Dokuz günlük bayram tatili başladı. Cuma ve cumartesi yola çıkanlar şehirlerarası yollarda trafik çilesi çekmek zorunda kaldılar. Kimileri de yola düşmek için bugünü bekledi. Bugün İstanbul’dan Ege’ye doğru doğru yola çıkacaklar için yolculuklarını keyifli kılacak bir rota hazırladık. Öyle bas gaza bir an önce gideceğim yere varayım diyenler için biraz ehlikeyf bir rota baştan uyaralım. Biraz mola vermeli biraz lezzet duraklarında durup dinlenmeli bir rota bu. Playlist’inde Bulutsuzluk Özlemi’nden ‘Yine Düştük Yollara’ şarkısıyla yola düşenler için. Ki zaten bugün yola çıkıyorsanız bayram tatili için siz de ehlikeyf sayılırsınız.
Eşyalar yüklendi bagaja, arabayı çalıştırdınız, emniyet kemerini taktınız, rotanızı da ayarladınız. İstikamet Bodrum. Lakin siz de biliyorsunuz asıl mesele İstanbul’dan çıkmak. Çıkış saatini iyi ayarladıysanız bir bir buçuk saat içinde Osman Gazi Köprüsü’ne ulaşabilirsiniz. Köprüyü geçmeden ya da geçtikten hemen sonra belki bir kahve molası verebilirsiniz. Ama sonrasındaki hedefiniz Gölyazı olabilir.
İlk durak Gölyazı
Bursa-İzmir yolu üzerinde Gölyazı ve Ağlayan Çınar tabelasını gördükten 7 kilometre sonra bir ada üzerine kurulu Gölyazı’dasınız! Girişte sizi olağanüstü güzellikteki bir doğal anıt olan Ağlayan Çınar karşılıyor. Gölyazı’nın tarihi MÖ 6. yüzyıla uzanıyor. Alyos ve Manastır adalarında Bizans döneminden kalma ören yerleri, Deliktaş diye anılan su kemeri, Apollon Tapınağı ile antik kale, tiyatro ve sur kalıntıları görülecek yerlerden. İsterseniz burada yemek yiyebilirsiniz. Lakin biraz daha sabrederseniz size şahane bir önerimiz var. Hem de Tat Dedeftifi Sinan Hamamsarılar referanslı.
Susurluk’tan geçilir de tost yenmez mi!
50 peynirli şehir olarak bilinen Balıkesir’in en fazla yol üstü lezzet durağına sahip ilçesi malum Susurluk. Susurluk’un en meşhur ürünü de ısınınca sünen, az tuzlu Mihaliç peyniriyle yapılan tostları. Düzdağ Tost, büyük tostçuların yanında kıraathane tarzı ortamı, kaliteli ürünleri ve uygun fiyatlarıyla öne çıkıyor. Tostunuzu, arasına Balıkesir’in meşhur Yanturalı Vedatbey sucuğundan koydurarak ve üstüne domates salçası sürdürerek daha da lezzetlendirebilirsiniz. Lakin bana tost yetmez derseniz bunu açlığınızı bastırma olarak görün.
Akhisar gizli lezzet noktası
Akhisar’a kadar tam gaz yola devam. Ama burada sağlam bir mola vermenizi tavsiye ederiz. Hem dinlenme hem de güzel bir yemek molası için. Ziyafet Kuzu Çevirme, Can Köfte, Şen Kardeşler Kokoreç hangisini tercih ederseniz edin, memnun kalacağınıza eminiz. Ha yolu iyi bir lezzet için biraz uzatmakta sakınca yok diyorsanız İzmir Bornova’da Zaim Usta‘ya uğrayabilirsiniz. Buraya kadar gelmişken de İzmir’in Kemalpaşa ilçesine bağlı Nazarköy’ü es geçmeyin deriz. Türkiye’de geleneksel yöntemlerle nazar boncuğu üreten iki köyden biri. Köy meydanında 40’a yakın boncuk dükkânı var. Atölyelere sadece alışveriş için değil üreticilerle sıcak sohbet için de girebilirsiniz. Tabii çay kahve de bu sohbet de size eşlik edecektir.
Şifa niyetine Pygela Plajı’nda serinleme molası
Sonraki hedefiniz Kuşadası. Umarız mayolarınız bagajda kolay bir yerdedir. Çünkü burası serinleme durağı. Kuşadası’na girdikten sonra karşılaşacağınız ilk tabela Pygela Plajı. Burası Kuşadası’nın 3 kilometre kuzeyinde küçük bir antik yerleşme. Sağlık şehri olarak kurulan ilk kent. Argos Kralı Agamemnon, 10 yıl süren Truva savaşı sırasında, yorgun düşen askerlerini dinlendirmek ve savaş gemilerini onarmak için burayı kurmuş. Yakınında bulunan şifalı sularla askerlerin bozulan sağlıkları düzelmiş. Pine Bay Tatil Köyü’nün bulunduğu Çam Limanı ve Tusan Oteli’nin arkasındaki gölet-bataklık, Pygela’nın limanı ve gemi bakım yerleriydi. Bugün plajda sadece bir kilisenin kalıntıları var. Plaj gerçekleştirilen düzenleme çalışmasıyla tamamen turizme dönük bir hale getirildi. Şimdi turistlerin ilgi odağı.
Athena sizi çağırıyor!
Serinleme molası size göre değilse o zaman Aydın Söke’deki Priene Antik Kenti’ni tavsiye ederiz mola için. Turunçlar Köyü’nün yanındaki Priene’ye müze girişinden itibaren 500 metrelik antik bir yoldan çıkılıyor. Konumu ve kalıntıların çok iyi korunmuş olması Priene’yi özel bir yer haline getiriyor. Şehir, eski kent planlamacılığının en güzel örneklerinden sayılıyor. Miletli mimar Hippodamus tarafından geliştirilen ‘grid sistemi’ ile inşa edilen Priene’nin 3.5 metre genişlikteki yan sokakları arazinin eğimli olması nedeniyle hep merdivenli. Roma tipi gymnasium, iyi korunmuş tiyatro, Aora, Zeus Olympos Tapınağı, Bouleuterion kentin önemli yapılarından. Athena Tapınağı’ysa kentin en anıtsal yapısı.
Eski Doğanbey Köyü doğal güzelliği ile sizi mest edebilir
Bu öneri de size uygun değilse sırada Eski Doğanbey Köyü var. Söke-Bodrum yolunda tabelalarını takip edin, yaklaşık 3 kilometre sonra yarısı yıkılmış, yarısı restore edilmiş şık evlerin bir arada olduğu Eski Doğanbey var. Eski Doğanbey MÖ 7. yüzyıla uzanan bir geçmişe sahip. Çevresinde; eski gümrük binalarının olduğu Karina ve antik yerleşim Thebai bulunuyor. 1924’e kadar Rumların yaşadığı köye mübadele sonucu Selanik’ten gelen Türkler yerleştirilmiş. Köyde, Rum ve Türk mimarisinin en güzel örnekleri bir arada.
Bafa Gölü’nde mola şart
Tam gaz yola devam edenlerdenseniz o zaman yolunuzun üzerine Bafa Gölü çıkacak. Burada bir mola şart! Onca yol geldiniz çünkü. Ege Bölgesi’nin en büyük doğal gölü Bafa Gölü, MÖ 4. yüzyıla kadar Ege Denizi’nin bir parçasıydı. Zamanla bir lagün haline geldi. Barındırdığı canlı hayatı bakımından önemli bir kuş alanı sayılan gölün her noktası eşsiz manzaralar sunuyor. Göldeki altı adadan beşinde kilise ve manastır kalıntıları bulunuyor. Doğu kıyısındaysa ünlü Herakleia kentinin kalıntıları ve üzerine kurulu Kapıkırı Köyü var. Herakleia’nın taşlarıyla inşa edilmiş köy evleri, kalıntılar, anıtsal yapılar ve dev kayalar burayı büyülü bir mekâna dönüştürüyor. En önemli kalıntı MÖ 4. yüzyılda Mausolos tarafından yaptırıldığı düşünülen surlar.
Sonrası zaten Bodrum yolu. Artık güzel bir yolculuk geçirmenin verdiği keyifle Bodrum’dasınız. Bu keyfiniz için iki şarkı önerimiz var. Buyrun burada. İyi tatiller.