Birilerine sorulduğunda sizin için ‘zor biri’, ya ya da ‘şahane biri’ mi diyorlar? Yoksa ‘zorbanın teki’ olarak mı yaftalanıyorsunuz?  Mesela gölgesiyle kavga eden, huysuz; zor biri misiniz? Belki de usul usul, dayattığınız şeyleri kabul ettiren bir zorbasınız.

Mavi boncuk dağıtıcısı kolay karakter de var tabii. İdeal olanı ise herkesle barış içinde ve saygınlık katsayısı yüksek bir karaktere sahip olmak. Siz hangisisiniz? Merak ediyorsanız buyrun teste...

1- Apartman toplantısı başlamak üzere. Bir komşunuzun dairesindesiniz. Hal-i pür melaliniz?

a) Somurtuksunuz, etrafı inceliyorsunuz. (Benim burada ne işim var, bizim komşular da pek zevksiz, etrafta şık birisi yok gibi. Bu nasıl dekorasyon?)

b) Hemen sohbete dalıyorsunuz. Aklınız ikramlıklarda. (Şöyle çayın yanında çörekler, kurabiyeler..)

c) Güleryüzlü ve sessizsiniz. Belli bazı konular aklınızda. (İnşallah gerginlik ve nafile konuşmalar olmaz.)

d) Ciddi ve sessizsiniz. Hazırlıklısınız. Elinizde bazı kağıtlar var. Konuşmak istediğiniz şeyleri not almışsınız.

2- Hep arkadaşlarınızla gittiğiniz kafeden içeriye girdiğinizde.

a) Tanıdık tanımadık bütün başlar size döner.

b) Arkadaşlarınızla daha kapıdayken coşkuyla selamlaşırsınız.

c) Oturdukları yerden el sallayan arkadaşlarınıza gülümsersiniz, çalışanlara da selam verirsiniz.

d) El sallayan arkadaşlarınızdan kimler var diye bakarsınız. (Göz yoklaması.)

3- Aşağıdakilerden hangisini işitmişliğiniz var?

a) Sen neymişsin be abi/abla?

b) Nasıl bu kadar enerjik olabiliyorsun?

c) Fazla alçakgönüllüsün.

d) Amma pimpiriklisin.

4- Bir arkadaşınıza hediye almak için alışverişe çıktınız. Aklınızdaki hediyenin peşindesiniz. Dolaşırken bir vitrinde kendiniz için bir şey beğendiniz. Epey pahalı….

a) Tereddütsüz beğendiğiniz şeyi kendinize alırsınız, planladığınız hediyeden vazgeçer, daha hesaplı bir şeye yönelirsiniz.

b) Hediyeyi alacaksınız. Ama kendiniz için beğendiğiniz şeye sahip olmak için borç alabileceğiniz kişiler aklınızdan geçiyor.

c) Zaten çok pahalı, fazladan param olduğunda alırım diye geçirirsiniz içinizden ve keyifle alacağınız hediyeye yönelirsiniz.

d) Kendinize beğendiğiniz şeyi almayacaksınız ama içinizde bir huzursuzluk. Neredeyse alışverişe çıktığınız için pişmansınız. Aklınız kaldı, hem de bütün gün.

5- Kuzeniniz yaşadığı kentten ayrılıp sizin yaşadığınız kentte yaşamaya karar verdi. Bunu ilk size söylediğinde aklınızdan geçenler ya da ağzınızdan ilk çıkan söz…

a) İnşallah ev buluncaya kadar bende yaşamaya kalkmaz.

b) Ev buluncaya kadar bende kalır ev şenlenir!

c) “Şartları iyice düşündün mü, kararın kesinse sana semt ya da ev bulma konusunda yardımcı olurum.”

d) “Hiç böyle şeylere kalkışma, kolay değil. Mutsuz olursun.”

6- Birisiyle tanıştınız ve çok hoşlandınız. Sizi evinde yemeğe davet etti. Bir şey sizi rahatsız etti. Ne olabilir?

a) Hep kendisinden bahsediyor.

b) Çok az konuşuyor.

c) Çok konuşuyor.

d) Size hep sorular soruyor.

7- En son ters ters baktığınızda durum neydi?

a) Hep gittiğiniz restoranda kapıdakiler sizi tanımadı.

b) En sevdiğiniz dondurma/pasta çeşidinin bittiği söylendi.

c) İlkokul çağındaki bir çocuğun arkadaşına küfür ettiğini işittiniz.

d) Vesikalık fotoğraf çektiriyordunuz.

8- Bir sergi açılışına gittiniz. Resimleri beğenmediniz…

a) Özen, hazırlık epey mesai alır. Haliniz tavrınız sergiyi ve sergi sahibini gölgede bırakacak kadar görkemlidir. Resimler hakkındaki fikrinize gelince: Kaç tane satıldı?

b) Gündelik halinizle gidersiniz uzun kalıp muhabbetlere dalarsınız. Resimler hakkında konuşmazsınız.

c) Özenle hazırlanır mutlaka sergi sahibine bir çiçek götürürsünüz. Resimleri beğenmediğinizi belli etmemeye çalışırsınız.

d) Hazırlanma aşaması sıkıntılı olur ne giyeceğinize bir türlü karar veremezsiniz. Resimler hakkında uzun, kapsamlı eleştiririnizi dile getirirsiniz.

9- Yaz tatilinin en zor etabı sizce hangisi?

a) Bavul hazırlamak. (Giysi ve aksesuarlarınız o kadar çok ki!)

b) Dönüş. (Gelecek yaza daha çok var!)

c) Geride bıraktıklarınızı özlemek. (Keşke imkan olsaydı da kalabalık bir tatil olsaydı.).

d) Evden çıkış. (Unutulan bir şey var mı? Kapı kilitlendi mi? Ütü? Ocak?)

10- Pandeminin en kötü yanı neydi?

a) Restoran-kafe, alışveriş sınırlaması.

b) Arkadaşlardan uzak kalmak. Bir sürü aşı olmak.

c) Bilgi karmaşası.

d) Virüsü kaptım-kapmadım, kaptım mı soruları, dışarı çıkan yakınlarınız olduğunda ya kaparlarsa, ya bana bulaştırırlarsa endişeleri

11- Özbeğeni, kuşkuculuk,  mizah, hakkaniyet… Hangisi sizde diğerlerine göre daha fazla (Bu soruya verdiğiniz yanıtı bir arkadaşınız doğrulamalı.)

a) Özbeğeni.

b) Mizah.

c) Hakkaniyet.

d) Kuşkuculuk.

12- Hayatınızın en mutlu anını gözünüzün önüne getirin…

a) Tek başınaydınız.

b) Yanınızda arkadaşlarınız vardı.

c) Yanınızda bir kişi vardı.

d) Yanınızda bir kişi ve bir nesne vardı.

DEĞERLENDİRME

a’lar çoğunluktaysa ZORBA

Özellikle yakın çevreniz için zorbasınız. Niye, biliyor musunuz? Çünkü benmerkezci ve bencilsiniz. Bu da demek oluyor ki yakın çevreniz bütünüyle sizin keyif ve kurallarınıza uymak zorunda. Hatta iki kişilik bir yaşamda kendi yaşam anlayışınızı dayatmada üstünüze yok! Elbette bunu zor kullanarak yapmıyorsunuz, çünkü sizi seven, sizi   olduğunuz gibi kabulleniyor.Yakın çevreden olmayanlara karşı ise zorbalığınız sıfırlanabiliyor. Çünkü hayran kitlesine ihtiyacınız var. Başka bir deyişle ‘hayranlarınız’ sizin için değerli. Onlara zorbalık yapmazsınız. Ancak değer vermediğiniz çok sayıda kişi için kelimenin tam anlamıyla zorbasınız. Onları küçümsüyor, zorluyor ve acımasızca kullanabiliyorsunuz.  

b’ler çoğunluktaysa KOLAY

Ne zorba, ne de zorsunuz; tam tersine kolaysınız. İlişkide olduğunuz kimse için zorluk çıkarmayan, uysal, ama yeri geldiğinde bir çocuk gibi tutturabilen eğlenceli bir yapıya sahipsiniz. Düğünlerin kamberi sizsiniz. Sizin için önemli olan muhabbet. Bu nedenle hemen herkesle barışıksınız. Biraz da mavi boncuk dağıtıyorsunuz ya! Huysuzluk veya geçimsizlikle hiç işiniz yok. Sizinle geçinmek çok kolay!Tek olumsuzluk, abartılı heyecan veya coşkuyla enine boyuna düşünmeden aceleyle verebileceğiniz yanlış kararlar ve ardı sıra gelen pişmanlıklar olabilir. Hatalarınızdan ders almıyorsunuz. Sizi sevenler bu özelliğiniz nedeniyle zaman zaman endişeye kapılabiliyor.  Biraz onlara ve nasihatlarına kulak verseniz iyi olur…

c’ler çoğunluktaysa İDEAL

Sizi tanıyanlara sorsalar, kimse zor ya da kolay biri olduğunuzu söyleyemez. Ama bu, iki arada bir derede durumu değil. İnsanlarla ilişkinizde karakteriniz, ideal kategorisine oturuyor. Her şeyden önce hakkaniyet ve ölçü melekeleriniz tavan yapmış durumda. Kimseye asla hak etmediği bir tutum sergilemiyorsunuz. Bu, sadece yakınçevreniz için değil, tanıdık tanımadık herkes için geçerli. Sağduyu sizin rehberiniz. Bu bakımdan harika bir patron, harika bir çalışan, harika bir arkadaş hatta harika bir yabancısınız. Sağduyu kadar sabır ve merhamet dozunu yüksekliği yüzünden çevrenizde Marko Paşa payesine sahipsiniz.İçinde bulunduğunuz ortamda herkesten saygı görüyorsunuz. Evet, bunlar ideal, hatta harika. Ne var ki törpülemeniz gereken bir özelliğiniz var: Sevdikleriniz için aşırı fedakar ve özgecisiniz. Bu durum, hayatı kendiniz için de yaşamanıza bir engel. Tavsiye açık: Kendinizi bolca şımartın. Bu, sevdiklerinizi ihmal ya da gözardı ettiğiniz anlamına gelmez..

d’ler çoğunluktaysa ZOR

Zorsunuz. Üstelik sadece başkaları için değil, kendiniz için de. Gündelik hayatta kaç kez huzursuzluk veya öfke (hem de başkaları için eften püften nedenlerle de) hissediyorsunuz? Tedirginlik, mesela “oldu mu, olmadı mı? Ya olmadıysa? Bu sorular tarafınızdan aşırı kullanılmışlık durumunda değil mi? Gölgenizle kavga ettiğiniz söyleyenler olmuştur mutlaka! Bunlar hep suçluluk duygusundan kaçınmak için. Çünkü mükemmelliyetçisiniz. Kusursuz olmalı her şey. Olmadıysa, başkaları kadar kendinize karşı da suçluluk hissedeceksiniz. İşte bu yüzden öküz altında buzağı ya da her şeyde bir bit yeniği arıyorsunuz: Çünkü hiçbir şey kendiliğinden ve kolayca iyi ya da kusursuz olamaz. Bu, işin kendinize zorluk kısmı. Kusursuzluğu başkalarından da beklemeniz, başkaları için zor biri olduğunuz anlamına geliyor. Çünkü kimse sizin kadar ince eleyip sık dokumuyor. Kimse sizin kadar kusursuzluk peşinde değil. Kimse görünenden kuşkulanıp sorgulamıyor ve “daha iyi”nin peşinden koşmuyor…