Son günlerde karşıma yapay zeka çağında felsefenin yükselişi ile ilgili birçok makale çıkıyor. Felsefenin bu kadar popüler olacağı doğrusu aklıma gelmezdi. Bir zamanlar çöpçatan aplikasyonu Tinder’da yönetici olan teknoloji yazarı Andrea Iorio, teknoloji şirketlerinde çalışanların gün içinde birçok felsefi karar almaları gerektiğini söylüyor.
Mesela Tinder’da tanışan bir çiftin arasında bir suç işlendiğinde Tinder ne kadar mesul? Iorio’ya göre bu gibi konularda hukukta tanımlanmış mesuliyetlerin ötesinde düşünme gereği var çünkü mevcut sistemler gelişebilecek durumları bir yere kadar öngörüp kapsayabiliyor. Felsefi düşünce bir konuyu farklı açılardan ele alma pratiği olduğundan, daha geniş bir alanı tarama imkanı tanıyor, sıra dışı senaryoları da incelemeye teşvik ediyor.
Yapay zekanın ahlak terbiyesi
Süregiden tartışmalardan makinelerde henüz bu yetinin olmadığı anlaşılıyor. Peki dünyanın en iyi üniversitelerinden MIT’nin (Massachusetts Institute of Technology) Ahlak Makinesi’ni (Moral Machine) duymuş muydunuz?
Ahlak Makinesi makine zekasıyla alınacak ahlaki kararlar için insan perspektifini derleyen bir platform. Makine ahlaki ikilemler yaratıyor ve insanların bu ikilemlerle ilgili kararlarını topluyor. Ne gibi ikilemler diyecek olursanız, “İnsansız araba kaza yapacaksa, hangi durumu seçsin, iki yolcuyu mu öldürsün, beş yayayı mı” “Genci mi öldürsün yaşlıyı mı”…
Yapay zeka destekli teknolojik ürünleri tasarlarken, birçok ahlaki ön kabul gerekiyor. Örneğin bir ergenin Snapchat’te yapay zeka destekli sanal bir arkadaşı olduğu durumda, bu arkadaşın ne şekilde bir arkadaşlık edeceğine, hangi durumda nasıl tepki göstereceğine kimler karar veriyor? Bu ikilemleri karara bağlayan insanların felsefi düşünebilmesinde ve felsefi bir tartışma yürütebilmesinde sonsuz yarar var.
Elon Musk postmodernizmi eleştiriyor mu?
Elon Musk da geçenlerde felsefenin temel konularından birini, hakikatin niteliğini gündeme taşıdı. NPR’ın (Amerikan Ulusal Radyosu) yeni CEO’su Katherine Maher 2022 yılında bir TED konuşması yapıyor. Bu konuşmada şöyle diyor: “Bazı anlaşmazlıklarda hakikati aramak veya başkalarını hakikatin ne olduğuna ikna etmeye çalışmak doğru bir başlangıç olmayabilir. Hakikate olan tapınmamız ortak noktalar bulup iş bitirmeye mani oluyor. Bu ‘hakikat diye bir şey yok’ ya da ‘hakikat önemsiz’ anlamına gelmiyor. Ama şu da aşikar, farklı hakikatler var ve tam da bundan ötürü insan deneyimine ve kültüre dair bu kadar çeşitli, muhteşem kayıtlarımız var.”
Maher hakikate dair görüşlerini iklim krizine bağlıyor, “İklim krizi var mı yok mu diye tartışmaktan, gereken önlemleri alamıyoruz” diyor. Gad Saad isimli Kanadalı bir profesör bu konuşmaya X üzerinden “‘Hakikat görecelidir’ düşüncesi postmodernizmin temel direğidir ve parazit fikir patojenlerinin ağababasıdır” diye tepki verdi. Elon Musk da “Bir de bunun süper güçlü yapay zekaya programlandığını hayal edin, medeniyetin sonu olur. Esasında hayal etmeye gerek yok, Google Gemini ve OpenAI ChatGPT’e programlandı bile” diyerek tartışmaya katıldı. Hem felsefi tartışma, hem felaket tellallığı ama hakikaten yapay zeka içine ne programlandığını hangimiz biliyoruz?
Çocuklar ve gençler için felsefe
Yapay zeka teknolojisi gelişirken, dileğimiz etik, felsefe, hakikat, adalet, vicdan, kapsayıcılık gibi olgulara duyarlı insanlar tarafından bu teknolojinin geliştirilmesi, daha da önemlisi denetlenmesi. Bu bakımdan ‘felsefe yapma’, ‘amma felsefi konuştun’ gibi ifadelerle gündelik hayatta habire karmaşık bir şeymiş muamelesi yaptığımız felsefeye, özellikle gençlerin ve çocukların yakın durması için çaba göstermeliyiz. Bu açıdan üç güzel kitap elimizin altında:
Alain Stephen’dan Düşündüğümüz Şeyleri Neden Düşünürüz? Meraklısına Felsefe
Bu kitabı oğlum, yanlış anımsamıyorsam Türkçe dersi kapsamında okudu. Evde görünce benim de merakımı cezbetti ve çok sevdim. ‘Özgür irademiz var mı’, ‘güzellik bakanın gözünde midir’, ‘sevmek sevilmekten daha mı iyidir’, ‘tarih sona erdi mi’ gibi birçok ilginç soruya cevap arayan bir kitap. İçinde Isaac Asimov’dan Nelson Mandela’ya, George Orwell’den, John Locke’a birçok düşünce insanından alıntılar da var.
Nuran Direk’ten Gençler İçin Felsefe
Üniversitede edebiyat okumaya ilk başladığım yıl, akademik danışmanımın tüm uyarılarına rağmen, boyumdan büyük bir derse yazılmıştım. Verilen ilk okuma Hegel’in tarih felsefesi üzerineydi. Hiçbir şey anlayamamış, Hegel’in ve başka birçok düşünürün eserlerini yalayıp yutmuş son sınıf öğrencileri arasında sömestr boyunca çırpınıp durmuştum. Ertesi yıl Edebiyatta Felsefe dersini aldığımda artık daha iyi durumdaydım. Velhasıl felsefeye doğru yerden başlamak önemli. Bu kitap, felsefe öğrenmeye okuma parçaları üzerinden çözümlemelerle start vermeyi öneriyor. Kitabı okumasam da, bu değişik bakış açısını beğendim. Yazarı Nuran Direk kendi de bir felsefe öğretmeni ve Türkiye’de Çocuklar İçin Felsefe’nin yaygınlaşmasına emek veriyor.
Nigel Warburton’dan Felsefenin Kısa Tarihi
Ben meraklı olduğum bir konuyu tarihsel perspektife oturtarak öğrenmeyi severim. Bu kitap rahat okunuyor, gençleri de yakalayabilecek bir dili var. Warburton bir düşünür ve felsefeyi popülerleştiren anlaşılabilir nitelikte kitaplar yazmasıyla ünlü. Pek medyatik bir tip olmamasına rağmen kitaplarının tirajı yurtdışında epey yüksek. Bazı online değerlendirmelerde kitabın yerden yere vurulduğunu da görmedim değil ama kitap benim beklentimi karşıladı doğrusu.
ABD üniversitelerinde pıtrak gibi artan Filistin yanlısı protestolar bu haftanın en önemli gündem maddelerinden biriydi. Emory Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Noelle McAfee 25 Nisan’da kampüsteki Filistin yanlısı protestolara destek verdiği için tutuklandı.
Verdiği bir röportajda McAfee, öğrencilerin ifade özgürlüğü ve barışçıl protestolarına destek vermek istediğini söylüyor. Bir öğrencinin polis tarafından dövüldüğünü görüp müdahale etmek istediğinde, “Lütfen çekilin” diyen polislere de “İnsan olan çekilmez” diyor, çekilmiyor ve neticede ters kelepçeyle tutuklanıyor.
İnsan olmanın ne demek olduğunu kim nasıl tanımlıyor? Yapay zekaya bu cesareti programlamak mümkün mü? Nasıl bir insan programlayacak? Bu soruları cevaplamak için politikadan, yapay zekaya felsefe baş role çıkacak gibi duruyor.