Romanları tüm dünyada milyonlar satan, hem eleştirmenlerin hem kitap kurtlarının favorisi Sally Rooney’nin son romanı Intermezzo övgülerle karşılandı. Roman yasın bir intermezzo (satrançta oyunun akışını bozan hareket) olduğunu düşündürüyor.

Romanları tüm dünyada milyonlarca adet satan hem eleştirmenlerin hem kitap kurtlarının favorisi Sally Rooney’nin son romanı Intermezzo tüm dünya ile aynı anda Türkiye’de Can Yayınları tarafından yayınlandı. Övgülerle karşılanan roman, yasın bir intermezzo (satrançta oyunun akışını bozan hareket) olduğunu düşündürüyor.

Sally Rooney iyi değil, çok iyi bir yazar. Tüm dünyayla aynı anda Türkiye’de yayınlanan son romanı Intermezzo’yu bitirdim ve dönüp baştan okumak istiyorum. İyi bir terzi elinden çıkma bir elbiseyi ters yüz edip, dikişlerini incelemek ister gibi… Intermezzo en düz bakışla araları bozulan iki erkek kardeş ve bu kardeşlerin aşık olduğu kadınlar hakkında bir roman. Normal İnsanlar ve Arkadaşlarla Sohbetler’i benim gibi çok sevip, Güzel Dünya Neredesin’i aynı derecede beğenmediyseniz, Intermezzo sizi tekrar mutlu edecek. Henüz hiç Rooney okumadıysanız, bence gene de kitapları (Güzel Dünya Neredesin dahil) yazıldığı sırayla okuyun. Çünkü bu sıralamayla Rooney’nin romancı olarak yolunu nasıl açtığını görmek daha mümkün. Rooney’nin sadece otuz üç yaşında olduğunu düşündükçe, daha kim bilir ne güzel eserlerini okuyacağız diye düşünüyor ve heyecanlanıyorum.

İşte Intermezzo’da beni en çok etkileyenler:

Çünkü ilişkiler hayatidir

Sally Rooney, gittikçe şüphecileşen, seksin gizemsiz, aşkın gelip geçici, uzun ilişkilerin hele de evliliğin anlamsız, gidişatın kötü olduğunu bize sürekli pompalayan şu dünyada, hala ilişkileri, ilişkilerin hayatiyetini anlatmayı seçiyor. Ben de bu tercihe doğrusu bayılıyorum. Sizi bilmem ama özellikle sosyal medyada bir Demet Akalın şarkısı gibi atarlı giderli bireyselliği yücelten kişisel gelişim içerikleri okumak bazen sinirimi bozuyor. Elbette sınır koymayı öğrenelim, kendi ayaklarımızın üzerinde duralım, kendimizi iyi tanıyalım, manasız ilişkileri devam ettirmeyelim ama ilişkileri de topyekûn değersizleştirmeyelim. Dostluk, sevgililik, evlat olma, ebeveyn olma, komşu olma, insan olma deneyiminin önemli parçaları.

Sally Rooney ilişkileri masaya yatırırken gündemimizi meşgul eden birçok dinamikten yararlanıyor, klasik kalıpları hiç dikkate almıyor. Mesela romanda anneler anaç değil. Sevgililer arasında yaş farkı var. Ama Phillip Roth romanlarındaki gibi yaşlı adam, genç kadın dinamiğini, yaşlı adam gözünden ele almaktan çok farklı bir duyarlılıktan bahsediyoruz. Otuzlarında erkek, yirmilerinde kadın, yirmilerinde erkek otuzlarında kadın- hadi bakalım bu ilişkiler ne gibi bireysel, sosyal gerilimler yaşatır. Intermezzo akıl sağlığına ilişkin meselelerde, depresyonda, uyuşturucuda, alkolizmde, hatta ebeveyn- çocuk ilişkilerinde kimin kime karşı nereye kadar sorumluluğu olduğunu tartışan bir roman. Aynı zamanda bir insanın iki insana aynı anda âşık olup olamayacağını, üçlü bir ilişkinin nasıl mümkün olacağını değerlendiren bir roman.

Felsefi bir sorgulama, sıra dışı bir üslup

Sally Rooney birey yerine ilişkiler veya aile üzerine yazdığını, bu ünitelerin etiğin temeli olup olmadığını araştırdığını söylüyor. Neyin etik ve iyi olduğunu anlamanın yolu bu kavramlara ilişkiler üzerinden bakmak diye düşünüyor. Anne-evlat, sevgili- eski sevgili, abi- kardeş, köpek ve insanı… Intermezzo bu ikili ilişkileri ilginç bağlamlara oturtarak birbirimize ve topluma karşı sorumluluklarımız nedir anlamaya çalışıyor. Rooney romanı felsefi bir sorgulama aracı olarak konumluyor.

Romanı bir felsefe aracı olarak değerlendirmek özellikle Aydınlanma Devri’nden bugüne devam eden bir eğilim. Rooney de edebiyat tarihiyle ilişki kuran, bu tarihe son derece hâkim bir yazar. Mesela Jane Austen ile “akrabalıkları” üzerine Internette yazılmış çokça yazı bulabilirsiniz. Benim için bu akrabalık, en çok romanın iğne oyası gibi tasvir ve tespitlerinde belirginleşiyor. Ama sakın Rooney’nin Viktoryen romanlardaki gibi uzun, ağdalı bir anlatımı olduğu izlenimine kapılmayın. Bilakis gayet çabasız hissettiren bir dil, kimi zaman kesik kesik aktarılan iç diyaloglar, mesajlaşma gibi güncel iletişim yöntemlerinin harmanlanması, esas bunlar Rooney’nin üslubunun klasik unsurları.

Intermezzo, üç karakterin bakış açısını ayrı ayrı aktaran bölümlerden oluşuyor ve Rooney karakterlerden her birini bambaşka bir sesle ele alıyor. Romanın dilindeki incelikler, karakterler arasındaki yanlış anlaşma, anlaşmama, söylenenler, söylenemeyenler, eksik söylenenler silsilesini daha da acıklı kılıyor. İletişimsizlik, yalnızlık, ait hissedeme- bu dinamikler içinde kıvranan karakterlerin her biri için okuyanın kalbi ayrı çarpıyor. Karakterlerin kendilerini yeni baştan icat etme ihtimalleri için adeta tezahürat yapıyoruz.

Yas tutmak nedir?

Benim için Intermezzo’nun kalbinde yas vardı. Ebeveyn ölümü, boşanma, evsiz kalma, sakat kalma… Roman yas için karakterlerine pek çok kaynak sunuyor. Her bir karakterin, kendine özgü bir yas tutma sürecinde olduğunu katman katman açıyor, yaralar- göründükleri zaman- okuyanı hüzne boğuyor. Ama yas bir nevi Intermezzo. Roman bizi ‘yaraların iyileşmesi ancak ilişkilerle mümkün’ diye düşünür halde bırakıyor ve intermezzo’dan sonra çalacak bölüme dair içimize umut serpiyor. 

Varoluşsal kaygıların tavan yaptığı bir zamanda, didaktik tavır takınmadan, bilakis samimiyetle bunu başarmak az şey değil.