Küresel kültür ve eğlence ekonomisinde önemli gelişmeler oluyor. Bu ekonomide Türkiye artık çok büyük bir oyuncu. Üstelik ekonomik faaliyetlerin diğer alanlarından farklı olarak Türkiye’nin kültür ve eğlence ekonomisinde ciddi miktarda cari fazlası da var. Yani ithal ettiğimizden çok daha fazlasını, üstelik de ciddi bir katma değer yaratarak dünyaya satıyoruz. Bu durum, dünyaca ünlü dergi The Economist’in de dikkatini çekti.
Derginin hesabına göre 2020 ile 2023 yılları arasında Türk dizilerine yönelik dünyadan gelen talep yüzde 184 artarken bu oran Kore dizileri için yüzde 73. The Economist’in son sayısında yer alan makale bu çarpıcı veriyle başlıyor.
ABD ve İngiltere’den sonra dünyanın en büyük üçüncü dizi ihracatçısı konumunda olan Türkiye, İstanbul Ticaret Odası verilerine göre bu dizilerin satışından 2022’de 600 milyon dolar kazandı. Uzmanlara göre bu sayı çok da uzak olmayan bir gelecekte 1 milyar doları geride bırakacak.
Türk dizilerinin sadece Orta Doğu’da değil, Avrupa ve Latin Amerika’da da popüler olduğunu hatırlatan yazı, 2011’de yayınlanmaya başlayan ‘Muhteşem Yüzyıl’dan bu yana Türk dizilerinin gelişimini mercek altına alıyor. Geçen yıl yeni Türk dizilerinin en büyük üç ithalatçısı İspanya, Suudi Arabistan ve Mısır olurken The Economist, yapımların gördüğü ilginin nedenlerine odaklanıyor.
The Economist’ten göz alıcı İstanbul manzarasına övgü
The Economist’e göre Türk dizilerinin bu denli rağbet görmesinin ilk nedeni göze hitap etmesi. Bu noktada İstanbul’un manzarası ve görselliğine bir parantez açmak gerekiyor. Boğaz kıyısındaki görkemli yalılar, lüks kostümleri ve güzel-yakışıklı oyuncularıyla dikkat çekiyor.
Türk dizilerini dünyaya pazarlayan Madd Entertainment’ın satış müdürü Özlem Özsümbül, bu yapımların çoğunlukla bir aşk hikayesine sahip olduğunu belirtiyor. Bilim-kurgu dizileri nadiren listede. Bu Türk yapımılarının içinde hukuk ve dönem dramalarının da bulurken diziler romantizm ve intikamı harmanlıyor.
Birbirlerine aşık olan rakip avukatları konu alan ‘Yargı’, 2023 yılında en iyi telenovela dalında uluslararası Emmy ödülü kazandığını hatırlatan dergi, dizinin Ortadoğu’da gördüğü ilgiye de dikkat çekiyor.
Türk dizilerinin Müslümanları, Hollywood’un sıklıkla yaptığının aksine terörist gibi göstermediğini vurguluyan The Economist, bu durumun Arap izleyiciler nezdinde çok büyük pozitif etkiye sahip olduğunu belirtiyor. Yazıda, RTÜK’ün seks sahneleri konusundaki hassasiyetinin yanı sıra içki şişelerinin buzlanması da hatırlatılıyor.
‘Sansür yönetmenleri yaratıcı olmaya zorluyor’
Sansür hakkında açıklamaların sürdüğü yazıda sevişme sahneleri ve yönetmenlerin bu konudaki tutumlarına değiniliyor. RTÜK’ün uyguladığı sansürün yönetmenleri daha yaratıcı olmaya zorladığını belirten The Economist yazısı, bu sahnelerin nasıl çekildiğini dair de araştırmayı okura sunuyor. Hiç öpüşmeksizin dakikalar boyu süren tensel yakınlaşma tam sevişmeye dönecekken sahnenin başka bir sekansa geçmesi gibi. Bu tip uygulamalar özellikle Ortadaoğu ülkeleri ve çocuklu ailelerde Türk dizilerini daha tercih ediliebilir kılıyor.
Peki ya Avrupa’da durum ne? Balkanlarda Türk dizilerinin gördüğü ilgi malum. Ama ilginin yoğunlaştığı tek yer burası değil. İtalya, Fransa ve İspanya bu yapımların en çok rağbet gördüğü birkaç ülke.
Bir televizyon veri firması olan Glance’e göre, 2023’ün ilk yarısında İspanya’da en popüler üç yapımı da Türk dizileriydi. İspanyollar ve Latin Amerikalılar telenovelas izleme geçmişine çok eskiden beri sahipler. Hatta Türkiye’de pembe dizi olarak da anılan bu Latin Amerika merkezli yapımlar bir epey popülerdi. Bazı televizyon izleyicileri Batı televizyonlarının seks ve vahşetinden uzaklaşmayı tercih ediyor.
Maliyet açısından Latin Amerika dizilerinden daha ucuz
The Economist’teki yazıya göre İspanyolca konuşan izleyiciler Türk dizilerinin yüksek prodüksiyon değerine ilgi duyuyor. Bir dizi tedarikçisi, Latin Amerika’daki telenovelaların karşılaştırıldığında maliyet açısından daha ucuz göründüğünü söylüyor.
Georgia Üniversitesi’nden Carolina Acosta-Alzuru, Türkiye ve Latin Amerika’daki insanların “duygularını utanmadan ifade ettiklerini” söylüyor ve “Bu yüzden melodram her iki kültürde de işe yarıyor” diyor.
Türkiye’de dizilerin genellikle haftada bir kez yayınlandığını hatırlatan The Economist, her bölümün neredeyse üç saate kadar uzayabiildiğini de okurlarına aktarıyor. Ancak yabancı ülkelere satıldıklarında parçalara ayrılıyor. Böylece de daha geniş bir tarihe yayılıyor. Televizyon kanalları dizileri yüzlerce bölüme yayabiliyor.
Televizyon dağıtımcısı İzzet Pinto, Kore dizilerinin iyi olduğunu ama sadece 13 reklam saati sürdüğünü söylüyor. Türk dizileri ise yaklaşık 200 saate kadar uzayabiliyor.
‘Sultan Süleyman bile o kadar toprağa hükmedemedi’
Türk dizileri, özellikle eski Osmanlı topraklarında Türkiye’nin imajını güçlendirmeye yardımcı oldu. Bulgaristan’da Türklerin “kötü, barbar ve korkunç” gibi algılarla yaşadığını hatırlatan yazı Türk dizilerinin bu algının değişmesine yardımcı olduğunu görüşünde. Bulgarların eskiden Yunanistan’da tatil yaptıklarını ama artık bunun için Türkiye’ye daha sık gittiklerini de sözlerine ekliyor.
Türk dizilerini mercek altına alan uzun ve kapsamlı makale, gelecek yıllarda bu yapımların gördüğü ilginin artarak devam edeceğini öngörüyor. Yazının son paragrafı da bir o kadar ilginç: Dünya büyük ve bu dizilerin izlenmeye değer olması için illâ ki İngiltere ve Amerika’yı fethetmesi gerekmiyor. Kuzey Afrika ve Avrupa’nın bir kısmını Osmanlı İmparatorluğu’na katan Sultan Süleyman bile hükmettiği topraklarda o kadar ileri gidemedi.