Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği, ABD tarihinin bugün utançla anılan siyahilere yönelik ayrımcı politikalarının geçerli olmadığı bir yerdi. 1930'larda cazın efsane isimlerini ön kapıdan ağırlayan elçilik konutu ve Ertegün kardeşlerin hikâyesi 'Kapıyı Açık Bırak' belgeseline konu oldu.

Ahmet Muhtar’ın vefatının ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi olarak atanan Mehmet Münir Ertegün’ün ve çocuklarının tarihe geçeceğini kim bilebilirdi ki? Washington’da ‘Küçük Beyaz Saray’ olarak anılan elçilik konutu Everett House, tam da İkinci Dünya Savaşı’nın arefesinde devrin en büyük cazcılarını ağırlıyordu. Bir elçilik konutu için bu elbette normalde. Ancak ten rengine göre ayrımın en keskin haliyle hüküm sürdüğü ABD’nin başkentinde, bunu yoksayan bir biçimde gerçekleşmesi kuşkusuz büyük bir olaydı.

Amerikan İç Savaşı sonrası köleliğin yasaklanmasına rağmen ülkede ırk ayrımına dayalı uygulamalar devam etmişti. Bu ayrımı gösteren en ikonik karelererden biri olan bu fotoğrafta siyahi bir Amerikalı suyu kendisine ayrılan bölümden içiyor.

Washington’da caz ile köprü kurmak

Siyahi müzisyenlerin ana kapıdan büyükelçilik konutuna alınması, davet salonunda davetliler birlikte yemek yemeleri dönemin Amerikalı politikacılarının tepkisine neden olmuştu. Türkiye’nin elçilik nezdinde o günkü tutumu bugünlerde ise en başta ABD’de takdirle anılmasının yanı sıra vizyoner bir hareket olarak da görülüyor. Konuta performans sergilemeye gelen her siyahi cazcı, başka yerlerdeki gibi arka kapıdan değil, ön kapıdan karşılanıp misafir ediliyordu. Bu, hem Türkiye Cumhuriyet Washington Büyükleçisi Mehmet Münir Ertegün’ün emriydi hem de geleceğin büyük müzik yapımcısı çocuklarının en içten isteği.

Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği’nde Amerikalı siyahi cazcıların ön kapıdan içeriye alınması, baş köşede misafir edilmesi, dönemin Amerikalı politikacılarını rahatsız etmişti.

İşte Amerikan başkentinde cazla kurulan köprünün temelleri böyle atılmıştı. Şimdi o günleri anlatan Ümran Safter imzalı ‘Kapıyı Açık Bırak’ adlı bir belgesele dönüştü. Müzik tarihçilerinin röportajlarıyla güçlendirilen belgeselde Washington’daki Türk Büyükelçiliği’nde gerçekleşen caz konserleri ve gelen tepkilere dair belgeler de yer alıyor. Belgesel bugün 17.30’da Müze Gazhane’de izlenebilecek. Belgeselin de içinde yer aldığı 3dots ile Fermente’nin ortaklığında ‘Caz ile Köprü Kur’ projesi ise, ABD’nin Türkiye’deki Diplomatik Misyonu Hibe Programı desteğini de aldı. Proje kapsamında, Müze Gazhane’de açılan fotoğraf sergisi de eşlik ediyor. Sergide Everett House’daki davetlerden görsellerin yanı sıra o dönem ABD’deki ırk ayrımcılığını gözler önüne seren kareler de yer alıyor. Türk Büyükelçiliği’nin bu insani tavrını hatırlatmak için yola çıkan ‘Caz ile Köprü Kur’ projesi kapsamında Türkiye’den Selen Gülün, ABD’den de Ben Zwerin’in üstleneceği atölye çalışmalarıyla atölyeler gerçekleşecek.

Atlantic Records’a giden yol buradan geçmişti

Ahmet Ertegün’ün dünya müziğine kazandırdığı nice yıldızın bunu aslında biraz da 1930’larda Washington’daki Türk Büyükelçiliği’nin misafirperverliğini borçlu. Şimdilerde 18 yıl aranın ardından yayınladıkları yeni albümlerini kutlayan The Rolling Stones, tıpkı onlar gibi bir diğer rock efsanesi olan Led Zeppelin, popun kralı Michael Jackson gibi isimlerin yanı sıra caz tarihine adını altın harflerle yazdıran Ray Charles, John Coltrane, Eroll Garner, Ornette Coleman ve daha nice ismin albümlerini yayınlayan Atlantic Records’un fikri temelleri Türk Büyükelçiliği’nde atılmıştı.

 

Müzik Radarı hatırlatır: Barış için söylenen şarkılar