Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi yeni bir sergiye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Vuslat’ın Emanet adlı sergisi 22 Mayıs’ta kapılarını açacak. 30 Haziran’a kadar devam edecek serginin küratörlüğünü Ebru Yetişkin üstleniyor. Güven, bağlılık, sözüne sadakat ve koruyuculuğun değerini ifade eden emanet kavramının birçok tezahürünü keşfetmeye davet eden sergide resim, heykel ve enstalasyon çalışmaları yer alıyor.
Geçen yıl Baksı Müzesi’nde gerçekleşen Emanet sergisi bu kez sinematografik düşünebilmeye açılan bir çoksesli hafıza kaydı ve bir anlatı peyzajı olarak yeniden kurgulanıyor. Düşüncenin kristalleşmesi olarak karşılaştığımız Vuslat’ın her bir eseri beş kubbenin altına bir hafıza sekansı olarak konumlanıyor.
Emanet sergisinde farklı sanatçılarla işbirliği de var
Sergiye Vuslat’ın kendi çalışmalarının yanı sıra sanatçı işbirlikleri de eşlik ediyor. Sanatçı Pelda Aytaş ve Vuslat’ın işbirliğiyle ortaya çıkan Kucaklaşma adlı eser emanet kelimesinin içinde yaşadığımız kültürel coğrafyada konuşulan ve dokuz ayrı dilde paylaşılan anlamlarını düşünmeye davet ediyor. “E-m-n” kökünden türeyen “emanet” kelimesinin Aramice-Süryanice, İbranice, Arapça, Farsça, Urduca, Türkçe, Yunanca ve Kürtçe’deki karşılıklarını sunuyor. Sanatçı Alican Okan ile serginin ses içeriklerini çalışan Vuslat sergideki eserler hakkında dinlenebilecek hafıza kayıtlarını paylaşıyor.
Serginin küratörü Ebru Yetişkin Emanet hakkında şunları söylüyor: “Birçok momentumu olan sergide bir an, ayağına diken batmış bir kuş bakışıyla puslu dağların ardında kaybolanları geniş plana açılıp daha net görebiliriz. Bir diğer an ise moleküler bir perspektife geçip DNA yapılı bir zincirin etrafında yürürken atalarımızdan aldığımız enformasyonu nasıl saklayıp koruduğumuza ya da dönüştürdüğümüze odaklanabiliriz. Yaşamın hangi anlarını hafızamıza nasıl kaydettiğimizi, bu hafıza kayıtlarıyla nasıl b(ağ)lar kurduğumuzu ve hiç unutmadıklarımızı anımsarız. Bize bazen bir kara delik gibi gözüken geleceğin karanlığından sakınmak için yan yana durarak ışıldayanların iyileştirici ve umut verici gücüne sahip çıkar, bazen de usulca havada asılı kalabiliriz. Bakış açılarının devingenliği sayesinde hareketlilik kazanırız. Bir hafıza sekansından diğerine geçen anlar ve anlatılar arasında dolanırken, hem kendi yaşamımızı bir film şeridi gibi yansıtarak tefekküre imkan veren, hem de başka tahayyül olasılıklarına açılan bir estetiği deneyimleriz.”