Meditasyon hakkında çokça gördüğüm yanlış anlamalar var. Bunlar meditasyonun etkili bir şekilde uygulanamamasına ya da meditasyona hiç başlanmamasına neden olabiliyor. Bugün konuşacağımız yanlış anlama, meditasyona rahatlamak ya da iyi hissetmek için bir araç olarak bakmak. Bu kendini farklı şekillerde gösteriyor. Gelin önce kendini nasıl gösterdiğine örnekler verelim. En son olarak da bu yanlış anlamayı nasıl düzeltebileceğimize bakalım.
Sıkça duyduğum bazı ifadeler: “Yemek yapmak benim meditasyonum. Yemek yaparken çok rahatlıyorum.” “Benim meditasyonum koşmak. Bir koşuyorum kafam tertemiz oluyor.” “Benim meditasyonum doğada yürümek.” Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Bu cümleyi kuran arkadaşlar çok şanslılar. Ne güzel ki rahatladıkları bir aktivite var ve bunu yapabiliyorlar. Umarım daha da çok yapabilirler. Yalnız bu aktiviteler meditasyon değil. Bu ifadelerin altında yatan inanç meditasyonun bir rahatlama ya da kafayı boşaltma aracı olarak görülmesi.
Meditasyon rahatlamak için bir araç değil de nedir? Çeşit çeşit teknik olduğu için de kafalar karışıyor. Burada bahsettiğimiz batı dünyasındaki en yaygın hali olan farkındalık odaklı meditasyon. En basit haliyle bir farkındalık pratiği diyebiliriz. Nefese odaklanmak bunlardan en yaygın olanı. Daha önce bunu nasıl yaptığımızı konuşmuştuk. Bu yazıda, sıkça yaptığım başka bir tekniği sizlerle paylaşayım. Bu yöntemi Tibetli meditasyon ustası Mingyur Rinpoche’den öğrendim. Kendine has esprili, sade ve de doğrudan öğreten bir tarzı var. Meditasyon olmayan ama düşüncelerde de kaybolmadığımız bir teknik olarak adlandırılıyor.
Bu teknikte, odaklandığımız nefes gibi bir nesne yok. Peşinde olduğumuz temel pratik ‘farkındalık’. Aklımızdan ne geçerse geçsin, o an aklımızdan geçenlerin farkındaysak sorun yok. O an dikkatimiz çevremizdeki bir sese yöneldiyse ve biz bunun farkındaysak sorun yok. Eğer kendimizi düşünceler içinde kaybolmuş şekilde yakalarsak, o an tekrar farkındalığımızı kazanmışız demektir.
Gördüğünüz gibi burada bizi rahatlatacak her hangi bir çaba yok. İyi hissetmemiz için bizi yönlendiren hiçbir şey yok. Kafamızı boşaltmak için bir yönerge yok.
Meditasyonun bize olan faydasını, yaparkenki anlık rahatlamadan çok hayatımızdaki genel etkisinde arayabiliriz. Aklımızdan geçen düşüncelere dair farkındalığımız arttıkça, duygularımıza dair farkındalığımız arttıkça seçim yapabildiğimiz bir özgürlük alanı oluşuyor. Yani duygu ve düşüncelerimizin kölesi olma ihtimalimiz azalıyor. Ya da kendi duygu ve düşüncelerimizle bir savaş halinde olma ihtimalimiz azalıyor.
Şimdi kendimle çeliştiğim bir cümle kurayım: Koşmayı, yemek yapmayı vb. aktiviteleri bir meditasyon olarak da yapabiliriz. Nasıl yapacağımız başka bir yazının konusu olsun.
Kendimle çeliştiğim ikinci bir cümle daha kurayım: Meditasyon yapınca kendimi daha iyi hissettiğim zamanlar da çok oldu.