62 yıldır müzik dünyasına yön veren The Rolling Stones, heyecanla beklenen yeni albümünü yayınladı. Bugüne kadar 31 albüme imza atan İngiliz rock topluluğu, grubun davulcusu Charlie Wattssız ilk albümleri olma özelliği taşıyan ‘Hackney Diamonds’ı müzikseverlerle buluşturdu. 20 Ekim’de yayınlanan albümde 12 şarkı yer alıyor. 20 Ekim öncesinde her hafta bir tekli yayınlayan grup, albüme dair ipuçları da yayınlamıştı.
Talk show dünyasının yıldızlarından Jimmy Fallon’ın sunuculuğunu üstlendiği Londra’daki Hackney Tiyatrosu’nda gerçekleşen albüm tanıtımına katılan grup üyeleri The Rolling Stones efsanesi yaraşır bir biçimde arz-ı endam ettiler. Grubun solisti Mick Jagger, gitaristler Keith Richards ve Ronnie Wood, 18 yıl aranın ardından çıkardıkları albüme dair duydukları heyecanı dile getirirken yarım asırdan uzun süre birilikte yol yürüdükleri Charlie Watts’ı da anmayı unutmadı. Albümde 2021’de hayatını kaybeden Watts’ın da yer aldığı iki şarkı bulunuyor.
The Rolling Stones köklerine selam gönderiyor
Kimi eleştirmenler The Rolling Stones2un 18 yıl sonra yayınlanan yeni albümü “bir veda albümü” olarak nitelerken grubun klasik çizgisine sadakatin yanı sıra dokunaklı yönüne de vurgu yapıyor. Bu bir veda albümü müdür bilinmez. Zira grup üyeleri bir yandan da konser vermeye devam ediyor. Gerçi bu albüm için turne yapılacak mı bunu şimdilik bilmesek de albümün her yönüyle grubun tarihine bir saygı duruşu olduğunu söylemek mümkün. Bu saygı duruşunun ilk ve en etkili emaresini bir ay önce yayınlanan ‘Angry’ şarkısında görmüştük.
1981 çıkışlı ‘Start me Up’ı hissettiren riffleriyle ‘Angry’ albümün en iddialı şarkısı. Haliyle de çıkış parçası olma görevi de ondaydı. Klibinde son dönemin en popüler yıldızlarından Sydney Sweeney’in rol aldığı klip The Rolling Stones efsanesinin asi ve bir o kadar da seksi yönünün adeta bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Sweeney’in dilini çıkarıp güldüğü o anla karşımıza çıkan grubun ikonik simgesi klibe dair en akılda kalıcı kare oldu.
Grubun üyesi Ronnie Wood, 61 yıldır hayata dair her şeyi fazlasıyla birlikte yaşayan Mick Jagger için “onunla iyi bir arkadaş olmayabiliriz ama en yakın kardeşiz” sözleriyle bu istikrarlı birlikteliğe vurgu yaparken aslında grubun kimliğine dair de önemli bir noktaya temas ediyor. Günümüzde pek çok grup sadece “ekonomik gerekçelerle” bir aradayken The Rolling Stones’un elbette bundan çok fazlası. ‘Hackney Diamonds’ albümünün diğer şarkılarında da bunun yansımalarını görüyoruz. ‘Angry’ dışındaki şarkıların daha durgun bir yapıda olduğunu söylemek mümkün.
Albüme dair en dikkat çekici noktalardan biri düetler. Söz konusu The Rolling Stones olunca düet yaptıkları isimler de haliyle büyük oluyor. Paul McCartney, Elton John, Stevie Wonder ve Ladyı Gaga, 18 yıl sonra çıkan albümü şereflendiren isimler oldu. Albümde özellikle bahsedilmeyi hak eden şarkılardan biri ‘Live by the Sword’. Şarkıyı özel kılan şeylerden biri ise kayıtlarında 2021’de hayatını kaybeden Charlie Watts’ın davulda yer alması. Bir diğeri ise gruptan 1993 yılında ayrılan basçı Bill Wyman’ın 30 yıl sonra yeniden bu şarkı vesilesiyle İngiliz topluluk çalması oldu. Tam 30 yıl sonra grupla birlikte şarkı kaydeden Wyman’ın yanı sıra Elton John da düet yaptı.
Albümün ikinci teklisi olarak üç hafta önce yayınlanan ‘Sweet Sounds of Heaven’ da özel bir düetle karşımızda. Lady Gaga ve Stevie Wonder şarkıya vokalleriyle renk kattı. Bu şarkı da tıpkı ‘Live by the Sword’ gibi simgesel anlama sahip bir kayıt. Zira 1972 yılından sonra ilk kez The Rolling Stones ve Stevie Wonder bu şarkı vesilesiyle yeniden bir araya geldi. Şarkının sözleri de oldukça manidar: “Bırakın yaşlılar hala genç olduklarına inansınlar”
İstanbul’a 1998 yılından sonra bir daha uğramayan The Rolling Stones, bu vesileyle Boğaz’ın incisine yeniden uğrar mı bilinmez. Belki de o tren çoktan gitti. Ancak şu bir gerçek ki The Rolling Stones, 62 yılı geride bırakan kariyerinin bu dilimiyle müzikseverlerle güzel bir tat bırakmayı başardı.