Bundan yedi yıl önce gerçekleşen bir müzayede hiç olmadığı kadar ses getirmişti. New York Christie’s’deki açık artırmada Leonardo da Vinci’nin ‘Salvator Mundi’ tablosu 450 milyon dolara satılmıştı. Bu, tarihin en pahalı satışıydı ve doğal olarak da tabloyu dünyanın en pahalı sanat eseri haline getirdi. Bir süre tabloyu kimin aldığı sır gibi saklandı. Hâl böyle olunca merak da git gide arttı. Tablonun sahibi hakkında yapılan çeşitli spekülasyonların ardından 450 milyon doları veren isim belli olmuştu; Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Selman. Pek çok insan için bu şaşkınlık yaratsa da sanat piyasasının içinde olanlar böyle bir fırtınanın gelişini tahmin ediyordu.
Veliaht prens olsa da Muhammed bin Selman, 2017’den bu yana Suudi Arabistan’ın fiili yöneticisi konumunda. Bu tarih ‘Salvator Mundi’ tablosunu da satın aldığı dönem. İktidara geldiği ilk dönemde hakkında çıkan yazılarda veliaht prensin ülkesinde bir dizi reformlar yapması beklendiği dillendiriliyordu. Eğitimini benzeri kraliyet ailelerinden görmeye alışkın olduğumuz üzere ABD, İngiltere veya İsviçre’de değil, kendi ülkesinde aldı. Muhammed bin Selman, yapmaya başladığı reformlar kadar sanata olan ilgisiyle de dikkat çekmeye başladı.
‘Salvator Mundi’ Riyad’da sergilenecek
Sanat tarihçilerini orijinalliği konusunda ikiye bölmüş olsa da ‘Salvator Mundi’ için bir çırpıda 450 milyon dolar veren Muhammed bin Selman’ın eseri o sıralar yeni tamamalan Abu Dabi’deki Louvre Müzesi’ne emanet edeceği iddia edilmişti. Yani Da Vinci’nin en büyük yapıtı ‘Mona Lisa’ Paris’teki Louvre’da sergilenirken diğeri de Birleşik Arap Emirlikleri’nde açılan kardeş müzede sergilenecekti. Ancak böyle olmadı. ‘Salvator Mundi’ hiçbir zaman Abu Dabi Louvre koleksiyonuna dahil olmadı. Hatta tabiri caizse sırra kadem bastı. Geçen ay 10Haber’de yer alan haberde tablonun İsviçre’de bir depoda korunduğunu duyurmuştuk.
Veliaht prensin arkadaşı ve Princeton Üniversitesi’nde Yakın Doğu Çalışmaları Profesörü Bernard Haykel ‘Salvator Mundi’nin Prens Muhammed bin Salman’ın yat ya da sarayında asılı olduğuna dair söylentilerin gerçeği yansıtmadığını söylemişti. Haykel’in açıklamalarına göre tablo, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da inşa edilecek sanat müzesinde sergileneceği günü bekliyordu.
Koleksiyondaki eserler gizemini koruyor
Peki Riyad’daki müzede neler sergilenecek? Karşımızda şeffaf olmayan bir sistem olduğu için bunu tam manasıyla kestirmek mümkün değil. Elektronik müzik festivalleri düzenlenmesi ve kadınlara modern toplumların normalleri olarak kabul edilen kimi hakların verilmesi mutlak monariyle yönetilen ülkede işleri değiştirmeye tek başına yetmiyor. Sanata dönecek olursak; bu prestijli alan dönüşümün neresinde? Paragrafın başındaki soruyla birlikte cevabı en çok merak edilen sorulardan bir diğeri de bu.
Londra’daki Whitechapel Galerisi’nin eski müdürü Iwona Blazwick ve son olarak British Museum’un eski müdürü Hartwig Fischer de dahil olmak üzere, bir dizi sanat profesyoneli Riyad’daki müzenin kurulmasında görev almayı kabul etti. Iwona Blazwick iptal edilmeseydi bu yıl düzenlenecek 18. İstanbul Bienali’nin de küratörlüğünü üstlenecekti. Kurulacak müzede yer alacak eserlerin neler olduğu şimdilik gizemini koruyor. Muhtemeken bu gizemli hava bir süre daha devam edecek. Bazı sanat eleştirmenleri veliaht prens Muhammed bin Selman’ın koleksiyonunda özellikle 20. yüzyılın önemli ressamlarına ait eserlerin bulunduğunu iddia ediyor. Ancak adı üstünde sadece bir iddia. Herkesin emin olduğu şeyse burada büyük sanatçıların eserleri sergilenecek. Belli ki Abu Dabi Louvre’a iddialı bir rakip geliyor.
Bir meşruiyet alanı olarak sanat
Riyad’a yapılacak müzenin koleksiyonu merak uyandırmaya devam ederken Suudi Arabistan yıldız müzisyenleri ve iddialı festivalleri başta Riyad ve Cidde olmak üzere ülkenin farklı şehirlerinde düzenlemeye devam ediyor. OneRepublic, Wu-Tang, Bebe Rexha, Andrea Bocelli, Eminem ve Muse, Suudi Arabistan’da 2024 boyunca sahne alan ya da alacak isimlerden sadece bazıları.
Yetkiler Taylor Swift’i de ülkeye getirmeyi amaçlıyor. Gelen isimlere bakılırsa Swift’in de bu furyaya katılmasının şaşırtıcı olmayacağını söyleyebiliriz. Bölge üzerine çalışan uzmanları çöl safarisi konseptli turizm atraksiyonlarının ötesine geçmeye çalışan Suudi Arabistan’ın, hem tanıtım hem de uluslararası camiada daha pozitif bir imaj için sanatın farklı dallarında ismini daha fazla duyuracağı konusunda hemfikir.