Cemal Süreya "Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı" demiş. Bence alışverişin de mutlulukla bir ilgisi var. Gelen mevsimi hayal etmek, özenle hazırlanmak, hevesle beklemek...

Bakmayın modanın ilkbahar / yaz ve sonbahar / kış diye iki sezonu olduğuna.

Yazı ayağımızda parmak arası terliklerle, şort tişörtle geçiririz.

Kışın yün kumaşlara, kaşmir dokulara, derilere bürünürüz.

Yazın uçuş uçuş bir elbise yeter, kışın çorap, çizme giyer, atkıyla bereyle sarınırız.

Uzun lafın kısası, yazın soyunur, kışın giyiniriz.

Vogue’un ve diğer moda dergilerinin en kalın sayısı bu yüzden eylüldür. Asıl sezon eylülde açılır.

Sonbahar ve kışı biraz da bana giyinip kuşanmanın tadını hatırlattığı için seviyorum.

Pazartesileri çalışmıyorum, o gün benim orman günüm. Evden çıkıp metroyla 10 dakikada Maslak’taki Atatürk Kent Ormanı’na gidiyorum ve bambaşka bir dünyaya giriyorum.

Geçen hafta ayağımda sentetik kumaştan ince ve tüy gibi hafif spor ayakkabılarla yürürken birden yağmur başladı. Toprak zemin çamurlandı çamurlanacak.

Yeni bir yürüyüş ayakkabısı almam gerektiğini hatırladım, bir de yağmurluk. Öyle şiddetli yağmurun altından kalkacak kadar su geçirmez bir şey olmasına gerek yok, hafif ve su itici olsun yeter. Aynı şekilde ayakkabı da yürüyüşe ve hafif koşuya uygun olsun, bir silince çamuru tozu gitsin. Şehirde yürürken “ormandan geliyormuşum gibi” durmasın, kafi.

Giysiler de bizim gibi bir adımda doğadan şehre geçebilmeli

Bir ayakkabıdan çok mu şey istiyorum. Bence değil. Versatil moda tasarımı yükselen trend. Her parça değil ama aldığım giysilerin büyük kısmı çok yönlü olabilmeli. Bir iki aksesuarla gündüzden geceye, ormandan iş yerine gidebilmeli. Bir kabanı mesela, altına bir eşofman, içine sweatshirt’le hafta sonu kısa bir AVM turunda ya da rahat bir öğle yemeğinde giyebilmeliyim. Aynı kaban, topuklu çizmeler ve aksesuarlarla bir iş toplantısında da mahcup etmemeli.

Ama bazen de insan öyle bir parça görüyor ki hiçbir yerde giyemezsem evde giyip aynada kendimi seyrederim diyor. Geçen yıldan beri gardıropların baş köşesine kurulan yeleklerin en ilginç yorumunu Fabrika’nın şu tasarımında gördüm. İddiaysa iddia!

Çok yönlü demişken… Fermuarla kapanan giysileri seviyorum, hele de karşıma beklenmedik bir yerde çıkınca… İşte size fermuarlı bir gömlek. Erkekler için üretilmiş ne gam. Evde erkek cinsinden kim varsa -oğul, eş, abi, baba, onunla paylaşılır. İki kere versatil!

Discovery Expedition Avrupa’da ve Türkiye’de ilk defa Boyner’de satılıyor

Bu çok yönlülük parça arayışının işe yaramadığı durumlarda var tabii. Mesela kayak giysileri. Yılda bir hafta da olsa kayağa gidiyorsanız o kar botları, o montlar alınacak. Neyse artık onlara da kayağa giderken bakarız.

Ne diyordum… Pazartesi ormanda olmak şahane. Yürürken yağmur başlayınca keyfimin kaçmaması, tam tersine alışveriş düşününce yerine gelmesi de öyle.

Cemal Süreya “Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı” demiş. Bence alışverişin de mutlulukla bir ilgisi var. Yeni mevsimi hayal etmek, özenle hazırlanmak, hevesle beklemek…

Modanın takvimine göre söylersem bu sonbahar / kışa hevesle giriyorum. Sizin için de aynısını diliyorum.