Amerikan gençlerinin biraya alternatif arayışına cevap olan, İngiltere’de yalnızca market raflarına değil restoran bar ve buzdolaplarına da giren kutu kokteylleri Cihangir merdivenlerine oturmuş gençlerin elinde de görecek miyiz? Berkok Yüksel trendin nereye doğru gittiğini yazdı.
İngiltere’nin son senelerde dünyaya kattığı en büyük değer olan ‘Fleabag’ dizisinde kahramanımız seksi rahibi kilisesinde ziyaret etmeye gittiğinde Andrew Scott’un canlandırdığı ‘bir içim su’luk rahip ona kutuda cin tonik teklif eder.
Tuhaf mı geldi? Halbuki İngiltere’ye adımını atmış herhangi biri bu anın ne kadar normal olduğunu tasdik edebilir. Nitekim 250ml dar uzun teneke kutularda basit kokteyller her markette bulunan ve sık tercih edilen alkollü içkiler.
Dizide bilhassa Marks & Spencer marketlerinin kendi markası olan ikonik yeşil kutusunda sunduğu cin tonik rol alıyor. Beypazarı sodalarının popüler kültürün bekçileri tarafından sahiplenilmesi gibi, M&S cin toniği de dizi sonrasında halk nezdinde değere bindi. Hatta oyuncular dizinin tiyatro oyunu için sırada bekleyenlere M&S marka cin tonik kokteylleri dağıtarak gönül kazanıyor.
Peki kutuda kokteyl format olarak ne kadar yaygın? Insight Ace Analytic’in raporuna göre 2022’de içime hazır (ready-to-drink) alkollü içki pazarının boyutu küresel düzeyde 36 milyar doları buldu. Pazarın hacmen en büyük ülkesi Amerika Birleşik Devletleri’nde bu satışların odağı hard kombucha (alkollü kombucha) ve hard seltzer (alkol ve aromatik soda ya da gazoz karışımları).
Biraya alternatif
Amerikan gençlerinin biraya alternatif arayışına cevap olarak son on yılda şahlanan ‘hard seltzer’ kültürünün öncüsü White Claw markası. Amerika’da pazarın yüzde ellisine hükmeden bu içecek sadece soda, tarım kökenli etil alkol ve meyve aromalı tatlandırıcıdan ibaret. Onu bu kadar çekici yapan bu kadar basit ve albenisiz olması.
Sağlam bir bira veya şarap kültürü olmayan ve geç yaşta yasal olarak alkol alma hakkı kazanan Amerikan tüketicileri için kalorisi düşük, farklı tatları mevcut, aromaları sahte fakat tanıdık, glutensiz ve kolay tüketilebilir bir alternatif.
Bir kraliçe Elizabeth bir cin-tonik
Birleşik Krallık’ta ise vaziyet soda bazlı karışımlardan ziyade ismi tanıdık kokteyller tarafına kaymakta. Cin-tonik tahtı merhum Kraliçe Elizabeth gibi başkasına asla kaptırmasa da market raflarından viski-kola, margarita, vodka-enerji içeceği gibi karışımlar da eksik olmuyor. Özellikle Marks & Spencer, Tesco ve Waitrose gibi süpermarket zincirlerinin kendi markaları sektörün en popülerleri arasında. Sebebi basit: Hem ucuz hem pratik. Yaklaşık 2.50 sterlin (90 lira) bandında olan kutular bir 50’lik biraya yakın fiyatlarda.
Sektör büyük markaların elinde olsa da tüketim trendlerinde butik markalara ve özgün tatlara yönelim var. “Piknikte içilir” tarzı ucuz ve pratik M&S tarzı ürünlerin yaygınlaşması aynı formatta fakat başka amaçlar için üretilen tariflerin önünü açtı.
Elde götürmeklik değil eve götürmelik
Artık küçük boy, yoğun tat cep negronileri, buzluk martinileri fora. İngiltere bazlı kutuda kokteyl markası Whitebox’un pandemi sırasında popülerlik kazanan 100 mililitrelik negronisi bunun iyi bir örneği. Amacı elde götürmelikten ziyade eve götürmelik ve tek bardaklık bir negroni deneyimi sunmak olan içki sert ve aromatik, fiyatı da yaklaşık 5.50 sterlin (200 lira) barda alınacak bir negroninin yarısı.
Bu tarz ürünler sadece market raflarıyla hayatımıza girmiyor. Kimi içki markalarının stratejisi marketler yerine işletmelere girmek. Paris’in meşhur miksoloji (içecek karıştırma sanatı) destinasyonlarından Le Syndicat kokteyl barı da bunun iyi bir örneği. Barmenler tarafından oluşturulan tariflerle kendi içime hazır kutu kokteyl markası ‘Féfé’yi çıkaran bar hem ürününü kendi mahalinde pazarlıyor hem de marketlere koyuyor. Féfé’nin hem yüzde 12 alkollü kokteyl serisi hem de yüzde 5 alkollü seltzer ürünleri mevcut.
Butik ve özgün kokteyller diyince akla gelen başka bir örnek de Londra’nın içki markalarından ‘Shima’. Pirinç bazlı Japon alkolü olan sake ile yapılan bir spritz (onların deyişiyle sake spritz) üreten Shima, bu özel kokteyli pazara açarken marketlere öncelik vermektense restoranları hedeflemiş.
Kurucu ortak Matt Brunault “Shima’yı önce Asya mutfakları olan restoranlara açtık, nitekim buradaki tüketiciler sakenin ne olduğuna daha hakimdiler” diyor. “Bu sektörde yeni ürünler, heyecan verici tatlar ve farklı alkol bazları ile giderek daha çeşitli ve premium hale geldi. Bizim en çok ilgimizi çeken, hazır içecek tüketiminin farklı pazarlardaki restoranlarda ve barlarda nasıl arttığı. Kolaylık ile kalitenin bir araya gelmesi, ‘on-trade’ (HoReCa/Hotel Restoran/ Cafe işletmeleri) için çekici bir teklif.”
Sake günümüze çok uygun
Diğer kurucu ortak Hector Butler markanın kalite odağını ve sake seçimini şöyle açıklıyor: “Sake günümüz içki trendlerine çok uygun. İnsanlar daha az içiyor, miktardan çok kaliteye para ayırmak hedefinde ve içkilerinin içindeki malzemelere ve bunlarından nereden geldiklerine daha çok önem veriyor.” Bu modern eğilimler sebebiyle sektörde tat, kalite ve malzeme yönünde yatırımlar artmakta.
Mega ünlülerin alkol markaları çıkarmaları, Coca Cola gibi devlerin alkollü içki ortaklıklarıyla yeni ürünler çıkarmaları ve butik markaların satın alınması hazır içim kokteyl sektörünün giderek büyüyeceğini gösteren sağlam işaretler. Ve sektör henüz deneysel safhasına yeni girmekte.
Cihangir merdivenlerinde ne zaman içeriz?
Brunault bunun altını çiziyor: “Hazır içecekler o kadar çok yönlü ki, hem lezzet hem de ambalaj açısından inovasyon için sonsuz seçenek var.” Bu sonsuz seçenek nereye doğru gelişecek merakla izliyoruz. Şu ana kadarki ürün yelpazelerinde bir Fleabag’in rahibi kadar olmasa da tutkuyla bağlanmaya açık ürünler yok değil. Belki de insanın sevdiği ama elde edemediği insanları anarken kutuda kokteyl içeceği günler yakındır.
Türkiye’de benzer bir akım henüz oluşmadı. Alkollü içecek üretim ve dağıtım düzenlemeleri de bu konuda ne kadar esneklik sağlıyor ayrı bir soru. Şu an paket tasarımı üzerinden yaratıcı yaklaşımda bulunan meşrubat markaları olsa da, henüz kokteyl kutusuyla Cihangir merdivenlerinde kafayı çekenleri görmemize vakit var.