Booker ödüllerini yakından takip ediyorum. Özellikle kazanan kitapları mutlaka okumaya çalışıyorum. Hakikaten buna değiyor. Geçen sene tesadüf eseri, kazanan kitabın (Paul Lynch’den Peygamberin Şarkısı) son sayfalarını ödülün açıklandığı gece okuyordum.
Bu sene geniş aday listesi duyurulduğunda, “hadi” dedim kendi kendime, “kazanan açıklanana kadar okuyabildiğim kadarını okuyayım.” Tüm listeyi bitiremedim ama etkilenerek okuduğum Orbital (Yörüngede)’in kazandığını öğrenince sevindim. Üstelik Orbital yakında Türkçe’de; İş Bankası Kültür Yayınları kitabı çevirmekte olduklarını müjdeledi. Zafer tazeyken, Orbital’in yörüngesine gelin beraber girelim.
Yörünge hem başlık, hem kurgu fikri
Orbital kısa bir roman ve en çarpıcı yönü yapısı. Farklı ülkelerden gelen altı astronot, bir uzay gemisinde araştırma amaçlı bir aradalar ve roman boyunca dünyanın etrafında toplam 16 kez tur atıyorlar. Romanın her bölümü bir tura tekabül ediyor. Bu yapı, insanın varlığının anlamı ve dünyayla ilişkisi üzerine, neredeyse şiirsel bir anlatı oluşturmaya muazzam elveriyor.
Kitap roman türünün sınırlarını zorluyor; Orbital’de olay örgüsü yok, karakterizasyon minimumda. Roman kurgunun imkanlarına kendini teslim ediyor. Astronotların uzay gemisinde geçirdikleri her bir 24 saat, dünyadakinden çok çok farklı. Bir gün boyunca birden fazla güneş doğumu ve batımına şahit oluyorlar. Birden fazla ülkeyi, kıtayı görüyorlar. Yani sıradan bir insanın gününü geçirirken deneyimlediği zaman ve mekan algısı astronotlar için geçerli değil. Kendi biricik iç dünyalarını deneyimlerken, bir yandan da dünyayı bir bütün olarak görebiliyorlar. İnsanın aynı anda hem birey hem de bir tür olduğunu, sonsuz önem atfettiğimiz hayatlarımızın esasında uzay boşluğunda devinen koca bir gezegenin minicik ve bütünüyle gelip geçici bir parçası olduğunu anlatmanın daha güzel bir kurgusu olabilir miydi- bilemiyorum.
Ödül konuşmasında Carl Sagan’a selam!
Orbital’in yazarı Samantha Harvey ödülü kabul ederken şunları söyledi: “Hiçbir Booker konuşması mükemmel bir dünyada yapılmadı herhalde. Ama şu an yaşadığımız dünyanın mükemmellikten ne kadar uzak olduğunu da belirtmeden geçemem. Carl Sagan’ın Kozmos kitabında dediği gibi ‘hepimiz kendi kendinin farkına varmış bir bilincin vücuda gelmiş haliyiz, yıldızlara kafa yoran yıldız maddeleriyiz.’ Ben de şunu eklemek istiyorum: Biz aynı zamanda dünyaya kafa yoran dünya maddeleriyiz. Benim romanım da dünyaya kafa yoruyor. Dünyaya uzaydan bakmak bir çocuğun ilk kez aynaya bakıp aynada gördüğü kişinin kendi olduğunu anlaması gibi. Dünyaya ne yapıyorsak kendimize yapıyoruz. Dünya üzerindeki, insan olsun olmasın, her tür yaşama ne yapıyorsak, kendimize yapıyoruz. ‘Sadakatimiz hem gezegenimize hem türümüze olmalı. Dünya için sesimizi çıkarmalıyız’ der Carl Sagan. İşte bu yüzden ben de bu ödülü dünyaya karşı değil dünya yararına konuşan, tüm insanların ve canlıların haysiyetine karşı değil, haysiyeti için konuşan, barış için konuşan ve çalışan insanlara adıyorum.”
COP 29’u eleştiren Greta Thunberg ile Orbital buluşuyor
Ödülün Birleşmiş Milletler COP 29 konferansı Azerbeycan’da sürerken açıklanması ilginç bir tesadüf oldu. Bu sene COP ile ilgili eleştiriler ayyuka çıktı. Bu eleştirilerin arasında İsveçli genç iklim aktivisti Greta Thunberg’in Guardian’a yazdığı yazı özellikle dikkat çekti.
Thunberg Azerbeycan’ı otoriter bir rejim ve bir petro-devlet olarak nitelendirdi. Birleşmiş Milletler’i “greenwashing” (yeşil aklama) yapmakla suçladı. Yeşil aklama çevre için yararlı bir şey yapıldığı izlenimi yaratan her tür yalan yanlış bilgi ve aktiviteye deniyor. Thunberg’in yazısı iklim krizini başka krizlerle bir arada ele alması, tüm büyük krizlerin birbirleriyle bağlı olduğuna dikkat çekmesi açılarından da çarpıcı. Thunberg “Soykırım, ekokırım, kıtlık, savaş, kolonyalizm, eşitsizlikler ve iklim krizi hepsi birbiriyle ilişkili ve hayal edilemeyecek acılara sebep veriyor” diyor.
Orbital dünyanın güzelliğini, karmaşıklığını, doğanın yüceliğini, dünya üzerindeki tüm türlerin kardeşliğini idrak etmemizi sağlayan büyülü bir metin, aynı zamanda bu güzelliğin kırılganlığı üzerine bir ikaz. Thunberg’in ve daha nicelerinin attığı çığlığa eşlik ediyor, umarım ki Booker ödülüyle bu çığlığı daha duyulur hale getirecek. Harvey’nin ödülünü tüm canlıların ve insanların haysiyeti için konuşanlara adaması boşuna değil.