Önce çok tuhaf bir şey oldu. Başka pek çok tuhaflık gibi sosyal medyada yaşandı bu. 7 Ocak sabahı saat tam 10.00’da X adlı sosyal medya platformunda bir mesaj paylaşıldı.
Mesajı ‘Ezel’ kullanıcı adını kullanan @Ezellottteeee yazmıştı ve aslında bir ekran görüntüsü paylaşıyordu. Ekran görüntüsü ise gazeteci Fuat Uğur’un 26 Eylül 2024’te TV 100’de yazdığı bir yazının bir bölümüydü.
Şokum şaştı.. Haberde yeni oyuncuların ve projelerin sektörde yer bulamamasının birçok nedenine değiniliyor(fuat uğur haberi) ama aşağıda geçen kısımdaki oyuncu eğer bildiğimiz isimse menajerinin gücünü bilmeyen yoktu da bu kadarını beklemiyodum pic.twitter.com/t2fekTRzZK
— Ezel (@Ezellottteeee) January 7, 2025
‘Ezel’in bu paylaşımı şu ana kadar 22 milyondan fazla kez görüntülenmiş, 12 binden fazla kez “like” almış, 2 binden fazla kez yeniden paylaşılmış durumda. Kullanıcının kendisi de aynı gün akşamüzeri saatlerinde bu paylaşımının bu kadar ilgi görmesine çok şaşırmış zaten.
Farah Zeynep Abdullah destekliyor: Kolay gelsin
Akşam 20.40’da bu paylaşımı yeniden paylaşanlardan biri de ünlü oyuncu Farah Zeynep Abdullah olmuş. Üstüne “Hadi bakalım kolay gelsin” notunu ekleyerek. Bu paylaşım da kendi başına 6,6 milyon kez görüntülenmiş, yine onbinlerce etkileşim almış.
Peki ama bir gazetecinin 26 Eylül’de yayınlanmış bir yazısı aradan neredeyse 3,5 ay geçtikten sonra neden yeniden gündeme geliyordu ve daha önemlisi bu yazı ne hakkındaydı?
X kullanıcısı Ezel’in paylaştığı ekran görüntüsünde bu yazının içinde geçen ve dedikodu tarafı ağır basan, kapalı dille anlatılmış bir dizi iddia vardı. O iddiada geçen kapalı anlatımların ve imaların neler olduğunu sıradan vatandaşın anlaması hemen hemen imkansızdı ama Türkiye’nin dizi sektöründe çalışan onbinlerce kişi neden söz edildiğini hemen anladı. Hele Farah Zeynep Abdullah’ın paylaşımından sonra artık sosyal medyada bazı kullanıcılar ima edilen kişilerin isimlerini yazmaya bile başladı.
İşin belden aşağı dedikodu kısmı bu haberin ilgi alanının dışında. Esas olay, Türkiye’nin dünya çapında ses getiren devasa dizi endüstrisinde yaşandığı iddia edilen hukuk dışı durumlar.
Tekelleşme iddiaları Eylülden beri inceleniyor
O zaman 10Haber’de de haberini yapmıştık, geçen yıl Eylül ayında Rekabet Kurumu müfettişleri, Türkiye’nin dev dizi ve sinema endüstrisinin önde gelen bazı yapım şirketlerine baskın yapmış, sonra da Ekim ayı sonlarında bir soruşturma açmaya karar vermişti. Soruşturma üç yapım şirketine yönelikti: Med Yapım, Ay Yapım, MA Distribution Televizyon ve Filmcilik Anonim Şirketi.
Bu şirketler yerli dizilerin yurt dışı dağıtımlarında rekabete engel olmakla suçlanıyordu. Bir başka soruşturma nedeni ise iş gücü piyasalarında rekabeti kısıtlayıcı eylemlerdi.
Üç köşe yazısı ve ardından soruşturma
Rekabet Kurumu müfettişlerinin bu şirketlere baskın yaptığı Eylül ayı sonlarında iktidara yakın bir kalem olan Fuat Uğur, TV100’ün internet sitesindeki köşesinde ardı ardına üç yazı yazdı. İlki 26 Eylül’de, ikincisi 28 Eylül’de ve sonuncusu da 1 Ekim’de çıkan yazılarda Fuat Uğur, dizi sektörüyle ilgili bazıları oldukça ağır iddialar dile getirdi.
Rekabet Kurumu, yapım şirketleriyle ilgili soruşturma kararını Fuat Uğur’un son yazısından iki gün sonra, 3 Ekimde aldı ama bunu birkaç hafta sonra duyurdu.
Fuar Uğur, yazılarında dizilere oyuncu sağlayan kast ajansları ile bazı menacerlik şirketlerine ilişkin iddialar da dile getirmişti ama Rekabet Kurumu bu konuyla ilgili değil gibiydi.
Sosyal medyada gürültü çıkıyor, ardından soruşturma geliyor
Sonra işte 7 Ocak günü geldi çattı, haberin başında aktardığımız sosyal medya paylaşımı yine sosyal medyada büyük bir çalkantıya neden oldu.
Derken 8 Ocak günü bu söylentiler üzerine Türkiye’nin en büyük menacerlik ajanslarından biri olan ID İletişim ve Danışmanlık Aş bir açıklama yaptı. Onlar, Fuat Uğur’un yazısından bir bölümün ekran görüntüsünü gönderen sosyal medya paylaşımında ima edilen şirketin kendileri, ima edilen patronun şirket kurucu ortağı Ayşe Barım ve ima edilen oyuncunun da bu şirketin temsil ettiği Serenay Sarıkaya olduğunu söylüyor, sözü edilen şeyleri iftira ve karalama olarak niteliyor, haklarını mahkemelerde arayacaklarını söylüyordu.
Bu açıklamanın ardından çok ilginç bir şey oldu; Rekabet Kurumu’nun web sitesine bir grup kast ajansı ile menacerlik şirketi hakkında rekabet soruşturması açıldığına ilişkin duyuru girildi. Hakkında soruşturma açıldığı söylenen şirketler arasında İD İletişim Danışmanlık AŞ de vardı.
İD İletişim’le dayanışan ünlüler
Açıkçası, İD İletişim’in sosyal medyadan yayınladığı açıklaması arkasından bir sel getirdi. Hemen hemen hepsi İD İletişim tarafından temsil edilen çok sayıda ünlü oyuncu ardı ardına sosyal medyadan İD İletişim’in kurucu ortağı Ayşe Barım ve oyuncu Serenay Sarıkaya’ya destek veren mesajlar paylaşmaya başladı.
Mesaj paylaşanların tamamı ünlü ve çok takipçili hesaplar olduğu için konu büyük ses getirdi. Dayanışma ve destek mesajları hep haberin başında aktarılan sosyal medya mesajının alıntıladığı belden aşağı dedikodu bölümüne ilişkindi. Herkes bu iftiranın olayda adı geçenler kadın olduğu için atıldığını söylüyor, kadın dayanışması içinde arkadaş ve meslektaşlarına sahip çıkıyordu.
Örneğin Hazal Kaya “Böyle dayanaksız, mesnetsiz, kanıtsız, delilsiz ‘öyle duyduk, zaten biliyorduk’ gibi zırvalamalarla böyle büyük itiraflar atamazsınız kimseye. Gücünü aklından fikrinden ve en önemlisi vizyonundan alan bir kadından rahatsız oluyorsunuz diye böyle bıçaklamaya çalışamazsınız. Sırf, başarılı güzel, yetenekli ve hayatı dilediği gibi yaşıyor diye kadınlara bedel ödetme yarışına giremezsiniz” sözleriyle ateş püskürüyordu.
Bergüzar Korel “Kadın dayanışması” deyince…
Ezgi Mola, Şükran Ovalı, Mert Yazıcıoğlu, Bergüzar Korel, Aslıhan Gürbüz, Halit Özgür Sarı, Bige Önal, Sinem Kobal, Metin Akgülder gibi isimler ID İletişim’in açıklamasını paylaşarak Serenay Sarıkaya’ya destek verdi.
Oyuncu Bergüzar Korel destek mesajında bir kadın dayanışmasından söz etmişti, onun bu mesajına üstü kapalı bir cevap Farah Zeynep Abdullah’dan geldi. “Kadın dayanışması ha…
Bütün kadınlar eşittir ama bazıları diğerlerinden daha eşittir arkadaşlar” diye yazdı sosyal medyadan.
Bergüzar Korel’in “kadın dayanışması” görüşüne tepki veren bir başka isim, oyuncu Deniz Işın oldu.
Deniz Işın: Ayşe Barım işlerime engel olmaya kalktı, kimi kime peşkeş çekti bilemem ama şaşırmam
Ayşe Barım hakkında sert ifadeler kullanan Işın, şunları söyledi:
“Kadın dayanışması istediğiniz kadın yüzünden kaç tane kadın oyuncunun hakkına girildiğini düşündünüz mü hiç? Kendisi bizzat işlerime engel olmaya kalktı, tanıdığım çok yetenekli kadın oyuncuların önünü kesti. Eğer bir mafyalaşma varsa, kadın ve insan hakları savunucusu olarak en çok sizin ses çıkarmanız gerek. Kime kimi peşkeş çekti bilemem ama şaşırmam. Sırası geldi diye delirmeyin, elbet kokusu çıkacaktı.”
Ardından başladı farklı mesajlar. Bu kez mesaj paylaşan ünlüler İD İletişim’im temsil ettiği isimler değildi.
Burcu Biricik: Önü kesilen yetenekli insanlar
Örneğin Burcu Biricik şöyle yazdı: “Niye böyleyiz biz? Şu an sektördeki tekelleşmeyi, nasıl domine edildiğini, mesleki etiği ahlakı, bu koca sektörde var olmaya nefes almaya, mesleğini icra etmeye çalışan fakat bir türlü fırsat yaratılamayan, yaratılmadığı gibi köstek de olunan onlarca yetenekli (genel) sektör insanını, o koca pastanın dilimlerini sürekli olarak kimlerin paylaştığını konuşmamız gerekirken biz yine magazin çukuruna düştük.”
Biricik’in kastettiği, Fuat Uğur’un aktardığı belden aşağı dedikodu yerine Rekabet Kurumu’nun soruşturma konusu yaptığı durumları konuşmak gerekiyordu. Onun bu mesajını genç oyuncu Afra Saraçoğlu yeniden gönderdi. Böylece milyonlarca kişiye ulaştı.
Sadece Saracoğlu da değil, Şenay Gürler ve Hatice Aslan gibi isimler de Burcu biricik’e destek verdi ve mesajını yeniden yolladı.
Melisa Sözen: Bana da zorbalık yapıldı, sektörde tekelleşme gerçek
En sert mesajlardan birini oyuncu Melisa Sözen verdi. Sözen’in mesajı şöyleydi:
“Bu sektörde kimse tekelleşme problemi olmadığını söyleyemez. Yapımcılara, kanallara aynı isimlerin dayatılması; kimi oyuncular için ‘Eğer onu oynatırsan o zaman bizden bu ismi alamazsın’ tehditlerinin yapıldığı bir düzen kabul edilemez. Bu güç oyunları sadece projeleri değil, oyuncuların kariyerlerini yönetirken onları kendine muhtaç etmeyi de içeriyor. 20’li yaşlarımda ‘Artık anne oynamaya hazırlan’ diyerek güçsüzleştirilmeyi de, ‘Şu yapımcı senin enerjini beğenmiyor ben olmasam bu işi alamazdın’ gibi cümleler kurarak özgüven parçalayıp kendine muhtaç etmeyi de içeriyor. Artık herkesin şapkasını önüne koyup bu sektördeki tekelleşmeyi de zorbalığı da kabullenmesi ve sorunu çözmeye odaklanması lazım. Yoksa konu hiçbir şekilde bizi ilgilendirmeyen magazinel rivayetler ya da korkunç üsluplu yalan yanlış metinler değil. Konu elimizdeki gücü nasıl kullandığımız. Konu hakkaniyet ve adil çalışma koşulları. Konu sırf arkasında yeterli güç olmadığı için izleme şansı bulamadığımız birbirinden yetenekli oyuncular.”
Zeynep Beşerler: Otuz oyuncuyla köşe kapmaca
Oyuncu Zeynep Beşerler de devreye girdi. Onun mesajı da şöyleydi:
“Yıllardır bu sektörde aramızda konuşulanları gazeteci bir abimiz, bizi hiç ilgilendirmeyen özel hayatlar üzerinden çıtlatınca fırtına koptu. Evet kimsenin özel hayatı bizi ilgilendirmez, ‘Ne özeli genel genel’ de diyemeyiz. Ancak tekelleşme konusuna gelirsek, ki yazının en önemli yeridir! Herkesin şapkasını önüne koyup bir düşünmesi gerekir. Konu sadece tekelleşme, güçlü yapımcıların otuz oyuncu arasındaki köşe kapmacası, instagram takipçi sayısına göre verilen roller olsaydı, yine aynı tepkiyi verir miydik diye? Yoksa bu durumlardan hiç mi haberiniz yoktu?”
Rabia Soytürk: İlk kez duymuş gibi rol yapmayın
Rabia Soytürk de tekelleşmeyle ilgili görüş bildiren oyunculardan biri oldu:
“Özel hayatlarla ilgili iddialar havada uçuşuyor. Kime ne insanların hayatından? Burada önemli olan tek mesele tekelleşme, sektörün belli başlı insanlar tarafından domine edilmesi, kendi oyuncuları dışında neredeyse kimseye makul bir iş bulma şansı bırakmamaları. Sözün özü ortada… Hiç de yeni olmayan hatta yıllardır birçok oyuncuyu, yönetmeni senaristi ve çalışanı mağdur eden bir sorun var. Magazin konuşanları zaten bir kenara atalım da bazı arkadaşlar ilk kez duymuş gibi yapmayı bazı arkadaşlarsa ismi geçenlerin bunu yapmış ve yapıyor olma ihtimalleri yokmuş gibi davranmayı da bırakırlarsa sorun belki gerçekten konuşulabilir. Çok doğru.”
Nihal Yalçın: Tekel var
Nihal Yalçın, konuyla ilgili şu yorumu yaptı: “Bunu sadece kişiler üzerinden, hedef göstererek, itibarsızlaştırarak tartışmak doğru değil. Gerçekten böyle bir şey varsa, tekelleşmeyi tartışmak lazım, ki bu var. Bu durumla elbette karşılaşıyoruz. Bunu konuşup tartışmak lazım.”
Pelin Karahan: Hep aynı isimlere rol verilmesin
Pelin Karahan, sektörde bir tekelleşme olduğunu ve bu düzenin değişmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi: “Daha önce de söylemiştim; hep aynı isimler, aynı projeler, aynı kanallar. Böyle bir durum var ne yazık ki. Bu artık kırılsın istiyorum. Gereken yapılsın. Hep aynı isimlere rol verilmesin. Rekabet oluşabilsin, herkes hakkıyla iş alabilsin. Eğer tespit edildiyse ve inceleme de varsa, gereken yapılacaktır.”
Nedim Saban: Ekmek Ayşe Barım’ın ağzında
Tekelleşme tartışmasına katılan ilk erkek oyuncu ise Nedim Saban oldu. Saban, “Ekmek aslanın değil, Ayşe Barım’ın ağzında! Televizyon piyasasına girmek isteyen gençlere, tekelleşmeyi dilim döndüğünce anlatıyorum. Kabul edilme olasılıklarında durumu kişiselleştirmemeleri gerektiğini, işin yetenek ya da donanımla hiç ilgisi olmadığını anlatıyorum. Ancak beni asıl kaygılandıran Ayşe Barım taifesinin son yıllarda ağzının tiyatrodan da sulanması. Küçümsedikleri sanatımız birden değerli oluverdi, bilet fiyatları tavan yaptı . Mesleğe yazık olmasın diye yıllardır açıkça söylediklerimi şuracığa bırakıvereyim” diyerek tepkisini dile getirdi.