Haber gündemi zaten yeterince kalabalık olan Türkiye iki gündür çok tuhaf başka bir gündem maddesine daha odaklanmış durumda: Yeni Türkiye Güzeli İdil Bilgen güzel mi, değil mi?
Bu soru saçma gelebilir, sonuçta güzellik kraliçesini seçmek jürinin işi. Ama sosyal medya bu konuda kendisinin de söz sahibi olması gerektiğini söylüyor ve İdil Bilgen hakkında iki gündür inanılması zor bir tartışma devam ediyor.
‘Tartışma’ tabii lafın gelişi; konu İdil Bilgen’in fiziki güzelliği olduğu için doğrudan onun vücuduna, görünüşüne saldırılıyor.
İdil Bilgen Türkiye’nin Kiev Büyükelçisi Levent Bilgen’in kızı, çocukluğu babasının diplomatlık kariyeri yüzünden dünyanın çeşitli şehirlerinde geçmiş, çocuk denecek yaşta annesini kanser nedeniyle kaybetmiş, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesinden bu yıl mezun olmuş ve uzmanlığını da onkoloji alanında yapmak isteyen bir genç kadın.
Bilgen’in İstanbul’da Haliç kıyısındaki Lazzoni Otel’de yapılan final gecesinden kraliçe olarak çıkmasından itibaren, sosyal medya onu yarışmadaki bir pozu üzerinden yargılıyor. Bazıları ağır hakarete varan bu yargılamaların bir bölümü bazı haber sitelerine kadar yansıdı, Bilgen’i zamanında Kemal Sunal’ın canlandırdığı Şabaniye karakterine benzetenler dahi çıktı.
Sosyal medya soruyor: Tacı hak etti mi?
Her güzellik yarışması tartışmaları beraberinde getirir. Bu kez de kural değişmedi. Sosyal medya kullanıcıları İdil Bilgen’in tacı hak etmediğini, hatta düpedüz “çirkin” olduğunu söyleyen paylaşımlar yaptı.
Konuyu aralarında İş insanı Can Sandıkçıoğlu (jüri başkanı), kuaför Sabit Akkaya, moda tasarımcısı Cihan Nacar, eski Miss Turkey güzellerinden Selen Soyder, Berfu Yenenler, Amine Özil, Gizem Karaca’nın olduğu jüri üyelerinden 1983 Türkiye, 1984 Avrupa Güzeli Neşe Erberk’e sorduk.
Erberk yıllar içinde her konuda bakış açılarının değiştiğini, güzellik kavramının da bundan bağımsız tutulamayacağını söylüyor:
“Bir dönem yuvarlak hatlar beğeniliyordu. Bir dönem ‘0 beden’ dediğimiz incecik hatlar tercih edilir oldu. Yakın zamanda geniṣ omuzlar, kaslı kollar ve bacaklar daha güzel bulunur oldu. Güzellik bütün bunların ötesinde bir bütünsellik içinde ele alınmalı. Yani fiziki güzelliğinin yanında konuṣması, davranıṣları, hayata bakıṣı, değerleri…”
Amacı olan güzellik
Neşe Erberk yeni bir kavramın da altını çiziyor: “Güzellik anlayışı değiştikçe yarıṣmalar da farklı misyonlar üstlenmeye başladı. Artık ‘beauty with a purpose’ yani “amacı olan güzellik”ten söz ediyoruz. Bebek gibi bir fizikten daha öncelikli olan yaşadığınız topluma ve dünyaya nasıl bir güzellik katacağınız. Seçilen iki kızımız da çok iyi eğitimli, birden fazla dil biliyor, sosyal sorumluluk konusunda son derece bilinçli.”
Neşe Erberk’in “Güzellik yarışmasında mıyız, genel kültür yarıṣmasında mıyız” diye soranlara da şöyle cevap veriyor: “Böyle söyleyenler kusura bakmasın. Gündemi takip etsinler lütfen. Kadınlar artık sadece bedenden ibaret değil… Akıllı, zeki, cesur, yaratıcı, ahlâklı, şefkatli oldukları sürece de güzeller…”