2018 yılıydı. Şebnem İşigüzel Ankara Film Festivali’nde jüri üyesi olarak görev yapıyordu. Festival yemeğinde karşılaştığımızda büyük bir işe girişeceğini; kalın, çok kalın, belki 1000 sayfayı bulacak bir kitap yazacağını anlatmıştı. Heyecanlıydı.
Her iddialı yazarın kendi sınırlarını zorlayıp tüm meziyetlerini sergilediği büyük, özel eserleri olur; Latincede ‘büyük iş’ anlamına gelen ‘magnum opus’, bizim şaheser, başyapıt dediğimiz… Belli ki bu kitap Şebnem İşigüzel’in ‘magnum opus’u olacaktı. Merakla beklemeye başladık…
Türk edebiyatında ilk
Aradan ‘İyilik’ (2019), ‘İstanbullu Amazonlar, 1809’ (2021) romanları geçti ve Şebnem İşigüzel’in o büyük eseri ‘Memoria’ ağustos sonunda okurlarıyla buluşmak için gün sayıyor. İşigüzel’in yeni yayınevi Everest Yayınları’nın ‘yüzyılın romanı’ olarak sunduğu ‘Memoria’ gerçekten 1000 sayfa ve tek parça bir anlatı; bu yönüyle Türk edebiyatında da bir ilk.
‘Memoria’ konu ettiği tarihi dönem itibariyle şimdiden merak uyandırıyor. Cumhuriyet’in ilanıyla -Eyüp Mezarlığı içinde kalan- Karılar Tekkesi’nde başlıyor ve yüzyıla yayılıyor. Tarihi hikaye ediyor. Bunu zaman zaman tarihi kahramanlarla yapıyor. Cumhuriyet’in ilanından sonra yaşananları hem tekkesi kapatılan kadınlar, hem de farklı sosyal gruplar içindeki kahramanlarıyla yapıyor.
Everest Yayınları’nın “Şebnem İşigüzel’in kaleminden dünün, bugünün, yüzyılın romanı” diye sunduğu ‘Memoria’nın konusu şöyle:
Beş yaşında bir çocuk günün birinde Karılar Tekkesi’ne emanet edilir. Sorun şu ki çocuk erkektir. Ancak hikâye bununla başlamaz. Öncesi vardır: bitik bir imparatorluk, işgal, savaş, gezginler, erotik maceralar, kabadayılar, mezarlık, ölüler, diriler, tekke karıları, eli kulağında Cumhuriyet… Tekkeleri kapatılmasın da evsiz kalmasınlar diye Mustafa Kemal Paşa’yı ikna etmeye çalışan tekke karılarının mücadelesiyle devam eder hikâye. Ancak böyle bitmez.
Devamı vardır: Cumhuriyet, Ankara, Florya, Savarona, Dolmabahçe, sürgüne gönderilen halife, Nişantaşı, Teneke Mahallesi, Arnavutların konağı ve yine Mustafa Kemal Paşa.
Yüzyılın sonu gelmez hikâyesini hatıraların gizemli mihmandarından ‘şimdi’ dinlediğimizde bir çırpıda bitecek. Ne de olsa geçmiş bizi gelecekte bekliyor.
2018’de aklıma düştü
“Düşünmek yazmaktan daha uzun sürdü” diyor Şebnem İşigüzel “2018’de aklıma düştü. Pandemide oturdum yarısını yazdım. Kalan yarısını yazmak daha zor olacaktı, bunu biliyordum. Romanın düşmesini istemiyordum, bu yüzden ara verdim. Kalan yarısını yazma cesaretini uzunca bir süre kendimde bulamadım. Sonra bir şey oldu. Romanı aynı yükselişle sürdürmenin ve bitirmenin yolunu buldum, çünkü roman kahramanım Muazzez başka türlü anlatmaya ve konuşmaya başladı, ben de kalan yarıya devam ettim.”
‘Memoria’yı yazabildiğim için mutluyum
Dersine iyi çalıştığını, yaklaşık 10 yıldır Cumhuriyet tarihini ve imparatorluğun sonunu hatmettiğini anlatan Şebnem İşigüzel’e ‘Memoria’nın kendisi için ne ifade ettiğini sorduğumuzda cevabı şöyle oluyor:
“Bu roman benim çalışkanlığım, sabrım ve anlatma becerim. Daha 51 yaşındayım, otuz yıldır kitaplarım yayınlanıyor, yazıyorum, yazarak yaşıyorum. Umarım daha pek çok şey yazarım, yazabilirim ama ‘Memoria’yı yazabildiğim için mutluyum. Yüzyıla ilginç roman kahramanlarıyla ses vermek güzeldi. Masamın başında çok iyi vakit geçirdim. En güzeli buydu.”
Kitaptan:
“Başımıza gelmeyen kalmazdı. Neden? Çünkü dünya, yüz yıl önce tam da buradan yırtıldı da ondan. Koskoca imparatorluk, çökerken peşinden dünyayı sürükledi. Bu yüzden de başımıza gelmeyen kalmıyordu.
Dediklerimi anlıyor musun? Bu, sadece bu toprakların hikâyesi değil. Dünyanın hikâyesi.”
“Herkes hikâyesini en başından anlatmalı, yoksa anlaşılmaz.”