Geçen hafta New York Times “21. Yüzyılın En İyi Yüz Kitabı” listesini yayınlayınca ortalık tatlı tatlı karıştı. Liste New York Times’ın seçim yapmaya davet ettiği 503 kişinin önerileriyle oluşmuştu. Benim de geçen haftaki yazımda bahsettiğim gibi, liste yapmak zor zanaat. İtiraz kaçınılmaz. New York Times akıllıca bir iş yapıp listenin sonuna itirazı olan okurların kendi seçimlerini gönderebilecekleri bir sekme açmıştı.
İşte bu hafta da okurların gönderdikleri kitaplardan oluşan yeni bir yüzlük liste yayımlandı. Ben de üşenmeyip listesini gönderen o okurlardan biriyim. Seçilmediğine hayret ettiğim ve oyladığım Maggie O’Farrell’dan Hamnet, Sally Rooney’den Normal People ve kendi listeme eklemeyi unuttuğum Susanna Clark’tan Piranesi bu yeni listede var. Pek beğenmediğim Elena Ferrenti kitabı Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım birinciliği çok beğendiğim Damon Copperhead’e bırakmış. Dickens’ın David Copperfield’inden ilhamla yazılan ve Amerika’daki opioid krizini daha iyi anlamamı sağlayan bu roman gerçek bir başyapıt. Listede bu krizle ilgili bir kitap daha var Empire of Pain (Acı İmparatorluğu).
Bel Canto’ya göre daha çok sevdiğim Tom Lake ve Dutch House (Hollanda Evi) listeye girmiş, böylece en sevgililerimden Anne Patchett listeye birden fazla kitabı giren az sayıda yazardan biri olmuş. Murakami’nin ilk listede olmaması şaşkınlık uyandırmıştı, artık var. Khaleid Hosseini’nin çok satan iki romanı Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş de listeye yeni girmiş, bu iki roman pek benlik değildi, ama çok sattıkları ve çok okundukları kesin. Harry Potter’la geçirdiğim mutlu saatlerden ötürü listeye bir Harry Potter kitabı girmesine de sevindim. Pandemi başlayıp eve kapandığımızda fırsat bu fırsat diyerek serinin tüm kitaplarını peşpeşe okumuştum. Her gün aile efradına “hadi bye Hogwarts’a gidiyorum” diyerek kitabımla bir köşeye çekilmek en büyük keyfim ve kaçışımdı.
Bu yeni listedeki 100 kitabın 55’ini okumuşum ve aynen benim gibi tanıdıklarımın da bu listedeki okuduğu kitap sayısı bir önceki listeye göre artmış. İşte bunlar da biz kitap severlerin küçük mutlulukları. “Recency effect” diye bir kavram vardır, Türkçe’de zannediyorum “son etkisi” veya “sonralık etkisi” olarak kullanılıyor. Son deneyimin akılda en çok yer etmesi, ilk akla gelmesi anlamını taşır. Pazarlama iletişimi konusunda bir takım sonuçları yorumlarken dikkat ettiğimiz bir kavramdır. Bu okur listesinde biraz “recency effect “olduğu muhakkak. Son dönem okunanlar listeye daha kolay girmiş gibi. İşte liste yapmanın bir cilvesi daha. Bir örnek vermek gerekirse, geçen Mart ayında yayınlanan Percy Everett’in James isimli romanı hemencecik listede yerini bulmuş. Ben de şu sıralar bu romanı okuyorum ve James’in Damon Copperhead ile bir benzerliği var. James, Mark Twain’in Huckleberry Finn’in Maceraları isimli eserinin bir kölenin perspektifinden yeniden yazılışı. Çok beğendim, elimden düşüremiyorum.
Byung Chul Han’a da oy vermiştim ama, çok oy toplamamış anlaşılan. İklim kriziyle ilgili bir kitap da listede göremiyorum. Böyle demir leblebi yazarlar konular üzerine okumaktan mı, okuduğumuzu hatırlamaktan mı kaçınıyoruz acaba?
.