1- Sahilde güneşlenmektesiniz. Sezon sonuna doğru olduğu için pek kalabalık değil. Ancak üç kişilik bir aile geldi ve burnunuzun dibine yerleşti. Anne baba ve 6 yaşlarında bir çocuk.
a) İsyaaan! Niye bu kadar yakına gelirler ki, yer mi yok! (Dönüp sert bir bakış atarsınız.)
b) Belki onlar hep buraya geliyorlardı da ben onların yerine konmuşumdur. (Çocuğa gülümser onunla sohbete hazırlanırsınız.)
c) Sıkıntı yok. Belki hoş tiplerdir. Yeni insan tanıma fırsatı. (Hemcinsinizle sohbete koyuldunuz bile.)
d) Bu ne görgüsüz bir aile! Bu çocuk da şimdi manasız manasız konuşup kafa ütüleyecek! (“Biraz mesafe koyar mısınız, bu kadar dip dibe olmak hiç sağlıklı değil.”)
2- Diyelim ki yumurtluyorunuz. Yumurtanız nasıl olurdu? (Bu soruya verdiğiniz yanıtı bir arkadaşınız doğrulamalı.)
a) Siyah ve köşeli
b) Normal yumurta biçiminde ve renkli
c) Yusyuvarlak ve renkli, puantiyeli veya desenli
d) Piramit şeklinde ve yaldızlı
3- Büyük bir markette alışveriştesiniz. Bir çocuğun çikolata aşırıp cebine koyduğunu gördünüz. Annesi de ortalıkta gözükmüyor…
a) Tatlı sert bir ifade takınarak yaptığının doğru olmadığını, kameralara yakalanabileceğini söylersiniz.
b) Üzülürsünüz. Reyonların birinde annesini bulup nazikçe uyarmak istersiniz.
c) Çocuğa göz kırparsınız.
d) Hemen telefon ve cüzdanınızı kontrol edip oradan uzaklaşırınız. Eli sizin cebinize ya da çantanıza uzanabilir. Kesin hırsız bir aile eğitmiştir!
4- Minik bir flaster düşünün. Aslında bir kamera ve gözlüğünüze görüntü iletiyor. Yapıştığı yerde belli olmuyor. Görünmeyen bir üçüncü göz. Nereye yapıştırırsınız?
a) Ensenize
b) Elinizin tersine
c) Parmağınızın ucuna
d) Gösterişli yüzüğünüze
5- Hangisi size, karakterinize uyuyor? (Bu soruya verdiğiniz yanıtı yakın bir arkadaşınız doğrulamalı.)
a) Savcı
b)Yargıç
c) Arabulucu
d) Avukat
6- İnstagram paylaşımlarınızda çoğunluğu oluşturan…
a) Belli bir yer, nesne veya evcil hayvanınız. Bazılarında siz de manzaraya dahil oluyorsunuz. Hemen hepsi selfi şeklinde.
b) Bilgi içeren, etkinlik içeren paylaşımlar. Fotoğrafta siz de varsanız, mutlaka belli bir mesafeden bir arkadaşınız çekmiştir.
c) Bol bol mekan, sofra, arkadaşlarla kalabalık, hemen herkesin güldüğü fotoğraflar.
d) Şık, özenli ve farklı açılardan selfi pozları, çoklu kaydırmalı paylaşımlar.
7) Bir arkadaşınız estetik operasyon sonrasında fikrinizi soruyor. Sonucu beğenmediniz. Ama o memnun. Tepkiniz ne olur?
a) Aaa ameliyathanede elektrikler mi kesildi?
b) Biraz yadırgadım, ama önemli olan senin memnuniyetin.
c) Bence katarakt veya sarı nokta açısından bir göz muayenesi yaptırmalısın.
d) Şahtın şahbaz olmuşsun! Ucuza mı kaçtın ne yaptın? Olmamış! Fotoğrafın, doktorunun kariyerini bitirebilir!
7) Yıllar yıllar sonra İInstagramda sözleştiğiniz okul arkadaşlarınızla buluşacaksınız…
a) Nedense huzursuzluğa yakın bir ruh haliniz var. Hazırlanırken bir sürü şey değiştirdiniz. Buluşma yerine herkesten önce gelmeye özen gösterdiniz.
b) İçinizde sakin, tatlı bir sevinç var. Sükunetle hazırlandınız, tam saatinde oradasınız.
c) İçiniz içinize sığmıyor, hem coşkulu, hem telaşlısınız. Giyim kuşam konusunda bir titizliğiniz yok, önemli olan muhabbet.
d) Günler öncesinden aksesuarına kadar çok havalı bir giyim kuşam hazırladınız. İçinizdeki heyecan daha çok bir yarış heyecanına benziyor. Herkesten sonra, çok şahane bir giriş yapacaksınız.
8) Birisiyle tanıştınız, bir şey sizi rahatsız ediyor. Ne olabilir?
a) Gözlüğü yüzünde yamuk duruyor.
b) Abartılı, zoraki gibi duran bir kibarlığı var.
c) Fazla konuşmuyor.
d) Konuşurken seyrek olarak gözlerinize bakıyor.
9) Nişanlınız annesinin kuşlara çok meraklı olduğunu söylediğinde kayınvalidenize doğum gününde bir papağan aldınız; çok sevindi. Bir iki saat sonra ise içinizi bir tedirginlik kapladı. Çünkü…
a) Papağan başı önünde, sanki hastaymış gibi sus pus duruyor.
b) Durmadan sesler çıkarıyor, sözcükler sıralıyor. Epey bir gürültü yapıyor.
c) İlk söylediği şey ‘kocakarı’ oldu.
d) Saatlerdir herkesin ilgi odağı oldu. Sizi unuttular!
10- Aşağıdaki sözlerden hangisini işitmeniz mümkün değil?
a) “Ne kadar rahat birisin.”
b) “Ne kadar asabisin!”
c) “Ne kadar ağırkanlısın.”
d) “Ne kadar alçak gönüllüsün.”
11- Sevmediğiniz veya nefret ettiğiniz kişiler… Ne sıklıkta aklınıza gelir?
a) Nefret ettiğiniz kişiler sıkça aklınıza gelir, zihninizi uzunca oyalar, duygunuz tazelenir.
b) Nefret değil de, sevmediğiniz kişiler çok seyrek olarak aklınıza gelir, duygulanmazsınız.
c) Sevmediğiniz veya nefret ettiğiniz kişiler ara sıra aklınıza gelir, kısa sürede yerini eğlenceli anılara bırakır anında unutursunuz.
d) Durup dururken aklınıza hiç gelmez. Ancak sorulduğunda anlatacak çok şeyiniz olur.
12- Gece uyumamışsanız…
a) Kesin o gün içinde birisinin söylediği bir söz ya da bir durum aklınıza takılmıştır.
b) Sağlıkla ilgili bir durum söz konusudur.
c) Sabaha kadar arkadaşlarınızla muhabbet ya da sosyal medyada takılma (veya oyun) söz konusudur.
d) Ertesi güne dair tatlı bir heyecan söz konusudur.
13- Aşk kapıyı çaldığında…
a) Heyecandan mide krampları
b) Heyecanınızı belli etmeme eğilimi
c) Ver coşkuyu!
d) Kendini şımartma halleri
14- Hangisi sizin için önemli?
a) Huzur
b) Vicdan rahatlığı
c)Mutluluk
d) Refah
DEĞERLENDİRME
a’lar çoğunluktaysa Geçmişiniz size diyor ki: YAKAMDAN BİR DÜŞ!
Zihninizi ve duygusal enerjinizi neredeyse tümüyle geçmişinize tahsis etmiş durumdasınız. Nedeni basit: takıntı halinde her şeyi irdeliyorsunuz. Güncel ve anlık, karşılaştığınız her veri (bu bir durum, size söylenmiş veya sizin söylediğiniz sözler, alınmış bir karar vb) işlendikten sonra bir türlü hesabı kapatamıyorsunuz. Başka bir deyişle noktayı koyamıyorsunuz. “Acaba”lar, “yoksa”lar yakanızı bırakmıyor. Zihninizin timeline’ı, yani zaman çizelgesi bir türlü ana odaklanamıyor. Tereddüt ve huzursuzluğunuzun çözümünü ya arşivi tarayarak bulmaya çalışıyorsunuz ya da geçmişe dalıp anı girdabında zihinsel huzursuzluktan kaçıyorsunuz. Madalyonun öteki yüzüne bakıldığında ise duygu yükünüzü eskide kalmış anılarla sınama adına geçmişe dalıyorsunuz. Her şey hesabı bir türlü kapatamayışınızdan kaynaklanıyor. Çünkü mükemmeliyetçisiniz. Basitçe şöyle ifade edilebilir: “Tamam oldu” tuşuna basamıyorsunuz. Hep bir referansa ihtiyacınız var. O da geçmişiniz. Ama hakkınızı teslim etmek gerek: Nereye el atsanız iyi iş çıkarıyorsunuz.
b’ler çoğunluktaysa Geçmişiniz size diyor ki: TAM BİR GERİ DÖNÜŞÜMCÜSÜN
Geçmişinizle ideal bir ilişkiniz var. Nasıl mı? Her şeyden önce geçmişiniz, en önemli özelliklerinizden biri olan ölçülülüğünüz sayesinde size ne duygusal, ne de zihinsel açıdan yük. (Ve bir şey daha adalet anlayışınız vicdan yüküne de izin vermiyor.) Yaşanmış her şeyi, yaşandığı zamanda bırakıyorsunuz ve gelişmiş sağduyunuz size müthiş bir avantaj getiriyor: Geçmişteki hatalardan ders almak; güzel ve iyi olan şeyleri yenilerine dönüştürmek… Öğrenmeyi seviyorsunuz. Öğrendiklerinizden yararlanmaktan da. Kısaca söylemek gerekirse hayatın size sunduğu malzemeyi çok iyi kullanıyor ve faydaya çeviriyorsunuz. Ölçü ve öğrenme konusundaki hüneriniz sorun çözmede sihirli bir değnek gibi. Derdi olan size koşmuyor mu? Peki hiç mi olumsuzluk yok? Olsa olsa coşkunuzu içinizse yaşadığınız için sizi derinlenmesine tanımayanlar, aşırıya kaçmayacak gündelik çılgınlıklar için sizi renksiz veya ağırbaşlı bulabilir.
c’ler çoğunluktaysa Geçmişiniz size diyor ki: İKİMİZ BİR FİDANIN GÜLLER AÇAN DALIYIZ
Geçmişinizle ilişkiniz çok sıkı fıkı! Bunun nedeni çocuksu karakteriniz. Doğrusunu söylemek gerekirse bir türlü büyüyemediğiniz için geçmişle günümüz biraz iç içe geçmiş durumda. Bu, geçmişe takıntılı olduğunuz anlamına gelmiyor. Öyle coşkulu, öyle eğlence ve oyun sever bir haliniz var ki, “ne zaman büyüyeceksin?” sorusunu çokça işitmiş olabilirsiniz. Çocuksu yanlarınızın olumsuz denebilecek yanları ise çabuk gaza gelmeniz ve maymun iştahınız olabilir. Bu özellikler hayatınızda bolca deneme yanılma ve pişmanlıklar olarak size dönebiliyor. Çocuksu bir ruha sahip olmak elbette sürekli “lay lay lom” hali anlamına gelmiyor. Her ne kadar tasasız görünseniz de, eften püften nedenlerle kıyameti koparabiliyor veya üzüntüden dibe vurabiliyorsunuz. Nedense bunlar uzun sürmüyor ve sizi sevenler bir çocuk gibi avutulabileceğinizi biliyor.
d’ler çoğunluktaysa Geçmişiniz size diyor ki: BENİ BAŞTAN YAZA YAZA BİTİREMEDİN!
Geçmişinizi her fırsatta baştan yazıyorsunuz. Tabii ki baştan sona değil. Ufak ufak, epizot epizot… Geçmişe takıntılı olduğunuz için değil. Tersine, geçmişiniz tam anlamıyla arkanızı döndüğünüz bir şey. (Kanıt mı? Sorulduğunda hiçbir pişmanlığınız yok değil mi?) Size gerekli olan, duruma göre bazı detaylar eklemek. Durum şu: Hayatta sabit değer yargılarına sahip olmaktan çok, kendinize verdiğiniz değer sabit. Dünyanın merkezi sizsiniz. Aslolan sizsiniz, geri kalan her şey aksesuar. Kendinizi her şeyin en iyisine layık görüyorsunuz, lüks ve konfordan vazgeçemezsiniz. Hayat bir sahne, siz de başroldesiniz. Ve tabii bunu bir getirisi var: Alkışlar… Kendinizi onaylıyorsunuz, ama bu yetmiyor, etrafınızdakiler de (hayran kitlesi?) onaylamalı. İşte bu yüzden geçmişiniz de size yakışan bir aksesuar olmalı. Yerine ve kişisine göre bir bölümü, bir detayı baştan yazabiliyorsunuz. Kim olduğunuzu vurgulamak, kimliğinizi parlatmak için. (İnandırmak için inanmak gerekli…) Aslına bakılırsa tek kişilik dünyanızda geçmişi yeniden yazmanın bir sakıncası da yok. Orada sizden başkası yok ki! Sizin için imaj her şey, hayali bir geçmiş bölümünün de kimseye zararı yok, sizden başka. Yalanı kendinize söylüyorsunuz…