesi. Kendi kitlesini yaratan 'Aylak Vampirler' son sezonuyla karşımızda...

GAZETE VE DEDEKTİF EL ELE!

VIOLET LIKE THE SEA

Türkiye’de ‘Erkenci Kuş’ ve ‘Gönül İşleri’ gibi dizilerle çıkış yapan yakışıklı oyuncu Can Yaman’ı kısa süre içinde İtalya transfer etti. Hakkında “İtalya’da süper star” olduğuna dair ilk haberler çıkmaya başladığında pek çok kişi bunun bir çeşit pr çalışması olduğunu düşünüp bu haberlere kuşkuyla yaklaşsa da bir süre sonra Can Yaman’ın hakikaten İtalya’da çok başarılı olduğu kanıtlandı.

İtalya’da, ‘Violet Like the Sea / Deniz Gibi Menekşe Renkli’ isminde yeni bir dizi çeken Türk oyuncunun başrollerini 2003 İtalya Güzeli, Francesca Chillemi ile paylaştığı polisiye dizisinin ilk altı bölümü BluTV’ye yüklendi.

Dizi hakkında Raninitv şu bilgileri veriyor: “Moda gazeteciliği alanında çalışmış muhteşem ve çekici bir kadın olan Violet Vitale, hiç tanımadığı babasını aramak için Paris’ten Palermo’ya döner. Orada, Violet, suç olaylarını konu alan online bir yayıncı için çalışmaya başlar ve Müfettiş Francesco Demir ile işbirliği yapar. Francesco, karizmatik ve baştan çıkarıcı, işinde oldukça başarılı ama insanlığa çok az inancı olan birisidir. Yani bu bakımdan Violet’in tam tersidir. İş konusunda son derece sezgisel olan Demir, aynı zamanda dürtüseldir ve kuralları esnetmeye hazırdır.

Birisi muhabir, diğeri polis olarak cinayet olaylarında yan yana çalışırlar. Zıtların çatışması göz önüne alındığında, başta çok zor olsa da zamanla başarılı biçimde işbirliği yapmayı da öğrenirler. Çünkü Violet, bu konuda özel gücüne güvenmektedir: Sinestezi. Sinestezi, yalnızca bir konuşma biçimi değil, aynı zamanda, görme ve işitme gibi birden çok duyunun kendiliğinden ve kontrol edilemez şekilde harmanlanmasıdır.

Violet, duyguları renklerle ilişkilendirebilmektedir. Bir kişiye baktığında, onun en derin, muhtemelen gizli duygularını okumasını sağlayan bir renk görür: korku, neşe, acı – Violet, karşılaştığı insanların gerçek zihniyetlerini kavrama yeteneğini geliştirir. Ancak sinestezisinin perde arkasında, Palermo’ya dönmesinin gerçek nedeni ile ilgili daha büyük bir sırrı saklamaktadır.”

İlk sezonu 2022’te yayımlanan dizinin ikinci sezonunun çekimleri devam ediyor. Can Yaman’ı özlediyseniz ve bir İtalyan polisiyesi izlemek isterseniz diziyi kaçırmayın derim.

O MODEL ARKADAN GELECEK!

KAYIP ŞEHİR / THE LOST CITY

Romantik macera romanlarının sevilen yazarı Loretta Sage (Sandra Bullock), kocasının beklenmeyen ölümünün ardından adeta hayata küsmüş, kendisini evine kapatmıştır. Son kitabının tanıtımı için evden çıkmak zorunda kalan Loretta, kitaplarında yarattığı yakışıklı kahraman ‘Dash’ karakterini serinin kitap kapaklarında canlandıran yakışıklı erkek model Alan (Channing Tatum)  ile son bir kez bu tanıtım için buluşur fakat tanıtımın ardından onu kitabında yer alan antik kayıp şehrin hazinesine götürebileceğini uman eksantrik bir milyarder (Daniel Radcliffe) tarafından kaçırılır.

Sadece kitaplarının sayfalarında değil, gerçek hayatta da bir kahraman olabileceğini kanıtlamak isteyen Alan ise yanına gerçek bir profesyonel olan Jack Trainer’ı (Brad Pitt) da alarak onu kurtarmak için yola koyulur.

Destansı bir orman macerasına atılan bu beklenmedik çiftin, Kayıp Şehir’de hayatta kalmak ve sonsuza dek kaybolmadan önce antik hazineyi bulmak için artık birlikte çalışması gerekmektedir. Üstelik Alan da Loretta’da kitaptaki karakterler gibi becerikli ve donanımlı kahramanlar değillerdir.

Kısa bir rolü olan Brad Pitt’i de sayarsak, Sandra Bullock, Daniel Radcliff ve Channing Tatum ile çok iyi bir kastı bir araya getiren bu aksiyon-komedi, Indiana Jones ve benzeri filmleri taklit ediyor. Çok orijinal ve heyecan verici bir senaryosu olmasa da; komik ve hafif bir şey istiyorum diyorsanız eğer, ‘Kayıp Şehir’ iyi vakit geçirmenizi sağlayacak tam bir “patlamış mısır” filmi. Film bu hafta Netflix’e yüklendi.

* ‘Indiana Jones’, ‘The Mummy’ ve ‘Jumanji’ gibi filmleri sevdiyseniz ‘Kayıp Şehir’i beğenebilirsiniz.

HER ZAMAN BİZİMLELER

AYLAK VAMPİRLER / WHAT WE DO IN THE SHADOWS

Her şey 2014 yılında, ‘The Flight of the Condors’ dizisi ile ünlenen Yeni Zelandalı komedyenler Jemaine Clement ve Taika Waititi’nin çektiği aynı isimli film ile başladı. Küçük bütçeli bir komedi-mockumentary (sahte belgesel) olan film, özellikle bağımsız film festivallerinde büyük beğeni topladı ve kısa sürede kendi hayran kitlesini oluşturdu. Bu başarının ardından FX filmin dizi haklarını satın aldı ve Clement ile Waititi’nin de prodüktörlüğünü yaptığı dizinin ilk sezonu 2019 yılında yayınlandı.

Mockumentary tekniğini meşhur ‘The Office’ dizisinden de hatırlarsınız; sözde belgesel çeken bir ekip ellerinde kameralarla dizinin kahramanlarını sürekli takip eder. Aylak Vampirler’de de ‘vampirlerin onları öldürmeyeceğine dair garanti alan’ bir belgesel ekipi, New York’un Staten Adası’nda hep birlikte yaşayan dört vampir ve yardımcılarının hayatını filme çekiyor.

Evin sakinlerinden üçü binlerce yıl önce dönüşmüş vampirler, Nandor (Kayvan Novak), Laszlo (Matt Berry) ve Nadja (Natasia Demetriou) dördüncü vampirimiz Collin Robinson (Mark Proksch) ise pek de alışık olmadığım değişik bir cins vampir; bir enerji vampiri.

Nandor, vampir olduğunda Osmanlı İmparatorluğun’da yaşayan vahşi bir komutanmış, Nadja 15. Yüzyılda küçük bir Yunan kolonisinde yaşıyormuş, Lazslo ise 17. Yüzyıl İngilteresi’nde doğmuş, dolayısıyla vampirlerimiz oldukça yaşlı, demode ve küçük bir toplulukta kapalı bir hayat yaşamak zorunda kaldıkları için pek fazla değişmemişler, geleneklerine bağlı, eski kafalı bir yaşam sürdürüyorlar ve hâlâ yüzyıllar öncesinden kalma kıyafetlerle dolaşıyorlar. Bu küçük vampir kolonisinin 21. Yüzyılda ayakta kalmasını sağlayabilen iki kişi var; gündüz de dışarı çıkabilen, güneş ışığına karşı bağışıklığı olan enerji vampiri Colin Robinson ve Meksika göçmeni bir ailenin çocuğu olan, hayattaki tek hayali bir gün kendisi de vampir olmak isteyen evin genç yardımcısı Guillermo.

Tam beş sezonu yayınlanan  dizinin yapımcıları, ‘What We Do in the Shadows’un altıncı sezonu ile ekranlara veda edeceğini söylediler. Benim kişisel listemde en sevdiğim ilk beş dizi arasında yer alan ve beşinci sezonun sonunda bile IMDB puanı hâlâ 8.6 olan, olağanüstü yetenekli oyuncularla bezenmiş, espri kalitesi asla düşmeyen bu muhteşem komedinin son sezonu gelmeden önce, yayınlanmış tüm sezonlarını Disney+’ta izleyebilirsiniz.

* ‘The Office’, ‘Ghosts’, ve ‘Our Flag Means Death’ gibi dizileri sevdiyseniz eğer ‘Aylak Vampirleri’ beğenebilirsiniz.

Platformlarda bu hafta: Yeni yılda kendinizi iyi hissetmeniz dileğiyle