Çocukların sosyal medyada karşılaştığı ve giderek artan tehlikelerin beklenmedik bir sorumlusu da var: Anne-babalar. Bugün Dünya Kız Çocukları günü 'Bu da benim kızım' diye paylaşmadan önce bir daha düşünün. Neden mi?

11 Ekim günü Birleşmiş Milletler’e üye ülkeler tarafından alınan kararla 2012 yılından bu yana ‘Dünya Kız Çocukları Günü’ olarak kutlanıyor. İroniktir ki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın sitesinde yer alan bilgiye göre bu karar kız çocuklarını korumakta ne yazık ki çok başarılı olduğunu söylemeyeceğimiz Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelerin önerisiyle alınmış.

Fakat bu yazının konusu bu derin mesele değil. Kız çocuklarının hakları, güvenliği ve karşılaştıkları zorluklar üzerine odaklanan bu gün de diğer çocuklara özel günlerde olduğu gibi sosyal medyada anne-babaların benimsediği bir akım var. Kız çocuklarının fotoğrafını paylaşmak.

Ancak anne-babalar her ne kadar iyi niyetle yaptıkları bu paylaşımlarda kendi elleriyle çocuklarını sosyal medyanın tehlikelerine maruz bırakabiliyor.

Gelin bu tehlikelere yakından bakalım. Görece en masumu olanla başlayalım. Kızınızın çok tatlı çıktığı, sizin en sevdiğiniz fotoğraflarından birini Dünya Kız Çocukları günü şerefine paylaştınız. Öyle ya takip ettiğiniz başka anne-babaların hesabından gördünüz ve ben neden güzeller güzeli çocuğumun fotoğrafını paylaşmayayım diye düşündünüz. O paylaştığınız fotoğrafın birbirini tanıyan herkesin takipleştiği günümüzde kızınızın arkadaşlarından birinin önüne düşmesi işten bile değil. O arkadaşlarından birinin de akran zorbalığının bu kadar yaygın olduğu günümüzde bunu kızınızla dalga geçmek veya zorbalamak için kullanması kuvvetle muhtemel.

İnternette paylaşılan her fotoğrafın bir tür dijital arşivin parçası olduğunu hesaba katarsak, ileride bu iradesi dışında paylaşılan fotoğrafların bir yerde karşısına çıkma ve rahatsız edici bir şekilde kullanılma ihtimali de var. Toplumun kız çocuklarından beklentilerinin adil olmadığı ve kız çocuklarının daha sert yargıladığı da düşünülünce bu ihtimal daha da kuvvetleniyor.

Şimdi en kötü senaryoya gelelim. Bu paylaşılan fotoğraflar istismara maruz kalma ihtimalini artırabilir. Hesabınızdan alınan fotoğraflar pedofil sitelerinde kullanılabilir. Paylaşım yaparken çocuğunuzun ismini kullanmanız, varsa sosyal medya hesabını etiketlemeniz ya da okulunu paylaşmanız çocuğunuz hakkında herkesin bilmemesi gereken bilgileri kendi elinizle vermeniz anlamına geliyor.

Aklınıza gelmeyecek bir tehlike

Anne-babalar çocuklarının fotoğrafını paylaşırken bir başka ihtimali de hesaba katmalı. Çocuğunuzun bir fotoğrafını paylaştığınızda, paylaşacağınız bu fotoğraf için poz vermesini istediğinizde ona dışarıdan bir onay alması gerektiği mesajını veriyor olabilirsiniz. Çocuklarınız dışarıdan seyirciler için bazı anları belgelemek yerine kendilerine odaklanmak ya da kendi istediklerini yapmak fikrinden uzaklaşabilirler. Başkalarının onayının peşine düşmeyi anksiyete ve depresyonla ilişkilendiren araştırmalar olduğunu belirtelim.

‘Sharenthood: Why We Should Think Before We Talk About Our Kids Online’ (İngilizce paylaşmak anlamına gelen ‘share’ ve ebeveynlik anlamına gelen ‘parenthood’ kelimelerinin birleşiminden oluşan Sharenthood: İnternette çocuklarımızdan bahsetmeden önce neden düşünmeliyiz) kitabının yazarı Harvard Hukuk Fakültesi’nden Leah Plunkett’a kulak verelim. Bu durumun özellikle kız çocukları ve kadınların dış görünüşü üzerinden yargılandığı bir toplumda büyüyen kız çocuklarına sorunlu bir mesaj verebileceği ve yanlış örnek olabileceğini söylüyor.

Plunkett’a göre kız çocuklarına ebeveynlerinin sosyal medya hesabı için hareket etmeyi öğretmek, özdeğerlerinin bu performansa bağlı olduğu mesajını verebilir. Ayrıca kız çocuklarına poz verdirmek ve iyi görünmelerini istemek dış görünüşün önemli olduğu algısını yaratabilir.

Elbette çocuğunuzun fotoğraflarını paylaşmanız onu doğrudan tehlikeye attığınız anlamına gelmiyor. Yalnızca paylaşım yaparken bu ihtimalleri göz önünde bulundurmanız ve bu tür paylaşımları Instagram’da olduğu gibi ‘yakın arkadaşlar’ seçeneğini kullanarak kısıtlı bir kitleye yapmanızda fayda var.

Bu sefer çocuğunuz değil siz: Eğer telefonu elinizden bırakmıyorsanız, çocuğunuzun dil gelişimini engelliyorsunuz