Rivayete göre burası dünyada dolunayı izlemek için en güzel yerlerden biriymiş. İşte bu yüzden de binlerce yıl önce inşa edilen tapınak ay tanrısı Mene’ye adanmış. Sillyon antik kentinden bahsediyoruz. Antalya’nın Serik ilçesinde tepenin yamacında Akdeniz’den Toroslara bir sonsuzluğu gözlemleyeceğiniz bu tarihi yerleşim şimdi gün yüzüne çıkarılıyor. Geçmişi Hititlere kadar uzanan antik kentte Osmanlı dönemine ait mescit de bulunuyor. Bu da tarihi kentte en az 4000 yıllık kesintisiz bir yaşamın varlığının göstergesi.
Troya’dan gelenler Sillyon antik kentini kurdu
Troya’dan gelenlerin kurduğu Sillyon antik kenti imzalanan protokolle gün yüzüne çıkıyor. Bugüne kadar Çanakkale’de hem şehitliklerde hem de Troya’nın yanı başındaki Tevfikiye köyünde yaptığı yenileme çalışmalarıyla bölgenin canlanmasına katkı sunan Opet, binlerce yıl önce bölgeden ayrılanların izinden gitti. Vardığı yer de tarihi Pamfilya bölgesi oldu.
Troyalıların kurduğu Sillyon, Büyük İskender’in ele geçiremediği kentlerden biriydi. konumu ve kent duvarları sayesinde kendisini korumayı başrabilen antik kent zaman içerisinde büyük gelişim katetmiş. Özellikle Roma döneminde altın çağını yaşayan antik kente bu dönemde konser alanı odeon, antik tiyatro, hamam ve stadion gibi görkemli yapılar inşa edildi. Önceki gün Antalya’da imzalanan protokolle bu tarihi stadion ve fazlası gün yüzüne çıkarılmaya başlandı. Beş yıl önce arkeolojik çalışmaların başladığı antik kentte şu an Roma hamamı ve stadion kazıların odak noktası.
Stadiondan stadyumlara
Stadiona bir parantez açmak gerekiyor. Bugün daha çok stadyum olarak adlandırılan bu yapılara binlerce yıl önce Anadolu’da stadion deniyordu. Hatta modern ölçü birimleri ortaya çıkmadan önce mesafeleri ölçmek için de stadion kelimesi bir ölçüt olarak kullanılıyordu. Yaklaşık olarak 200 metreye tekabül eden bu pistlerde atletizm ve at yarışı müsabakaları yapılıyordu. Romalıların Anadolu’ya gelişiyle stadionların adı stadyumlara dönüştü. Tıpkı gymnasionların gymnasium olması gibi. Bu parantezi kapatıp Sillyon antik kentini gün yüzüne çıkarmaya başlayan kazılara dönelim.
Doç. Dr. Murat Taşkıran kazı başkanlığında devam eden kazılarda Sillyon antik kentinin tahmini 12 bin kişilik stadionunda hummalı çalışmalar devam ediyor. Böylesine büyük kapasiteli bir spor merkezi, kentin bir zamanlar ne denli kalabalık ve önemli olduğunun da göstergesi. Zira hatırlatmakta fayda var, her antik kentte antik tiyatroya rastlasak da stadionlar için aynısını söylemek mümkün değil. Bu tip yapılar, ekonomik olarak daha güçlü antik kentlerde karşımıza çıkıyor. Antalya’da geniş katılımlı sponsorluk anlaşması sonrası Opet Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi Nurten Öztürk ve kazı başkanı Doç. Dr. Murat Taşkıran ile birlikte şirin köylerden geçerek hedefimize vardık.
Sillyon kazılarında köylü kadınlar çalışıyor
Kilometrelerce uzakları gözlemleyebileceğiniz Sillyon antik kenti hakkında sorularımızı yanıtlayan Doç. Dr. Murat Taşkıran ile söyleşimize kazılarda çalışan kadınların hazırladığı taze portakal suları eşlik etti. Öğrendik ki civar köylerde yaşayan özellikle kadınlar antik kentteki arkeoloji kazılarda çalışıyormuş. Kazı sezonu dışında tarımla uğraştıklarını söyleyen kadınlar, kazı çalışmalarının genişlemesinden son derece memnun. Perge, Side ve Aspendos gibi örneklerin ardından burasının da gelecekte çok sayıda yerli ve yabancı turisti ağırlayacağını söyleyen kadınların ikram ettiği portakal suyunu içtim ve kazı başkanı Taşkıran’a sorularımı yöneltmeye başladım.
Stadiondaki kazılar devam ediyor
Bölgenin geçmişinin Hititlere kadar uzandığını söyleyen Doç. Dr. Murat Taşkıran, Silyon antik kentinde yerleşimin daha geniş bir arazi hesaba katıldığında aralıksız biçimde günümüze kadar ulaştığını söylüyor. Helenistik dönemden itibaren Roma, Bizans, Selçuk ve Osmanlı yapılarının bulunduğu antik kent bu yönüyle de bir farklılık yaratıyor. Roma döneminden kalma tapınakla Osmanlı mescidinin aynı yol üzerinde bulunduğu antik kentte 17. yüzyıla kadar yerleşim devam etmiş. Ancak heyelan gibi doğal afetler nedeniyle antik kentteki yerleşimler yakındaki daha düzlük bölgelere kaymış.
Stdionun Anadolu’da az sayıdaki örneğinden birine Sillyon antik kentinin evsahipliği yaptığını hatırlatan Doç. Dr. Murat Taşkıran, kazı çalışmalarının bu alanda yoğunlaştığını söyledi. Opet’in kazılara sponsor olmasının buradaki arkeolojik çalışmaların devam için hayati önem taşıdığını vurgulayan Taşkıran, sonbahara kadar stadionu tamamen gün yüzüne çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Tahminen 14 bin kişiye ulaşan kapasiteye sahip bir stadionda çalıştıklarını belirten kazı başkanı Taşkıran, antik kentin zengin geçmişi kadar ekonomik gelişmişliğinden de bahsetti.
Arkeolojik kazılarda sponsor desteğinin süreci hızlandırdığını belirten Doç. Dr. Murat Taşkıran, Troya’nn izini takip edip Sillyon antik kentine gelen Opet’e teşekkürlerini sunarken bölgede gerçekleşecek yeni çalışmalardan da bahsetti. Bizans döneminde bir psikoposluk merkezi olan bölgede kilise yapılarının bulunduğunu söyleyen Taşkıran, sonraki yüzyıllarda buna bir mescidin de eklendiğini anımsattı. Osmanlı’nın erken dönemi 13. yüzyıla tarihlenen Kale Mescidi’nin yanı sıra yine Osmanlılardan kalma tarihi çeşme dikkat çekiyor. Antik kentin en parlak dönemini Roma idaresinde yaşadığını söyleyen kazı başkanı Taşkıran, stadionun yanı sıra şu anda Roma hamamında da devam ettiğini söyledi.
Dolunay zamanına denk gelemesek de güneşin altında tüm ihtişamıyla Sillyon antik kentinde yaptığımız gezide studion, Roma hamamı ve Osmanlı mescidinin yanı sıra tepedeki akropol alanı gördükten sonra dönüş yolculuğuna çıktık. Geride gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen tarihi bir şehir, bunu başarmak için çabalayan insanlar ve muhteşem Antalya görüntüsünü bıraktık. Bakalım bundan sonraki dönemde Troyalıların kurduğu bu kentte neler gün yüzüne çıkacak?