Herkesin böyle bir arkadaşı vardır: Yeni biriyle tanışır, aşık olur, gözü başka bir şey görmez... Birkaç ay sonra biter ve her şey yeniden başlar; biriyle tanışır, aşık olur... Artık bunun bir bilimsel adı var: Emofili. Üstelik tehlikeli olabilir.

Arkadaşınızdan haber gelir: Öyle biriyle tanıştım ki… Çok komik, zeki, kibar, yakışıklı, güzel… Aşık oldum. Bu kez eminim, ruh eşimi buldum. Derken aradan birkaç ay geçer, söz konusu insan hayatından çıkar gider ve her şey baştan başlar. Herkesin hayatında böyle bir arkadaşı vardır ve her zamanki gibi “benim yok” diyorsanız kötü haber, o kişi sizsinizdir.

Şimdi psikoloji bilimi ayran gönüllülük olarak bildiğimiz bu davranış şeklinin adını koydu. Emofili. Üstelik zararlı bir şey.

Terimin isim babası Nevada Üniversitesi psikoloji bölümünden Dr. Daniel  “Emofili sık ve hızlı aşık olma eğilimidir” diyor.

Mesela tarihin en ünlü aşıklarından Shakespeare’in Romeo’su pekala bir emofil olabilir. Romeo ve Juliet oyununun başında Roseline’e aşıktır, hem de sırılsıklam: Sevgilimden güzel biri ha! Her şeyi gören güneş/Onun benzerini görmedi dünya yaratılalı beri. Ne kadar da aşık değil mi! Birkaç sahne sonra gönlü Juliet’e kayar, onu da güneşle kıyaslayarak anlatır: Şu pencereden süzülen ışık da ne?/ Evet, orası doğu, Juliet de güneşi.

Heyecanın peşinde

Diğer karakter özelliklerinde olduğu gibi şıpsevdiliğin de farklı seviyeleri var. Çoğu insan ortalama seviyede. Bazıları daha yüksekten yaşıyor.

Dr. Jones’a göre yüksek seviyede yaşayanlar, emofiller, tekrar tekrar romantik duyguların getirdiği heyecanın, bir anda kurulan romantik bağların ve romantik aşkın peşine düşüyor. Ancak bu insanlar için meselenin istekle ilgili olduğunun altını çiziyor, ihtiyaç değil.

Personality and Individual Differences dergisinde yayınlanan makalesinde bu bireylerin yalnızlığa yatkın, bekar olmaktan korkan veya kaygılı bir şekilde bağlanan kişiler gibi hayatlarında birine ihtiyaç duyduklarından yola koyulmadıklarını söylüyor.

Mutsuz bir ilişkinin ardından ayağa kalkıp yeniden yeniden aşık olmak kulağa umutları yeşerten romantik bir şey gibi geliyor olabilir ancak birine çok hızlı bir şekilde, hakkında çok fazla bir şey bilmeden aşık olmak başınıza iş açabilir.

Dr. Jones psikolojik bir rahatsızlık olmamakla birlikte yüksek seviyede emofilinin riskli davranışlara yol açabileceği konusunda uyarıyor. Mesela kırmızı bayrakları ( partnerinizde fark ettiğiniz an uzak durmanız gerektiğini anladığınız özellikler) görmezden gelmek ya da daha o güven oluşmadan korunmasız cinsel ilişkiye girmek.

Dr Jones’un çalışmalarına göre yüksek seviyede emofillerin ayrıca partnerlerini korumak için yalan söylemeye, yalancı şahitlik yapmaya kadar yolu var, yatkın oluyorlar.

Sadakatsiz olma olasılıkları da daha yüksek. “Heyecan, duyduğu çekim bir ilişkiye girdiklerinde bitmez. Heyecan için daha düşük bir minimum eşikleri olduğundan, bu onları sadakatsiz olmaya yatkın yapar” diye açıklıyor Dr. Jones.

Emofillerin ayırt edici özelliği sık aşık olmalarıdır. Yani her ilk görüşte aşık olana emofil etiketi yapıştıramıyoruz. Akşamdan sabaha aşık uyanmış ve uzun yıllar sadakatle bu ilişkisini sürdürmüş bir kişi olsa olsa şanslıdır.

Sıkıcı olduğunu düşündüğünüz kişiye şans verin

Peki emofililer ne yapmalı? Dr Jones diyor ki “Sabırlı olun, sıkıcı olduğunu düşündüğünüz kişilere de bir şans verin. İlk buluşmalarda kendilerini iyi pazarlayan, çekici ve karşı konulmaz gibi görünenlerin  bazen  gizli bir gündemi vardır ve bu yaşadığınız heyecan akınını daha sonra sizi sömürmek için kullanırlar.”

Jones duyguları ve karar alma süreçlerini yönlendirmelerine yardımcı olması için bir arkadaş, aile üyesi veya terapistten yardım almaları gerektiğini de söylüyor: “Onların tavsiyelerine güvenin. Duyguların ve heyecanın kolayca manipüle edilebileceğini ancak güven ve yol arkadaşlığının aceleye getirilmemesi gerektiğini ve en önemlisi gerçekçi bir ilişki şansı için sağlam bir temelin kritik öneme sahip olduğunu unutmayın.”

Aşk-nefret ilişkisi: Uzun süreli ilişkide sevgilinize katlanamayınca ne yapmalısınız