Japonya’dan Çin’e, Çin’den Hindistan ve Orta Asya’ya doğru bir çizgi çekin, oradan da, İran ve Türkiye’ye… 21 Aralık gününün “anlam ve önemi” bu coğrafyada bambaşka. Daha sonra Batı’nın Noel’i tarafından biraz gölgelenmeye çalışılmış olsa da. Narların coğrafyası lafının açıklaması şöyle: Dünyada üretilen tüm narların yüzde sekseni buradan.
21 Aralık doğada Kış mevsiminin başlangıcı. Yılın en uzun gecesi.
Ama aynı zamanda günlerin de tekrar uzamaya, umutların tekrar ağarmaya başladığı ilk günün gecesi. Bardağın bu yarısı mı öbür yarısı mı?
Biz işin siyaset tarafını bırakıp kendi konumuza girelim yavaş yavaş.
21 Aralık’ta ne yeriz ne içeriz konusuna ve işin kültürüne.
Zeytinler tamam, yağlar tamam, portakal mandalina limon nerdeyse tamam. Kokulu, lezzetli görkemli kış sebzeleri zaten tamam.
Yaz kızmasın ama sebzeler kışın daha bir zengin, daha bir çeşit.
Bu durumda atacağımız ilk adım, Batının kestaneli hindi, somon füme, trüf mantarlı kaz ciğeri ve istiridye gibi veya İstanbul’un yaprak sarma, Çerkes tavuğu, Paçanga böreği veya Haydari gibi yılbaşı klasiklerinden biraz uzaklaşmak. Aşağıladığım için değil, biraz etnik, biraz değişik bir hava alalım diye.
Japonya’da “Touji”
“Touji” nin anlamı tam da “Kış Gündönümü”. Kış ve soğuk neyse o.
Japonlar bu güne “aman soğuk almayın, üşümeyin” günü de diyorlar.
Touji’nin en özgün yemeği Kabocha Kabağı (bal kabağı) çorbası veya tatlısı. Bir bal kabağı kutsanması da diyebiliriz. Halloween sırasında karizması bayağı çizilmiş olan bal kabağına bir tür onur tazelemesi.
Japonların hiç tatlıcı olmadığını bildiğimiz için bu önemli.
Touji kutlamasında yenilenlerin yanında “Yuzu” limonlu sıcak sularda yıkanmak da var. Japonya’da semboller hep başrolde.
Çin’de “Dongzhi”
“Dongzhi”, Mandarin Çincesinde “Kışın Başı” veya “Kışın Gelişi” demek.
Dongzhi kutlamaları evrende denge ve uyum üzerine eğilen yin ve yang felsefesine dayanıyor. Tekrar uzamaya başlayacak olan gündüzün pozitif enerjisiyle harmanlanmış. Çin Kış Gündönümünün esas yemeği mantı:
Etli ve/veya kış sebzeli, buharda veya çorba.
Mantının hamuru pirinçten, içi, Yang yaylalarının otlarından. Çorba, et suyu veya tatlı da olabiliyor. Yancılar, et kızartma, kırmızı fasulye, kavrulmuş lahana ve kök sebzelerden yapılmış buğulamalar şeklinde.
İran’da “Shab e Yalda”
“Shab e Yalda” Farsça “Yeniden Doğuş Gecesi” demek.
Bu benim en sevdiğim ismi Kış Gündönümünün. Gayet şiirsel.
İranlılar bu geceyi zaten aile büyüklerini ziyaret ettikten sonra hep birlikte oturup yeme içme, birbirlerine masal anlatma ve şiir okumayla geçiriyorlar.
Gece boyunca yedikleri de ilginç: “Mahi Polo”, Balıklı Sebzeli Otlu Pilav, “Fesenjoon”, Safranlı Pilav Üstü Cevizli Nar Ekşili Tavuk, “Aash Reshteh”, Otlu Kuru Fasulyeli Erişte Çorbası ve “Fereni”, Bademli Kakuleli Muhallebi bu ilginçlere birkaç örnek.
Tümü tanelenmiş nar, kuru meyve ve sıcak bir bardak çay eşliğinde.
Orta Asya’da “Nardugan”
“Nardugan” Orta Asya Türkçesinde “Nar” ve “Doğan” sözcüklerinden oluşuyor. Nar, nar meyvesinin de ismini aldığı Güneş. 21 Aralık böylece “Güneşin Doğuşu” veya “Doğan Güneş”olarak özetlenebilir. 22 Aralık’ta doğacak Güneş’ten bahsediyoruz. Kapı önünde yere atılarak patlatılan narın tüm mistik ve sembolik değerleriyle birlikte.
Nardugan ülkemizde yeni yeni moda olduğu ve daha çok “doğacı” “çevreci” kesimler tarafından öne çıkarıldığı için bize özgü geleneksel bir menüsü yok. Henüz yok. Ama bu bir menü hayal edemeyeceğimiz anlamına da gelmiyor. Anahtar kelimeler, kış, soğuk ve gece.
Ankara’da çocukluğumun lezzetleri
21 Aralık benim de doğum günüm olduğu için bu yetkiyi ilk ben kullanıyorum. Doğal olarak.
Ratatouille filminin yemek eleştirmeni karakteri gibi çocukluğumun lezzetleriyle birkaç öneri. Ankara’nın bol ayazlı, bol karlı ve sobalı gecelerinden hatırladıklarımla: Damak unutmaz.
Başlangıçta, gecenin henüz “genç” olduğu saatlerde, koyu kıvamlı bir malhuta çorbası. Üzeri yağda karamelize edilmiş soğan gezdirmeli.
Arada, soba üstünden kestane kebap, hindisiz, doğal, sade.
Gecenin ilerleyen saatlerinde pirinç pilavı eşliğinde çiğ köfte .
Çiğ köftenin meze veya ana yemek olduğunu zannedenler burda dursun. O, tercihan sadece kışın, sadece tadımlık ve çoğu zaman gece geç vakit yenilen, bol tarçınlı, acı ama az acı bir “şey”dir.
Eti, robotlar dönemi öncesi, özel bir taş üstünde tahta bir tokmakla dövülerek.
Sonrasında hatırladıklarım da renkli: Yediğimiz portakalların kabukları bir yanda soba üstünde tüterken ve hep birlikte şarkılar türküler söylenirken diğer yanda “cevizli sucuk” veya babaannemin elleriyle sarılmış “cevizli bastık dürüm”. Bunlar ana tatlılar öncesi.
Ana tatlılar da iki adet, seçmeli: “Küncülü Akıt”, Bayramiç Helvası’nın kavrulmuş susamla yapılmışı veya baklava hamuru inceliğinde açılmış “Muhallebili Katmer”. Üzeri fıstıklı veya nar taneli.
Gece uzun ve soğuk: Bu menüyü biraz “yetişkin” yapmak ve ısınmak için yanında boğma rakı veya beyaz şarap düşünülebiir.
Şarap ilk bölümde sek, sonra yarı sek olabilir.
Siz de kendi Nardugan menünüzü oluşturabilirsiniz. Zorlanırsanız sevgili Ayfer Yavi’nin artık efsaneleşmiş “Gece Yarısı Yemekleri” size fikir verebilir.
İsteyen istediği yılbaşını nasıl isterse öyle kutlasın lütfen.
Esas zenginlik de bu değil mi?
Yeni yılınız kutlu olsun. Ertesi sabahınız da hep güneşli olsun.