Yeşil Sol Parti, Türkiye’nin ilk 100 yıllık deneyimden yola çıkarak, ülke ve toplum için kültür sanat alanında köklü bir değişiklik yapılması gerektiğini düşünüyor ve “Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını kültür ve sanatın özgürleşeceği bir yüzyıl yapmak için geliyoruz” diyor.
Partiye göre cumhuriyetin ilk 100 yıllı, kültür sanat alanında ne yapılmaması gerektiğini gösteren deneyimlerle dolu. 100 yıl boyunca başa gelen iktidarlar, farklı kültürlerin yaşamasına izin vermeyen politikalar uygulamış. Parti seçim bildirgesinde bu politikaların ikinci yüz yılda devam etmemesi gerektiği belirtiliyor.
Kültürün en önemli taşıyıcı kolonu olan dil üzerinde son derece hassas Yeşil Sol Parti. Öncelikleri arasında anadil meselesinin öne çıkması da bu yüzden. Herkesin anadilini kullanma hakkı olduğunu düşünülüyor ve bunun için de anadil hakkıyla ilgili tüm uluslararası sözleşmelere taraf olacaklarını belirtiyorlar.
Kürt kimliği tanınmalı
Diller ve Kültürler Hafıza Merkezi kurulması, Türkçe dışında konuşulan ve baskı altına alınmaya çalışılan dillere yönelik akademik, kültürel ve sanatsal proje, program ile çalışmaların pozitif ayrımcılık anlayışıyla desteklenmesi bu kapsamdaki vaatleri arasında.
Partiye göre Kürt kimliği anayasal güvence altına alınmalı. Bunun için de Kürt dilinin, demokratik, eşit ve birlikte yaşamın bir gereği olarak Türkiye’de resmen tanınmasının önündeki anayasal engellerin kaldırılacağını vaat ediyorlar. İkinci aşamadaysa Cumhuriyet’in ilk yüzyılında asimilasyon politikalarına maruz kalan Kürtlerin ve diğer halkların, kültür tarihine yönelik çalışmaların önünü açmak var. Bu tür çalışmaların destekleneceğini belirtiyorlar.
Adı sansür kuruluna çıkan Muzır Kurulu lağvedilecek
Partinin kültür sanat dünyasında öne çıkardığı diğer bir başlık ise sansür. Kültür dünyası üzerinde bir baskı aracına dönüşen sansürü tamamen kaldırmak temel hedefleri arasında. Hele hele mülki idare amirlerinin; konser, festival, etkinlik, fuar gibi kitlesel katılımlı
faaliyetleri keyfi olarak yasaklama tavırlarına hiçbir şekilde fırsat verilmeyecek.
Sansür konusunda partinin hedefleri arasında, ideolojik nedenlerle sanat eserlerinin yasaklanmasına olanak sağlayan 1117 sayılı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu var. Bu kanunun tamamen kaldırılacağını ve kanun uyarınca kurulmuş olan ve adı sansür kuruluna çıkan muzır kurulunun da lağvedileceğini vaat ediyor parti.
Sanatçı hem devlet hem piyasa karşısında özgür olmalı
Sanatçının her yönüyle özgür kalması ve bu özgürlük içerisinde üretim yapması gerektiğini düşünüyorlar. Partiye göre kurulacak olan Türkiye Özerk Sanat Kurumu sanatçıya bu imkanı sağlayacak. Bu kurumun tüm harcamaları devlet tarafından karşılanacak ama yönetimi tamamen sanatçılara bırakılacak. Böylece sanatçı hem piyasa hem de devlet karşısında özgür ve bağımsız olacak.
Merkezi iktidarın kültür dünyasındaki rolünü fazla buluyor Yeşil Sol Parti. Bunun için de kültür ve sanat faaliyetlerinde yerel yönetimlerin etkisini artırma niyetinde. Fakat sadece yerel yönetimlere bırakmıyor işi. Yerel yönetimlerin de kültür ve sanat alanında çalışma yürüten sivil toplum kuruluşlarıyla etkin bir biçimde işbirliği yapması gerektiğini savunuyor.
Pandemi sonrasında ortaya çıkan sömürü düzenine son
Bir başka önemli nokta ise cinsiyetçilik. Kültür ve sanatın her aşamasında cinsiyetçiliğe ve kadınlara yönelik çok yönlü şiddete son vermek istiyor Yeşil Sol Parti. Ayrıca gençlerin kamunun gerçekleştirdiği tüm kültürel etkinliklerden ücretsiz yararlanmasının da önünü açmak istiyor.
Sokak sanatçıları da Yeşil Sol Parti’nin gündeminde. Sokak sanatçılarına yönelik, devletin kolluk ve güvenlik güçlerinin keyfi olan baskısını kaldıracaklarını belirtiyorlar. Sokak sanatçılarına güvenceli çalışma koşulları sağlamak için gerekli yasal düzenlemelerin yapılacağını vaat ediyor.
Partinin üzerinde durduğu bir başka nokta ise pandemi sonrasında yeniden şekillenen kültür sanat ortamı. “Pandemi sürecinde ve sonrasında ekonomik krizin bir sonucu olarak sinema, tiyatro ve televizyon sektöründe giderek artan sömürü düzenine son vereceğiz” diyorlar.