Erzurum’da yaşayan Ayşe Melek Okuyucu tezini atla teslim etmeye götürerek akademiye yeni bir soluk getirdi.
Okuyucunun hayatı sporla iç içe geçmiş. 10 yılı milli olmak üzere 20 yılını verdiği judoyu sakatlanıp bırakmak zorunda kalınca kendini çok sevdiği atlı sporlara adadı. 10 yıldır geleneksel Türk okçuluğu ve atlı okçuluk sporu ile uğraşan 42 yaşındaki Okuyucu kurduğu Kızılelma Geleneksel Sporlar ve Atlı Okçuluk Kulübü’nde yüzlerce sporcu yetiştirdi. Dörtnala giden atın üstünden attığı okları 12’den vuran Okuyucu Atatürk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde geleneksel Türk okçuluğu dersleri verdi, üstüne konuyla ilgili yüksek lisans da yaptı.
Bir dönem Atatürk Üniversitesi Atlı Okçuluk Kulübü’nde antrenörlük yapan Okuyucu Türkiye’nin ilk kadın atlı okçuluk takımını kurdu ve yetiştirdiği birçok öğrencisine de yüzlerce kupa ve madalya kazandırdı. Atlı Okçuluk Milli Takımı’na girmeyi de başaran Okuyucu son olarak Rusya’da düzenlenen Uluslararası Kadın Atlı Okçuluk Dünya Şampiyonu olarak büyük bir başarıya imza attı.
Bir yandan akademik hayatını sürdüren sporcu Atatürk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde geleneksel atlı okçuluk sporcularının stresle başa çıkma tarzları ile kişilikleri arasındaki bağlantıyı bulma amaçlı tez hazırladı. Okuyucu tezini çiftliğinden bindiği atıyla yedi kilometre mesafedeki fakülteye götürdü. Okuyucu atını fakülte binasının demir parmaklıklarına bağlayıp içeri girdi. Tezini savunan Okuyucu yaklaşık bir saat sonra fakülte binasından çıkarak tekrar atına binip çiftliğine gitti.
Okuyucu bir saat süren tez sunumunun ardından at sırtında evine döndü.
Okuyucu savunması sonrası teziyle ilgili şu bilgileri verdi: “Tezimde 202 sporcu arkadaşımızın kişilik envanterlerini inceledim. Bunların stresle başa çıkma tarzları arasındaki bağlantıyı bulmaya çalıştım. Stresle başa çıkma yöntemlerinden bahsettik. Atlı okçuluk iki canlının yaptığı bir spor dalıdır. Stres olayında atın da stresi söz konusu. Kapsamlı bir tez oldu. Umarım camiamıza faydası olur.”
Tez savunması için bindiği beyaz atı ‘Gardaş’ı ise “hayat arkadaşım, can yoldaşım” diye anlatıyor: “Otomobil yerine genelde bir yere gideceksem atımla gidiyorum. Üniversiteye tezimi getirirken atımdan başka bir ulaşım aracı kullanamazdım. Atlı okçulukla ilgili hazırlanan tezimi atsız getiremezdim.”
