Lisede bir “yaramazlık” yapmıştım, velim amcamdı, okula geldi. Sonrasında bana içeride olup biteni anlatırken elini cebine attı, ne çıktı dersiniz? Nişan kurdelesi! Amcacığım görüşmeyi ciddiye almış, en iyi şekilde giyinip gelmek isteyince nişanında giydiği açık renk takım elbisede karar kılmış. Yıl daha 90’lar bile değildi, aile içinde şakasını yaptık ama bu durumu çok da anormal karşılamadık.
İyi kumaştan kesilmiş, titiz işçilikle dikilmiş bir takım elbise neredeyse her erkeğin görünümünü birkaç seviye yukarı taşır, bunda tartışılacak çok fazla şey yok. Öte yandan yıl 2024 oldu beyler, her iyi giyinmek istediğinizde elinizi takım elbisenize atamazsınız, bu da bir gerçek.
Kadın erkek, hepimiz rahat olmaya alıştık, buradan geri dönüş zor görünüyor. Ama her düğüne de mi spor ayakkabı, her toplantıya da mı tişört? Erkekler kravatları, takımları yaksın mı, köseleleri atsın mı yani.
Gelin biraz konuşalım. Konuşalım çünkü “şimdi zamanı değil” diye diye giyim kuşam hakkında düşünmeyi, konuşmayı, hatta giyinmeyi hepten unuttuk.
Sadece kıyafetler değil güç kavramı da değişti
Zaman zaman güçlü ve otoriter bir duruşa ihtiyacımız oluyor. Ama bugün sadece erkeklerden bahsedelim. Önce şu “güç” meselesi. Adına ister patron deyin ister yönetici ister lider, bir işin başındaysanız güce ihtiyacınız var. Aman, sakın aklınıza asıp kesen sesiyle ofisi inleten bir tip gelmesin. Güçlü bir yönetici her şeyden önce kendini kontrol etmeyi bilir.
Bir adım daha öteye gidip sorayım: “Kırılgan güç” kavramını duydunuz mu? Her insan gibi sınırları olduğunu bilen, başarısızlığı sükunetle karşılayan, kırılganlığını (vulnerability) göstermekten çekinmeyen bir güç sözünü ettiğim. Bütün paradoksuna rağmen gücünü güçsüzlüğünden alan bir lider tipinden söz ediyorum. En büyük güç kaynağınız olan bu modern tavrı zaten ikinci bir deri gibi giyinin. Peki bunun üstüne ne giyeceksiniz?
The Wall Street Journal ‘da erkek giyimi konusunda çok güzel makaleler yayınlanır. Güçlü erkeklerin sağlam bir duruş için nasıl giyinmesi gerektiğini anlatırken güçlü erkeklerin de tavsiyelerine başvuran dünkü yazı da bunlardan biri. Bakın konuştuğu erkekler nasıl noktalara dikkat çekiyor.
Havayı koklayın
Milano’da büyük bir kreatif ajansı yöneten 35 yaşındaki Ted Gushue “Önce ortamın enerjisini anlayın, insanların fısıldadığı bir iş yerinde çalışıyorsanız bas bas bağıramazsınız.” Kastettiği kelimenin gerek anlamıyla bağırmak değil. Mesela herkesin tişört ve spor ayakkabı giydiği bir ofiste baloya gider gibi giyinmeyin. Biraz ekstra otorite için blazer yeter de artar bile, içinde tişört olsa da.
Kıdeminiz ne olursa olsun giyiminize özen gösterin
New York’lu finans danışmanı Noah Doyle yaşınız ve kıdeminiz ne olursa olsun iyi giyinmeniz gerektiğini düşünüyor. Ona göre fazla şık olmak (overdressing) her zaman yeterince şık olmamaktan (underdressing) daha iyi. Stajyerler, işe yeni giren genç erkekler, Doyle’u duydunuz değil mi?
Paranızı bunlara harcayın
Sonuçta iş hayatındasınız ve iyi bir iş insanıysanız paranın değerini biliyor olmalısınız. Elbette gerektiği durumda para harcayacaksınız. Kritik soru giysiye para harcanması gereken durumlar hangileri?
New Yorklu stil danışmanı Beckie Klein’ın kafası bu konuda net: “Saat, blazer ceket ve ayakkabıya para harcayın. Özellikle de ceket ve ayakkabıya. Diğer parçalarla ilgili ‘hile’ yapabilirsiniz.” Hile yapmaktan kastını anladınız. Pantolonu, gömleği ucuza halledin diyor. Mesela tam oturmuyorsa bir terziye uğrayın üstünüze göre tadilat yaptırın.
Klein’a kulak vermek lazım çünkü işi bu. Peki blazer neden önemli? Çünkü orada kumaş devreye giriyor. İnanın bir ceketin iyi olması göbeğinizi saklaması değil, kumaşının iyi olması. Hızlı giyim bize kumaşın ne kadar önemli olduğunu unutturdu. Hatırlayalım mı?
Büyük logo cısss
Önerilerle devam: Bir çift şık loafer fark yaratmak isteyenler için ideal. Spor ayakkabı giyecekseniz moda diye abartılı modellere yönelmeyin. Seçiminiz sade ve mutlaka deri bir çift sneaker’dan yana olsun.
Saat güzel, Rolex daha da güzel. Ama yoksa da dert değil, başka bir saat de olur. Ama bu saat konusu detaylı, başka bir yazıda ele alalım. Büyük logo bazen moda olur ama oradaki nüansı iyi yorumlamak lazım. Dev logolar aslında modaya markaya eleştirel bir yaklaşımı da barındırır. Halbuki siz moda konusunda bir duruş sergilemek için giyinmiyorsunuz, zamansız bir stil yaratıyorsunuz.
Bir de üniforma seçin ve hep aynı şekilde giyinin diyenler var. İşte ben buna katılamıyorum. Farklı farklı giyinmek eğlenceli, yeni sohbetlerin kapısını açar, renkli ve özenli biri olduğunuzu gösterir. Bırakın tişörtler Mark Zuckerberg’in olsun.