Türkiye Yayıncılar Birliği’nin iki yılda bir düzenlediği Türkiye Yayıncılık Kurultayı’nın 11’incisi 5-6 Haziran 2024 tarihlerinde Yapı Kredi Kültür Merkezi’nde yapıldı. İki gün boyunca kurultayda kamu desteği ve mevzuat, yapay zekânın yayıncılığa etkisi, okuma kültürü bağlamında yeni eğitim müfredatı, kültürel ifadelerin çeşitliliği bağlamında yazma ve yayınlama özgürlüğü, günümüzde okurun ve okuma alışkanlıklarının değişimi, e-ticaret ve çoklu satış kanalları gibi konular tartışıldı.
Kurultaya Kore Yayıncılar Birliği Başkanı Chulho Yoon da katıldı, ülkesinde yayıncılık sektörünün gelişimiyle ilgili bilgi ve deneyimlerini paylaştı. İlk kez profesyonel buluşmaların da olduğu kurultayda baskı, kâğıt, dijital platform ve sektördeki teknolojik çözüm firmaları yayıncılarla bir araya gelerek sunumlar yaptı.
Kurultay sonunda bir sonuç bildirisi yayınlandı. Türkiye Yayıncılar Birliği özellikle değişen okur pratikleri, yapay zeka kullanımı ve eğitim müfredatı dahil olmak üzere farklı maddelerle önerilerini sundu.
Müfredat okurun kitap seçme hakkını gözetmeli
“Okuma kültürünü önceleyen ve derinlikli okumanın esas alındığı bir eğitim ve müfredat sistemi hayata geçirilmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı, yeni kabul edilen müfredatta okuma kültürünü önceleyerek öğretmenlerin, ebeveynlerin ve çocukların okuyacağı kitapları seçme hakkını gözetmelidir.
Millî Eğitim Bakanlığı, yeni kabul edilen müfredatta okuma kültürünü önceleyerek öğretmenlerin, ebeveynlerin ve çocukların okuyacağı kitapları seçme hakkını gözetmelidir.
Yetiştiği ortamda kütüphanesi, kitaplığı olan ve kitaba erişimi kolay olan çocukların ve gençlerin okuduğunu anlama kapasitelerinin arttığı çeşitli veri çalışmaları ve bilimsel araştırmalarda ortaya çıkmaktadır. Okuduğunu anlayan, bilgiyi kullanabilen, eleştirel düşünme becerisine sahip, potansiyellerini gerçekleştirebilen nesillerin yetişebilmesi için çağın gidişatını yakalayan eğitim sistemleriyle uyum sağlayabilecek bir müfredat modeline ihtiyaç bulunmaktadır. Müfredatın oluşturulmasında devlet kurumlarına olduğu kadar yayıncılara, yazarlara, eğitimcilere de aynı oranda iş düşmektedir. Bütün ilgili kurum, kuruluş ve uzmanlar bir arada çalışarak çocuklara ve gençlere ulaşmanın yeni yollarını aramalıdır.”
Okur eğilimi değişiyor, yayıncılar yeni yollar bulmalı
“Okur değişmektedir ve değişen okura ulaşmanın yolları bulunmalıdır. Kitabın biçimleri çeşitlendikçe (basılı kitap, e-kitap, sesli kitap) okuma eyleminin kendisi de çeşitlenmektedir. Farklı okuma biçimleri, okuma kulüpleri ve grupları aynı zamanda okurluğu da çeşitlendirmektedir. Sosyal ve dijital mecralar yeni keşiflerin önünü açan önemli araçlar olmakla birlikte, daralan kitapçılar, kitap dergileri ve kültür sanat basınının sunduğu imkanlardan da faydalanılmalıdır. Yeni mecralara kapalı olunmamalı, yeni okurlar kazanmanın yolları ve imkanları aranmalıdır.
Dijital yayıncılık dünyada büyüme trendinde olmaya devam etmektedir. Türkiye’de de yayıncılık sektörünü geliştirmek adına dijital imkanlar, yeni bir kanal ve yeni bir büyüme fırsatı olarak görülmelidir. Sektörün gelişiminde yayın çeşitliliği ve tüm okurlara ulaşabilmek son derece önemlidir. Djital platformların tanıtım destekleriyle kitapların daha çok okura ulaşmasında önemli fark yaratılacaktır.”
Yapay zekanın riskleri unutulmamalı
“Üretici yapay zekâ imkanları sektörün faydasına kullanılmalı, içerdiği riskler göz ardı edilmemelidir.
Sektörün gelişimini destekleyecek ve üretimde verimliliğin artmasına katkı sunacak teknolojik araçların, yayıncılık alanındaki tüm paydaşlar tarafından iş akışına dahil edilmesi önemli ve çağın gerisinde kalınmaması adına gereklidir. Ancak, üretici yapay zekâ ve benzeri teknolojilerde özellikle bu teknolojilerin geliştirilmesine yönelik eğitim modellerinde olduğu gibi, telif haklarına zararı olabilecek uygulamaların; eser ve hak sahiplerinin haklarını koruyacak mevzuat, sözleşme ve iş modelleri yoluyla düzenlenmesi gereklidir.”
Dijital korsanlığa dikkat
“Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) değişiklik taslağı, özellikle dijital korsanlığa karşı düzenlemeleri önceleyen haliyle gündeme alınarak yasallaşmalıdır.
Uzun zamandır yasallaşması beklenen 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) değişiklik taslağı, mutabakat halinde olan ilim ve edebiyat eserleri paydaşlarının beklediği özellikle dijital korsanlığa karşı düzenlemeleri önceleyen haliyle gündeme alınarak yasallaşmalıdır. Telif hakkıyla korunan eserlerden şahsi kullanım amaçlı çoğaltım yapılmasının karşılığındaki tazminat bedelleri (“copyright levy”ler) hak sahiplerine dağıtılmaya başlanmalıdır.
Fiziki kütüphaneler sayıca artırılmalı, tüm ülkeyi kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmalıdır. Kitap okumayı teşvik edecek yapıda okurun ihtiyacına yönelik olarak düzenlenmeli ve koleksiyonlarda bütçe ve yayın çeşitliliği artırılmalıdır. Kamusal alanda kütüphane ve kitaplık imkanları oluşturulmalı; cezaevleri, şehir hastaneleri gibi yapılar bu kapsama dahil edilmelidir ve kitap alım bütçeleri bu kapsamda genişletilmelidir. Yayıncılık çeviri destekleri, ilk kitap destekleri gibi teşvik ve destekler çoğaltılmalıdır.”
İfade özgürlüğü esastır
“Düşünce, ifade, yazma, okuma ve yayınlama özgürlüğü bir bütündür ve biriciktir. İmzacısı ve tarafı olduğumuz UNESCO Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi’nin temel maddelerinden biri olan düşünce ve ifade özgürlüğüne her anlamda sahip çıkılmalıdır. Yazma ve yayınlama özgürlüğü, kapsayıcı ve çeşitliliğe sahip bir yayıncılık için temel koşuldur. Bugüne kadar yasaklanan hiçbir kitabın okura erişmesi engellenememiş, okurun okuma özgürlüğü kısıtlanamamıştır; bu bağlamda okuma özgürlüğüne de sahip çıkılmalıdır.”
Dijital pazarlamada hedef globale uyumlanmak
“Çoklu satış kanalları ve e-ticaretin yükselen payı dikkate alınmalıdır. Yayıncılık sektörümüz, tüm dünyada devam eden değişimi yakından takip etmekte ve giderek artan ve çeşitlenen satış kanallarında dinamik olarak gelişmektedir. Bu çerçevede sektörümüz, dijital pazarlamanın öne çıktığı global yapıya da uyumlanmalıdır. E-ticaret platformları ve satış kanalları, sektör paydaşlarıyla işbirlikleri geliştirerek kitabı bir kültür ürünü olarak teşvik edecek uygulama ve kampanyaları özendirmelidir.”