Türkiye'nin en prestijli bilim ödüllerinden biri olan Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün bu yılki sahibi kök hücre biyolojisi alanında çığır açan araştırmalarıyla Dr. Aydan Bulut Karslıoğlu kazandı. Çalışmalarını Berlin'de sürdüren Karslıoğlu ödülünü aldı.

Yaşamın gizemleri çözmekle bitecek gibi değil ama bilim sürekli bu gizemlerin peşinde. Bu gizemlerden belki en tuhafı, memeli canlıların geliştirdiği bir özellik.

Pek çok memeli hayvanın zorlu çevre koşullarıyla karşılaştıklarında embriyo gelişimini duraklattıkları ilginç bir hayatta kalma mekanizması var. Yani henüz sadece birkaç hücreden oluşan ama noırmal şartlarda hamilelik süresi dolduğunda doğacak yavru doğmuyor, annesinin rahminde birkaç hücrelik bir embriyo olarak durmaya devam ediyor. Bir anlamda ‘uykuya’ geçiyor.

Diyapoz adı verilen bu mekanizma sayesinde pek çok memeli hayvan, açlık gibi olumsuz dış etkenlerle karşılaştıklarında ortam yeniden uygun hale gelene kadar doğacak yavrularının embriyonik gelişimini askıya alabiliyorlar. Bu süreç boyunca embriyonik kök hücreler farklılaşma potansiyellerini koruyor, ortam uygun olduğunda da embriyonik gelişme yeniden başlıyor.

Peki bu nasıl oluyor? Bu uyku sırasında kök hücrelerdeki hafıza nasıl kodlanıyor ve uyku hali boyunca nasıl korunuyor, işte yaşam bilimlerinin çözmeye çalıştığı büyük bir gizem bu.

Bilim insanları epeydir diyapozun nasıl başlatıldığı, nasıl sürdürüldüğü ve hücrelerin nasıl yeniden etkinleştirildiğinin mekanizmasını çözmek istiyor.

Fakat bir soru daha var: Pek çok memeli hayvanda var olan bu mekanizma acaba insanda da var mı? Yani insan embriyosu da, gerektiğinde gelişimini ‘uykuya’ alıp dış şartların düzelmesini bekleyebiliyor olabilir mi?

İşte bu soruyu soran insanlardan biri, Türkiye kökenli genç bilim insanı Dr. Aydan Bulut Karslıoğlu, sorduğu soru ve bulmaya yaklaştığı cevaplarla Türkiye’nin en prestijli bilim ödüllerinden biri olan Sabri Ülker Bilim Ödülü’nü kazandı.

Sabri Ülker Vakfı tarafından 2016 yılından beri verilen Sabri Ülker Bilim Ödülü, sağlık bilimleri alanında çalışan Türkiye kökenli genç araştırmacılara ve bilim insanlarına veriliyor.

Dr. Aydan Bulut Karslıoğlu, Türkiye’de ODTÜ’den mezun olup, ardından Bilkent’te master derecesi almış ve halen Berlin’deki  Max Planck Moleküler Genetik Enstitüsü’nde çalışıyor. Dr. Karslıoğlu, burada Kök Hücre Kromatin Grubu’nun liderliğini yürütüyor, yani kendi laboratuvarı ve ekibi var.

Dr. Aydan Bulut Karslıoğlu’na kök hücre biyolojisi ve embriyonik gelişim alanındaki öncü katkıları nedeniyle kazandığı ödülünü Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yahya Ülker, Harvard Sabri Ülker Merkezi ve Ödül Jürisi Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, Harvard Toplum Sağlığı Fakültesi Dekanı (Harvard T.H. Chan School of Public Health) Prof. Dr. Andrea Baccarelli ve Sabri Ülker Vakfı Başkanı Dr. Talat İçöz takdim etti.

‘Büyük bir motivasyon kaynağı’

Dr. Aydan Bulut Karslıoğlu ödülün motivasyon kaynağı olduğunu belirterek “Genç bilim insanlarının öncü araştırmalarını bu kıymetli ödülle onurlandıran Sabri Ülker Vakfı’na ve jüri üyelerine tüm ekibimiz adına teşekkür ediyorum. Yaşamın ilk birkaç gününde embriyoların geçirdiği genetik, epigenetik ve metabolik değişimleri incelediğimiz araştırmalarımızın takdir edilmesi bizim için büyük gurur ve motivasyon kaynağı. Embriyonik kök hücre araştırmaları şimdiye kadar bilimde ve hastalıkların tedavisinde büyük adımlar atılmasını sağladı ve bundan sonra da kök hücre tedavilerine ışık tutacak. Layık görüldüğüm bu ödül, yalnızca bireysel başarının değil, bilimin toplum sağlığının gelişimine sunduğu katkının da ödüllendirilmesi anlamına geliyor” dedi

‘Genç bilim insanlarımızı teşvik etmekten mutluluk duyuyoruz’

Bilim insanlarının özverili çalışmaları sayesinde insan ömrünün önemli ölçüde arttığını belirten Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker, konuşmasında Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün bilimsel araştırmaları destekleyerek topluma katkı sunduğuna da dikkat çekti: “Dünya genelinde yaklaşık 9 milyon bilim insanı, insanlığın karşı karşıya olduğu zorluklara çözüm üretmek ve yaşam kalitesini artırmak için aralıksız çalışıyor. Bu çalışmaların olumlu neticesi tüm dünyada bilimsel olarak gözlemlenebiliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verileri, insan ömrünün son yüzyılda dramatik bir şekilde arttığını gösteriyor. 1900’lerin başında ortalama 31-40 yıl olan yaşam süresi, 2000’lerde gelişmiş ülkelerde 75-80 yıla kadar çıkmış durumda. Bunun nedenini hastalıkların erken aşamada teşhisi, tedavisi ve insan yaşam döngüsünün oldukça detaylı bir şekilde biliniyor olması diyebiliriz. Sabri Ülker Bilim Ödülü ile biz de bu değerli çabaların arkasında durmaktan ve genç bilim insanlarımızı teşvik etmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Onların özveriyle gerçekleştirdikleri çalışmalar, bugünle birlikte geleceğe de ışık tutuyor. Bu ödül, sadece bir takdir değil, bilim dünyasında yeni fikirlerin yeşermesi ve yenilikçi projelerin hayat bulması için de bir zemin hazırlıyor. Çabalarımız, genç araştırmacıları motive ederek bilim dünyasına yeni keşifler kazandırmalarına ve insanlığın geleceğini şekillendirmelerine destek oluyor. Yıldız Holding ve Ülker ailesi olarak, kendilerini bilime adayan, ülkemize ve insanlığa büyük bir hizmet sunan genç bilim insanlarımızı desteklemeye kararlılıkla devam edeceğiz.”

‘Bu uzun ve engebeli yolculukta bilim insanlarının teşvik edilmesi önemli’

Harvard Sabri Ülker Merkezi Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil konuşmasında Sabri Ülker Vakfı’nın bilimsel çalışmalara sunduğu sürdürülebilir desteğin önemini vurguladı: “Bilimsel araştırmaların başarıya ulaşması için ciddi bir zaman ve kaynak ayrılması gerekiyor. Bu uzun ve engebeli yolculukta tüm bilim insanlarının teşvik edilmesinin ve başarılarının taçlandırılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu sene 9’uncusu düzenlenen Sabri Ülker Bilim Ödülü ile her yıl farklı alanlardaki önemli keşifleri gerçekleştiren tüm genç Türk bilim insanlarımızın çalışmalarını hep birlikte alkışlıyoruz. Hem hücrelerin hem de canlıların enerji ve gıda kaynaklarını etkin kullanma ve yaşamın idamesi için uyum süreçlerinde etkin olan mekanizmalarından biri olan ‘diyapoz’ üzerindeki öncü çalışmaları için ödüle bu yıl layık görülen Dr. Aydan Bulut Karslıoğlu’nu kutluyorum.”

Ankara’dan Berlin’de kendi laboratuvarına…

2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden kimya mühendisliği ana dal ve biyoloji yan dal lisans eğitimini tamamladıktan sonra Bilkent Üniversitesi’nde moleküler biyoloji ve genetik üzerine yüksek lisans araştırmasını yaptı. Ardından 2008 yılında doktora çalışmaları için Almanya’nın Freiburg kentindeki Max Planck İmmünobiyoloji ve Epigenetik Enstitüsü’ne katıldı. Burada bağımsız araştırma laboratuvarını kuran Karslıoğlu, halen aynı enstitüde Kök Hücre Kromatin Grubu liderliği görevini yürütüyor.

Araştırma konusu ise şöyle: Pek çok memeli hayvanın zorlu çevre koşullarıyla karşılaştıklarında embriyo gelişimini duraklattıkları ilginç bir hayatta kalma mekanizması var. Diyapoz adı verilen bu mekanizma sayesinde açlık gibi olumsuz dış etkenlerle karşılaştıklarında ortam yeniden uygun hale gelene kadar embriyonik gelişimi askıya alabiliyorlar. Bu süreç boyunca embriyonik kök hücreler farklılaşma potansiyellerini koruyor, ortam uygun olduğunda da embriyonik gelişme yeniden başlanıyor. Ancak bu uyku sırasında hafızanın nasıl kodlandığı ve uyku hali boyunca nasıl korunduğu hala büyük bir gizem. Bilim insanları diyapozun nasıl başlatıldığı, nasıl sürdürüldüğü ve hücrelerin nasıl yeniden etkinleştirildiğinin mekanizmasını çözmek istiyor.

Embriyonik diyapoz çeşitli memelilerde gözleniyor. Benzer mekanizmaların insanlarda da mevcut olup olmadığı tartışılırken Dr. Bulut Karslıoğlu’nun grubu yakın zamanda insan hücrelerinin de diyapoz kapasitesine sahip olduğu tezini geliştirdi. Hücresel uyku halinin insan vücudunun işleyişinde rol oynadığı biliniyor; burada uyku halindeki kök hücreler dokuların yenilenmesi ve onarılması için bir havuz görevi görüyor. Bu nedenle Dr. Bulut Karslıoğlu’nun araştırmaları aynı zamanda diğer bağlamlardaki hücresel uyku halleri üzerine yapılan araştırmaların ilerletilmesi potansiyeline de sahip.

Dr. Aydan Bulut Karslıoğlu araştırma ile ilgili olarak “Embriyonik sistemimizin sadece bizi değil diğer uyku sistemlerini de ilgilendiren temel keşiflere araç olmasını umuyoruz” diyor.

Prof. Gökhan Hotamışlıgil ve ekibinin Harvard’da neler bulduğunu bu kez Murat Ülker kendisi yazdı