21 Mart Perşembe günü Netflix’te vizyona giren ‘3 Cisim Problemi’ dizisinin tanıtım çalışmaları hızlandıkça etrafındaki konuşma-beklenti-eleştiri balonu da büyüdü. Her normal bilimkurgu sever gibi ben de bir süredir bu konuda yükseğim. Bu nedenle ‘Üç Cisim Problemi’ne yine bir üçleme penceresinden göz atmak istedim: Kitap, Çin TV uyarlaması ve Netflix uyarlaması. İşte gerçek üç cisim problemi, hangisi en iyisi?
KİTAP: Çin’in jeopolitik çıkmazının alegorisi
Sonradan fenomen olan Üç Cisim Problemi ile pandemi zamanı amansızca okuma ve izleme yaptığım dönemde tanıştım. İyi bir bilimkurgu okuru olmama rağmen 2015 Hugo ödüllü bu kitabı da yazarını da daha önce duymamışım.
Oysa Liu Cixin’in çığır açan ‘Remembrance of Earth’s Past’ (Türkçede seriye Üç Cisim Problemi denmiş) üçlemesinin ilk bölümü Türkçe olarak 2016 yılında yayınlanmış. Ben bunu da fark etmeyip bir de İngilizcesini okudum. Farkında olmadan önemli bir yol ayrımı yaşamışım aslında. Çünkü üçlemenin ilk iki kitabı Çince aslından, son kitabı ise İngilizceden çevrilmiş dilimize. Ne önemi var denmesin çünkü kitabın İngilizce çevirisi ile Çince aslı arasında yazarın da desteklediği bir kurgusal fark var.
İlk kitabın Çince aslı güvenlik güçlerinin Profesör Wang’ı Savaş Komuta Merkezi’ne davet etmeleri ile başlıyor. Tüm Kültür Devrimi bölümleri flashback olarak anlatılıyor. Bu durum orijinal Üç Cisim Problemi’ne bir Japon gerilim/dedektif hikayesi hissi vermiş diyor okuyanlar.
Ancak Liu Cixin her zaman hikayenin Kültür Devrimi bölümleriyle başlamasını istemiş, sıralamayı içeriğin hassas olduğuna dair bir “otosansür” duygusu ile değiştirmiş. Kitabın İngilizce çevirisi ise kültür devriminin en heyheyli ve vahşi günlerinde başlıyor. Bu da kitabın sistemi eleştiren felsefi yönünü artırıyor.
Üçlemenin konusuna girmiyorum, Burak Göral 10Haber’de detaylarıyla yazdı, buradan okuyabilirsiniz. Kitaplar bir bütün olarak zaman ve mekânda benzersiz bir yolculuk sunuyor; insanın dayanıklılığı, teknolojik ilerleme ve evrendeki yaşamı çevreleyen varoluşsal soruları ele alıyor.
Liu kabul etmese de özellikle de Çin’de yaygın kanı bu üçlemenin Çin’in jeopolitik çıkmazına yönelik bir alegori olduğu. Çinliler sorunlu ama azimli insan ırkını temsil ederken, Batılı güçler ise işgalci ve baskı aracı olarak teknolojiyi kullanan uzaylılarla simgeleniyor. Kitapta bir karakterin ağzında bu durum şöyle ifade edilmiş: “Dünyanın en iyi fizikçilerine sonsuz kaynak verdiğinizde, onlar bize Hiroşima’yı verdiler.”
Kitabın tüm çevirilerinde yaşandığını düşündüğüm bir durum var o da hem Çin kültürünün karmaşık dünyasını anlatabilmek hem de biz fanilere fizik ile ilgili kurguyu açıklayabilmek için bol bol kullanılan dipnotlar. Bu durum Liu Cixin’in ustaca anlatımını aksatsa da işin polisiye/gizem boyutu sayfaları ardı ardına çevirmenizi, hemen bir sonraki kitaba atlamanızı sağlıyor. Yeni okuyacaklar için en zor ve en sıkıcı kitabın ilk kitap olduğunu da bir avuntu olarak söyleyeyim.
Bir gerçeklik kurma ve onu zenginleştirme konusunda benim büyük hayranı olduğum Isaac Asimov’un Vakıf serisiyle birlikte türün bir klasiği olarak hatırlanacak nitelikte bir yapıt. Ne yazık ki Netflix dizisi, Apple TV’nin Vakıf serisinin düştüğü açmazlara düşmüş, kaynak kitabın zenginliğinden önemli şeyler eksiltmiş.
ÇİN DİZİSİ: Azmi ödüllendiriyor
Netflix dizisine geçmeden önce, Tencent tarafından 2023 Ocak ayında vizyona sokulan 30 (yazı ile otuz) bölümlük Çin TV uyarlamasından bahsetmek istiyorum. Benim bu versiyondan, heyecanla Netflix dizisinin detaylarını araştırırken haberim oldu. Hemen birkaç bölümünü Tencent’in YouTube kanalından izledim (meraklısı için ilk iki bölüm hala izlenebilir).
Ancak geri kalanına erişimim 2024 Şubat ayında görece küçük networklerden biri olan Peacock yayına sokunca mümkün oldu. Burada Peacock’u bu fırsatçı ama akıllıca yaklaşım yüzünden tebrik ediyorum.
Dizi 30 bölüm olunca (bölümler genellikle 44-50 dakika uzunluğunda, kimse bu işi Amerikalılar gibi matematiksel yapmıyor), ‘Üç Cisim Problemi’nin Çin TV uyarlaması da aslına aşırı sadık bir iş olmuş. Bu sayede bazen kitaptaki diyalogları kelimesi kelimesine kullanmak pahasına, kitabın karmaşık olay örgüsünü ve karmaşık karakterlerini derinlemesine aktarıyor.
Dizinin kaynak materyale bu derece bağlı kalması bir taraftan da iki ucu keskin kılıç, bu yüzden genel olarak fazla yavaş ve didaktik. Bazı bölümlerde kendinizi Çinli bir hocadan, İngilizce alt yazılı teorik fizik dersi alır gibi hissediyorsunuz. Rüyanda görsen kabus diye uyanırsın, o derece.
Dizinin aldığı bir diğer eleştiri de Çin hükümeti hakkında eleştirinin dozunun azaltılmış olması (malum Batı başkalarının demokrasisini konuşmayı pek sever) buna karşın Batının daha net eleştirilmesi, başkalaştırılması. Örneğin açık referanslara rağmen ABD’den bahsederken ‘Batı Ülkesi 1’ gibi bir ifade kullanıyor, ilginç bir yöntem değil mi?
Üstüne bir de dizi zayıf animasyon kalitesi ve düşük prodüksiyon değerleri gibi teknik eksikliklerden mustarip bu nedenle de Hollywood’un yüksek prodüksiyon standartlarına alışkın izleyiciler için biraz zorlayıcı, mesela ben.
Bu kusurlara rağmen, dizi kaynak materyalin aslına uygun bir uyarlanması, Liu Cixin’in vizyoner evreninin ayrıntılı aktarılması sayesince sabrı ve azmi ödüllendiren ilgi çekici bir hikaye sunuyor. Artıları eksileri ile bir göz atmaya değer, YouTube’daki bölümleri beğenirseniz, ne yapacağınızı biliyorsunuz.
NETFLİX UYARLAMASI: Seyir zevki üst düzey, çeşitlilik kaygısı fena
Netflix’in ‘Üç Cisim Problemi’ uyarlaması, kaynak materyalden bir hayli farklılaşmış detaylara sahip ama kitabın ruhuna sadık kalmak için çaba harcandığı da görülüyor.
Yapımcıların her röportajda ısrarla altını çizdikleri gibi, değişiklikler serinin yazarı Liu Cixin icazeti alınarak yapılmış. Buradan yazarın hikayenin ve uyarlamanın Batılı izleyiciler tarafından benimsenmesine önem verdiği anlaşılıyor.
Netflix, Batılılar için karakterler uydurarak, cinsiyetleri değiştirerek ve olay örgüsünü basitleştirerek, “Amerikanlaştırarak” uyarlamayı “Netflixleştirmiş” diyebiliriz. Hatta Wired dergisindeki röportaja göre yapımcılar bazı değişiklikler yapmak isteğini söylediğinde yazarın ilk yorumu “Kadın karakterlerin sayısını artıracaksınız değil mi” olmuş. Merak edenler için yanıt “evet”.
İkinci hatta üçüncü kitapta anlatıya dahil olan bazı karakterler bu ilk sezonda yer alıyor. Bunun nedeni sorulduğunda da yapımcı ekip, “İzleyicileri diziye bağlayan unsur sevdikleri/merak ettikleri karakterler, bunları sonraya bırakmak yerine çok daha canlı bir karakter ekibi ile uzun bir yola kuvvetli çıkmak istedik” diyor. Gerçekten Netflix bu işi biliyor. Şimdi mi anladın demeyin, bir daha anladım.
Üçüncü bölümü bitirmiş bir izleyici olarak dizi hakkında önerim, kitabı okumadan seyredin. Beğenir ve keyifle izlersiniz. Sonra gidip kitabı okuyun, aradaki nüanslar ve dokunuşları daha çok takdir ederek keyifle okursunuz. Kazan-kazan yani…
Bahsedilen iş Netflix dizisi olunca diyalogların kalitesi, konuyu anlaşılır hale getirme, güncelleştirme, prodüksiyon kalitesi gibi pek çok konuda en üstün versiyon bu diyebilirim. Ama lokasyon değiştirme, cinsiyetleri değiştirme, çeşitlilik kaygısı ile yapılan casting, kitabın ana mesajını Batılılaştırma gibi kararlar sonucunda materyalin otantikliği ve zenginliği azalmış mı derseniz… Üç Cisim Problemi, “şimdi sen de herkes gibisin”.