Selahattin Öztürk Yozgat Lisesi’nde okurken ödev yapmak için Yozgat İl Halk Kütüphanesi’ne gidiyor. İstediği kitap rafta olmasına rağmen kütüphane görevlisi kitabı vermiyor. Öztürk bu duruma hem kızıyor. “Okuyacağım, müdür olarak buraya geleceğim seni de kapıdaki masada görevlendireceğim” diyor. Kütüphane görevlisinin okkalı bir gülüş atması Öztürk’ü daha da motive ediyor. Böylece kütüphaneci olmaya karar veriyor.
Üniversite sınavı zamanı gelip çatınca tercihlerinden biri İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü oluyor. Kazanıyor ve 1982’de kütüphanecilik alanında eğitim almaya başlıyor. Öztürk mesleğini seviyor. 1985’te henüz öğrenciyken Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi Kütüphanesi’nde çalışmaya başlıyor. Emekli olduğu 2011’e kadar da çalışıyor kütüphanede.
Birçok kütüphanenin kurulmasında görev aldı
Ona istediği kitabı vermeyen kütüphaneciye inat meslek hayatı boyunca kütüphanelere gelen herkese yardımcı oluyor. Emekli olduktan sonra ise Zeytinburnu Belediyesi’nin kütüphane koordinatörlüğünü yapmaya başlıyor ve birçok kütüphanenin kuruluşunda görev alıyor.
Yozgat’tan okumaya geldiği İstanbul’da bir ömür geçiren Öztürk geçen eylül ayında yaklaşık 10 bin kitap ve 10 bin civarında dergiyle memleketi Yozgat’a dönüyor. Yozgat’ta Fatih Mahallesi’nde babasından kalan beş odalı müstakil evi kütüphane haline getiriyor.
Öztürk “İstanbul’da yaşadığım evde raf olmadığı için kitapları üst üste tavana kadar yığılmış vaziyette muhafaza ediyordum. Bunların tek tek ayrıştırılması, kolilerin üzerine hangi grup olduğunun yazılarak buraya getirilmesi süreci uzun sürdü. Kitapları Yozgat’a getirdim. Dört- beş aylık süreçte de tek tek açıp bu odada şu andaki yerleşimi sağlayacak şekilde düzenledim. Rafları özel yaptırdım” diyor.
Kitapları ödünç vereceğim
Öztürk Yozgat İl Halk Kütüphanesi’ne müdür olamasa da Yozgat’a bir kütüphane kazandırarak yıllar önce kendisine gülen kütüphane görevlisini ziyadesiyle utandırmış durumda. Ki okurken stajını Yozgat İl Halk Kütüphanesi’nde yapıyor ve kendisine yardımcı olmayan kütüphaneciye “Sözümün arkasındaydım, İkinci sınıf bitti!” diyor. Ama sonra farklı bir yolda ilerliyor.
Lakin Öztürk için bu husumet geçmişte kalan şimdi gülerek anlattığı bir hadise. Çok da önemsemiyor. Önemsediği baba ocağında açtığı kütüphane. Öztürk “Kitaplar, ev ve bahçede oluşturacağım okuma alanıyla burayı ziyaret edecek hemşehrilerimin kullanımına açık olacak. Ödünç vereceğim. Dergileri ödünç vermeyeceğim çünkü bir daha bulamayacağım yayınlar ama roman, öykü, şiir, çocuk kitaplarından istifade etmek isteyenler için kapım açık. Çay eşliğinde sohbetler yapabiliriz, dostluklar kurabiliriz” diyerek asıl amacının hemşehrileriyle kitaplar arasında bir köprü kurmak olduğunu söylüyor.