Eski ABD Başkanı Barack Obama her sene o yıl en beğendiği film, kitap ve müziklerin bir listesini yayınlıyor. Dünyayı Ardında Bırak 2021 listesine kitap olarak girmişti, 2023 listesine ise film olarak girdi.
Obama’nın kendisinin de şakacı bir şekilde vurguladığı gibi, film olarak girmesinde birazcık torpil olabilir. Ne de olsa filmin prodüktörleri arasında Michelle ve Barack Obama’nın prodüksiyon şirketi Higher Ground var. Higher Ground İngilizce’de ‘ahlaken üstün pozisyon’ veya ‘bir tartışmada ya da yarışmada avantajlı ya da üstün konum’ anlamına geliyor. Bak sen, Obamalar bu ismi seçtiklerine göre ahlak pusulalarının güçlü olduğunu düşünüyor olmalılar.
Yeni formül: Kitap kulübü kur, tanıtım yap, filmini çek
Bu arada ben Obama’nın kitap listelerini fena bulmuyorum. Lauren Groff’u sayesinde keşfettim. Obamalar listeye giren kitapların bazılarının film haklarını da alıyorlar. Yani bu liste bir yandan filmlerin ön pazarlaması gibi. Benzer stratejiyi Reese Witherspoon ve Mindy Kaling gibi çok takipçisi olan yıldızlar da uyguluyor. Sosyal medya üzerinden aktif bir kitap kulübü kuruyorlar. Orada duyurdukları, tanıttıkları ve okuttukları kitapları filme, diziye dönüştürüyorlar.
Mesela New York Times’ın 6 Aralık’taki haberine göre Obama’nın 2023 kitap listesindeki, benim de okuduğum polisiye ‘All The Sinners Bleed’i (Bütün Günahkarlar Kanar) Higher Ground film olarak geliştirmekteymiş.
Elitlerin filmcilik sevdası
New York Times’daki habere göre, Obamalar’ın prodüksiyon şirketi henüz beş yıllık. Başlarda hevesli, iyi hissettiren içerikler üreten bir marka olarak yola koyulmuşlar, giderek daha karmaşık ve kendi ifadeleriyle “toplumun bugün yaşadığı gerilimleri ele alan, iyi hikayeciliğe” odaklanmışlar. Bayağı iddialılar, 2018’de Netflix ile anlaşmışlardı, geçtiğimiz aylarda Hollywood’un efsanevi yetenek ajansı Creative Artists Agency ile daha iyi içerik malzemesi bulmak üzere anlaştıklarının haberi geldi, Showtime kanalından da iyi bir yönetici transfer etmişler. Gel de Prince Harry ve Meghan Markle’ı hatırlama. Nedir bu elitlerin filmcilik sevdası?
Obamalar’ın durumunda “toplumun bugün yaşadığı gerilimlere” açılımlar getirecek hikayeler anlatma derdi var. Bu dertten bir adım geriye gidelim ve Obama’nın iki dönemlik başkanlığında neler olduğunu LA Times’ın haberi üzerinden inceleyelim.
Obama’nın Beyaz Saray sicili
Obama seçilmeden önce Irak ve Afganistan’daki savaşları sona erdireceğini söylemişti. Oysa Obama’nın başkanlığında sekiz yıl boyunca ABD savaşmaya devam etti. Söylenen o ki başka hiçbir ABD başkanı için geçerli olmayan bir istatistik bu. Obama, Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Somali ve Pakistan olmak üzere tam yedi ülkeye kara veya hava saldırısı düzenlenmesini onayladı. Savaş bölgelerindeki ABD askerlerinin sayısını radikal biçimde azalttıysa da, elit komando birimlerinin rolünü, silahlanmış dron ve siber silahların kullanımını iyice artırdı. Nobel Barış Ödülü’nü kabul ederken dahi, savaşa bir rol biçti: “El Kaide liderlerini silahlarını bırakmaya müzakere ile ikna edemeyiz. Bazen kaba kuvvet gerektiğini söylemek alaycılık değildir. İnsanın mükemmel olmadığını, mantığın sınırları olduğunu ve tarihi teslim etmektir.”
İngilizce bilmeyenlere yer yok
Bu bilgiler ışığında, Obamalar’ın desteklediği Leave The World Behind üzerine düşünmek daha da ilginçleşiyor. (Bundan sonrası spoiler içerir.) Filmde birbirinin ardı sıra sökün eden garip olayların kökeninde bir siber atak olduğunu anlıyoruz, saldırının olası kaynakları Asya ülkeleri olarak işaret ediliyor, yoksulları simgeleyen bir kişi görüyoruz, o da Amerikalı değil ve İngilizce konuşamadığı için yardım alamıyor ve yol kenarında bırakılıyor.
Savaş kaçınılmaz ve sadece zenginler hayatta kalacak
Ana kadın karakterin soğuk, kontrolcü ve ırkçı olup eşinin olmamasına hiç girmiyorum. Bu film toplumun bugün yaşadığı gerilimlere açılım getirmektense, bu gerilimleri insani dokunuşlardan yoksun, didaktik bir şekilde, muazzam bir estetik kaygıyla ve sadece zenginlerin ayakta kalabildiği, savaşın kaçınılmaz olduğu bir dünya tahayyülü ile sunuyor. Filmin yönetmeni Forbes dergisine yaptığı açıklamada Obama’nın senaryo yazıldıktan sonra devreye girdiğini söylüyor: “Kitabın hakkıyla ele alınmasını çok istedi. Özellikle güvenmeme temasının öne çıkmasını ve filmin eğer bizi birbirimize bağlayan bağlar olmazsa neler olabileceğine dair ikaz edici olmasını önemsedi.” Bir ikaz mı, bir tespit mi- her ne ise, iyi hikayecilik olmayınca etkisi de olmuyor.
O zaman erişmesi gerçekten güç bir mertebe olan iyi hikayecilik için güzel açılımlar getiren birkaç kitabı da biz tavsiye edelim:
Barack Obama için okuma listesi
Celil Oker, ‘Genç Yazarlar İçin Hikaye Anlatıcılığı Kılavuzu’
Ursula K. Le Guin, ‘Yazma Üzerine Sohbetler’
Derleyen: Hakan Bıçakçı, ‘Uydurmanın İncelikleri’
Eugene Vale, ‘Vale’in Senaryo Teknikleri’
Blake Snyder, ‘O Kediyi Kurtar’
Biraz da Byung Chul Han okusa fena mı olur? Mesela ‘Eğlencenin iyisi: Batı Sanatında Ciddi/Eğlenceli İkiliği’