Bugün Anneler Günü. Sosyal medyada, reklamlarda, haberlerde anneliğe methiyeler dizilecek, ne kutsallıkları kalacak, ne meleklikleri… İnsan üstü varlıklardan bahsediliyor gibi anılacaklar, her şeyin en doğrusunu bilen mükemmel canlılar gibi tasvir edilecekler. Oysa ne bu atfedilen özellikleri taşıyorlar ne de taşımak zorundalar. Anne de nihayetinde hatalarıyla, yanlışlarıyla, beceremedikleriyle bir insan. Ben anne değilim, bütün hatalarıyla harika bir annenin kızıyım. Annelik fikri bile beni korkutuyor. Nedenlerinden biri de baskı halini alan annelikten bu beklentiler.
Bu Anneler Günü’nde annelik haline bu alışılmış kalıpların dışında yaklaşan bir anneyle konuştum. O yüz yıllardır kutsal görülen, azizelik atfedilen annelik kavramına karşı çıkıyor. Berbat Bir Anne (BBA) personasıyla “ben” diyor “ortalama bir anneyim.”
Merve Özcan namı diğer BBA tek kişilik gösterisiyle sahnede annelik hallerini de anlatıyor, bekar bir anne olarak ilişkiler dünyasının bir tık daha karmaşık hale gelen halinden de bahsediyor, Modalı stereotipiyle de dalgasını geçiyor, bazen cümleye girmeyi bile neredeyse imkansız hale getiren politik doğruculuğun geldiği seviyeye de selam çakıyor. Başta annelik olmak üzere üzerimize üzerimize atılan bütün kalıpları sarkastik üslubuyla kırıp döküyor.
Berbat Bir Anne olarak podcast ve sonrasında sahne… Öncesinde ne yapıyordun?
Benden bekleneni. BBA’dan önce bir holdingin havacılık şirketinin yöneticisiydim. Biraz stresli bir dönemden geçerken bu hayat bu streslere değmiyor diye düşünüp adım atamıyordum. Sonra pandemi oldu. Eve kapanmak mahvetti beni. O aralar da terapi, yoga, nefes bütün tuşlara aynı anda basıyorum. Travmalarımla, anneliğimle, hayattan henüz karşılamadığım beklentilerimle falan yüzleşip yüzleşip dayak yemiş gibi oluyordum. Evde annem, ben, kızım, çocukların uzaktan eğitim hadisesi, sıfır sosyallik eşittir ‘bizim kusursuz kaosumuz’ derken işte bir temiz delirdim gibi. Hem bütün bunların üstesinden mükemmel biçimde gelmemiz hem de dizini kırıp evinde oturan, toplumun beklentilerini de mükemmel bir şekilde karşılayan prototipler olmamız bekleniyor.
‘Evlerde hiçbir şey uzmanların anlattığı gibi yaşanmıyor’
İşini bırakıp podcastinde ve sahnede anlattıklarını anlatmaya nasıl karar verdin?
Pandemi sosyal medyadaki kişisel gelişim ve çocuk yetiştirme uzmanlarını da inanılmaz parlattı tabii. Bu uzmanlar her gün bir şeyler paylaşıp duruyor. “Evde çocukla resim yap” diyor mesela, oturuyorsun her şeyi yayıyorsun, bir bakmışsın sen neşeyle Bob Ross gibi boyuyorken çocuk ikinci dakikada masadan kalkmış. Yok ki öyle iki etkinlik yapıverip günü komple kaliteli kapatalım gibi bir şey… Tam zamanlı animatör olmamız gerek. Evlerde hiçbir şey kitaplarda yazdığı ya da uzmanların anlattığı gibi yaşanmıyor. Buna acayip kurulmaya başladım. Çünkü okuduklarına bakılırsa her şeyin yolunda gitmesi lazım; e sende gitmiyor… ‘Ben nerede yanlış yaptım’ diye döngüye düşüyorsun. Bir de denk geldiğimiz döneme bak mevzusu var; Pandemi bile görmüşüz. Bir sürü şeyle ilk kez karşılaşmamıza rağmen annelerden her şeyi mükemmel yapmaları bekleniyordu. Bir işin uzmanı olmak 10 bin saat gerektiriyor kuralı vardır ya, daha annelerin 10 bin saati dolmadan süper, harika, kusursuz namzetler olsun istiyor insanlar.
Bir de sürekli annelik şöyle büyülü, böyle kutsal, ‘gerçek islam’ gibi annelik nedir ne değildir önümüze konup duruyor. Annelere belirlenmiş bir çerçeve var. Ben de sürekli hem bu çerçeveye girmeye çalışırken, hem de bildiğim gibi bir anne olurken buldum kendimi ve bu ikilem beni yıpratmaya başladı. Dediğim gibi tertemiz delirdim ve posta da koymak istedim tabii! KARIŞMAYIN LAN diye bağırmak istemek gibi bir his.
Aslında podcasti yapmaya daha çalışırken karar verdim ama aksiyona geçemedim, öyle düşünüp bıraktım. Sonra bunun düz bir podcastten çok bir ‘hareket’ olduğuna uyandım. Büyük yazarlar, bazı bayıldığım feminist kadınlar dışında bu konuyu bırak konuşanın, farkında olanın bile pek az olduğuna karar verdim. Orta sınıf kadınların yaşayıp çaktırmadığı pasif ve ekonomik şiddet falan derken birinin bunları bağıra bağıra konuşmaya başlaması gerek, hadi Mervecim önden buyur dedim. Ama adım atmaya karar verdiğim şeyin sorumluluğunu da almam gerektiğini hissettiğim için bütün enerjimi ayırmazsam bundan bir b*k olmaz dedim. Yapacaksam tam yapacağım kafasıyla işimden ayrıldım ve podcaste başladım. Podbee’yi de es geçemem, beğenip desteklediler ve ilk iki sezon Podbee Medya tarafından yayınlandı.
‘Çocuktan sonraki değişikliklerin tamamı harikaymış gibi lanse ediliyor’
Sahnede olmak çok zor değil mi? Nasıl cesaret ettin? Anne olma cesareti gösterene bu ne ki mi dersin?
Sahnede olmak bir çeşit mazoşizm-miş. Süper keyif aldığım bir şey olmasına rağmen her sahneden inişimde “oh bu da bitti” diyorum, sanki istemediğim bir toplantıdan çıkmışım gibi. Çünkü acayip bir stres ve kendini savunmasızca her türlü yoruma, eleştiriye, yargıya açtığın bir durum. Beni tesadüfen buldu desem yeridir. Bambaşka bir etkinlik fikrim vardı başta. Çünkü ne sahne deneyimim var ne bir şey. Sadece radyo programı yapmıştım geçmişte. Özetle aynen cahil cesareti.
Annelikle alakası yok, çünkü anneliğe bence cesaretle girilmiyor. Öyle bir bilinç düzeyinde giren çok az kadın vardır. Çoğumuz, isteyerek çocuk yapsak da başımıza geleceklerin farkında olmadan veriyoruz bu kararı. Ben buna da takılıyorum. Sanki çocuktan sonra yaşamda meydana gelen değişikliklerin tamamı harikaymış gibi lanse ediliyor. Halbuki bir artılar-eksiler durumu söz konusu. Sadece olumlu taraflarının konuşulup olumsuz taraflarının anlatılmıyor olmasını tehlikeli de buluyordum. Anlattık çok şükür!
Kendini berbat bir anne olarak tanımlamanın nedeni ne? Seni berbat yapan ne annelikte?
Çok gariptir ben bu provokatif ismi uydururken tamamen kendimden yola çıkmadım aslında. Bütün annelerin, birilerinin dünyasının berbat annesi olduğu fikrinden yola çıktım. Her anne bir gün 15 dakikalığına berbat bir anne olacaktır da diyebiliriz. Ben daha ziyade podcastin mottosu olan ‘not an azize but an average mom’ kategorisine sokuyorum kendimi. Elinden geleni yapan bir mazlumum ben. Ama elimden gelen her zaman en doğrusu olmayabiliyor -ki olsun diye inanılmaz bir çaba harcadığımı da itiraf etmeden geçemem. Hepimizin doğru ve yanlış yaptığı şeyler var. Bunlar dışarıdan gözlemlenip kolaylıkla tenkit edilebiliyor ve bir bakmışsın hop berbat bir anne.
Kendini berbat bir anne gibi hissettiğin zamanlarda nasıl teselli ediyorsun?
Eski usullerle ve eski çocukluklarla kıyas yapmak bende acayip çalışıyor. Evet sokakta oynamak falan harikaydı, ama belli ki vur kafasına al lokmasını, sorun çıkartmayan çocuk olmak o kadar da harika değilmiş. Yoksa neden etrafımdaki herkes tuhaf tuhaf hasarlar taşıyan duygusal çolak insanlar olsundu ki (kendim dahil). Bu arada sözüm samimi bir yerden, boomerları yargılamıyorum yani. ANLIYORUM ve ŞEFKATLE YAKLAŞIYORUM HATTA. Bu kıyası herkese tavsiye ederim, anında ne kadar mükemmel bir anne olduğumu düşünmeye başlıyorum. Kendi yanağımdan makas alıyorum.
‘Evde BBA değilim, köle gibi bir şeyim’
Kızın Alaz 10 yaşında. Berbat Bir Anne personanı ne kadar biliyor? “Anne yaa neden beni anlatıyorsun” demiyor mu?
Alaz humor’u çok yüksek bir çocuk. AYY ÇOK ÖZEL BİR ÇOCUK ÇOKK! Bizim aramızda çok net bir ilişki var, birbirimizi iyi tanırız, güveniriz, biliriz. Bağımız sapasağlam yani. Sık da şakalaşırız. Şaka hayatımızın kocaman bir parçası. En başında aldım karşıma, ‘indim göz hizasına’, kısa cümlelerle neyin ne olduğunu anlattım. İtiraf etmem gerekirse evde de bir BBA olmadığım için çocuk bunun bir persona olduğunu anlamakta çok güçlük çekmedi. Bırak BBA’yı, köle gibi bir şeyim. Alaz benim personaya g*tüyle gülse yeridir.
Onunla ilgili anlattığım her şeyi önce onunla konuştum, rahatsız olduğu hiçbir şeyi paylaşmadım ve bu hiç şaşmadı. O yüzden potansiyel tavsiye ve kınama reisler için de çok üzgünüm ama çocuğun özelini çocuğa sormadan anlattığım yoktur sayın hakim!
Bekar bir annenin date hayatı nasıl oluyor? Biz bekar ama çocuksuz kadınlarınkinden ne kadar farklı, ne kadar daha büyük bir challenge’a dönüşüyor denkleme çocuk da girince?
Bunu iki ana başlıkta inceleyebiliriz; eski eş ve potansiyel date’ler. Türkiye’de eski eşlerin çok büyük bir çoğunluğu boşandığı kadın birisiyle görüşmeye başladığı anda bunu problem ediyor. ‘Tahakküm matters’ aşkım. Ve tepkisini -orta sınıfta- hemen pasif, ekonomik şiddet türlerine başvurarak gösteriyor. Çocuğa yansıtıyor. Anne hakkında konuşuyor. Bu rezalet bir baskı. Benim çevremde dahi sekmeyen bir durum. İç kesimleri, farklı semtleri düşünemiyorum. Potansiyel date’lerde de acayip bir zaman sıkıntısı oluyor. Özellikle ‘single mom’lıkta zaman yönetimi seni rezil de eder vezir de. Gösteride anlattığım flört girişimlerine ve çocuklu bir kadın olarak ilişki yaşamaya dair şakalarımı çok seviyorum. Bak onların hep gerçek.
‘Bizde yönerge alabilen baba iyi baba sayılıyor’
Bir anne yapınca ayıplanan, kınanan ya da en iyi ihtimalle göz devrilen davranışlar babalar yapınca sorun olmayabiliyor ya da tam tersi annenin en temel ve doğal görevi gibi görülen şeyleri babalar yapınca “Aa canım ne ilgili, ne iyi bir baba” oluveriyor. Senin de gösterinde babalığa dair çok yerinde tespitlerin var. Biraz anlatır mısın berbat baba olarak görülmek için ne yapmak gerekiyor?
Baba ne yaparsa yapsın BBB olmuyor abi, delireceğim. Hep bir anlayış gösteriliyor, hep bir bahane üretiliyor. Ama şöyle olmuştur, ama böyle yapmak istemiştir, ama o da n’apsın! Bizde yönerge alabilen baba iyi baba sayılıyor. Sorumluluk, inisiyatif bambaşka şeyler!
Babaların pek azı eşit sorumluluk alıyor. Bunun sağlamasını okullarda kurulan Whatsapp gruplarında yer alan baba sayısından da yapabiliriz. Annelerin püsküllü belası Whatsapp grupları. Ben bile -beni beni BBA’nı- 50 tane Whatsapp grubuna soktular; araştıran anneler, soruşturan anneler, yarıştıran anneler, karıştıran anneler… Çeşit çeşit hepsi de 500 kişilik falan… Belki ‘Kadıköy babaları’ diye grup vardır ama bir Çorum babaları, Isparta babaları var mıdır sence?
Ben şunu da sorumluluk almak olarak görmüyorum: Çocukla babasını evde bırakıp seyahate gitmişim ya da dışarı çıkmışım, ama günde beş kere aranıyorum; yok antrenman kaçtaydı, yok şortu neredeydi. Ya bizim ‘bir arkadaştan’ biliyorum, kızının bir senedir her gün içtiği bir ilacı varmış ama babasına her gittiğinde bu ilaç unutuluyormuş. ARKADAŞIM her seferinde, dünyanın neresinde olursa olsun mesaj atıp hatırlatıyormuş. Bu mu sorumlu baba?
‘DM kutum Güzin abla gibidir’
En temel başa çıkma yöntemlerimizden biri mizaha başvurmak. Bu anlamda anneliğe bu sarkastik yaklaşımın bir anne olarak hayatını kolaylaştırdı mı sence?
Bu sarkazm bana o kadar iyi geldi ki resmen iyileştim ben. Hatta güncel şekliyle kullanayım: Mizah yoluyla bir SAĞALTIM gerçekleşti. Zaten rahat bir tiptim, iyice rahatladım. Bütün acabalarım yerini ‘tabi lan’ la değiştirdi. Başta kendime karşı dürüst olmak, sonra herkese karşı dürüst olmak, sonra başkalarının da dürüst olduğunu görmek çok yaradı. Bu annelikle ve çocuğumla ilişkime de süper pozitif yansıdı. Sadece bana iyi gelmedi bence. Erişen herkese iyi geliyor. Benim DM kutum Güzin abla gibidir. Başımı alıp gitmek istiyorum diye ağlayıp sonra hemen pişman olan annelerle dolu.
Anne olmayı düşünenlere tek bir tavsiye verme hakkın olsa bu ne olurdu?
Bak yine zurnanın zırt dediği yer. Meslek söyleşilerinde falan bu soruya hep ‘olmayın’ diye cevap verirler ya. Şimdi ben böyle diyeyim de, sen, ben, gazete hepten ‘linço’ keyfi. Annelere tek tavsiye: Terapi terapi terapi. Her kim ki çocuk düşünüyor, minimum bir senelik psikanaliz alsın. Kendi çocukluğuyla yüzleşsin, ebeveyniyle tanışsın. Sonra kendi çocuğunu yapsın. Diyeceğim budur. Bunu söyleyince mutlu çocukluk geçirenler tepki gösteriyor, illa ki kaotik bir çocukluk olmak zorunda değil, önemli olan o mutlu zamanların içinde dahi hissettiklerimiz ve hissetmediklerimiz.