‘Uzmanların Karışımı’ (Mixture of Experts, MoE) makine öğrenmesinde kullandığımız tekniklerden biridir. Ben, ‘Ustaların Karışımı’ demeyi tercih ediyorum. Gelin bu tekniği biraz açalım.
Netflix veya Amazon gibi bir platformda film veya kitap öneren bir araç geliştirdiğinizi düşünün. Kullanıcı davranışlarını tahmin eden tek bir sistem yerine farklı yönlerde uzmanlaşmış birkaç küçük ‘usta’ veya sistem oluşturursunuz. Bir usta, kullanıcının geçmiş davranışını anlayabilir, bir başkası benzer kullanıcılar arasında trendleri fark edebilir ve bir usta da popüler öğeleri belirleyebilir. Hangi zamanda hangi ustayı dinleyeceğine karar veren bir sistem de kurarsınız. Bu sisteme şef diyelim. Zamanla, şef hangi koşullarda hangi uzmanı seçeceğini deneye yanıla öğrenir.
Zihnimizde farklı ustalar konuşuyor
Meditasyon deneyimimde fark ettiğim önemli konulardan biri, zihnimin ‘Ustaların Karışımı’ modeline benzer şekilde çalıştığıydı. Popüler inancın aksine, meditasyon sadece nefesimize odaklanmakla ilgili değildir. Meditasyon sırasında, gözlem nesnesi her şey olabilir, hatta düşüncelerimiz bile. Daha çok meditasyon yaptıkça, daha iyi gözlemci olup zihnimizdeki farklı ‘sesleri’ tanımaya başlarız.
Bu durum size tanıdık gelecektir. Spor yaparken bir ses size “Yeterince yaptın, rahatla” derken, başka bir ses “Durmak yok, sınırlarını zorla” diyebilir. İlginçtir ki, bu seslerden hangisinin doğru söylediği yani o an size neyin iyi geleceği genellikle duruma bağlıdır.
Zihnimizi genellikle tek bir tutarlı ses gibi düşünürüz, peki gerçekten öyle mi? Pixar’ın ‘Ters Yüz’ (Inside Out) adlı filminden ilham alalım. Bu yaratıcı animasyon, bir çocuğun zihnindeki farklı duyguları temsil eden çoklu karakterleri başarılı bir şekilde gösterir: Korku, öfke, sevinç, tiksinme ve üzüntü. Bu karakterler sürekli olarak tartışır ve farklı karakterler zaman zaman öne çıkar. Tıpkı zihnimizde olduğu gibi.
Yürüyüşe çıkmayı düşünüyorsunuz, bakın aklınızdan neler geçecek
Gelin bir örnekle devam edelim. Sağlığa olan pek çok faydasını duyduktan sonra günlük bir yürüyüş rutinine başlamayı düşünüyorsunuz. Bu fikir aklınıza yerleştikçe, zihninizdeki çeşitli sesler bir tartışma başlatabilir.
‘İyimser’ bir ses içten içe şöyle der: “Bu harika! Düzenli yürüyüşler sana iyi gelecek ve daha mutlu olacaksın.” Ancak ‘Gerçekçi’ hemen karşı çıkar: “Ama yapman gereken çok iş var, nereden zaman bulacaksın bu yürüyüşler için?” ‘Yavaş ve istikrarlı’ ses sizi rahatlatır: “Sorun değil, yürümeye başla yeter. Yoğunluktan çok süreklilik önemlidir.” Ancak bu mantıklı argümana ‘Ya hep ya hiç’ sesi karşı çıkar: “Ancak bunun işe yaraması için çok yürümen gerekiyor, bu senin başarabileceğin bir şey değil.”
‘Sağlık bilinci olan’ ses ikna edici bir argüman sunar: “Yürüyüş, kalp krizi riskini azaltacaktır.” Ancak ‘Korkulu’ ses, oldukça uç bir karşı argümanla araya girer: “Ya fazla zorlarsan ve sonunda kalp krizi geçirirsen?”
Son olarak, ‘Sosyal’ ses nazikçe şunu önerir: “Yürüyüşe yalnız başlayabilir ve belki yolda arkadaşlar edinebilirsin.’ Ancak, ‘Bağımlı’ ses ısrarla şunu söyler: “Bu yürüyüşlere başlamadan önce seninle birlikte yürüyecek bir arkadaş bulmalısın.”
İlginç olan şu ki, tüm bu perspektifler aynı anda aklınızda belirebilir, ancak siz belki de sadece en yüksek sesli olanının farkında olabilirsiniz. Bu ‘sesler’, her biri eşsiz bir bakış açısı sunan içsel ustalarınızdır. Hangi sesi dinleyeceğinize karar vermek, yani şef olmak size bağlıdır.
Mevlana, ‘Misafirhane’ adlı şiirinde içsel seslerin varlığını ne güzel ifade eder. Bize tüm düşünceleri ve duyguları yargılamadan hoş karşılaşmamızı öğütler. Bu düşünce, meditasyon pratiğiyle sıkı bir şekilde ilişkilidir. Bu şiiri yukarıda tartıştığımız bakış açısıyla okuyun, bakalım nasıl bir tat verecek?
İnsan kısmı bir misafirhane,
Her sabah yeni birisi gelir.
***
Bir sevinç, bir bunalım, bir zalimlik,
Aniden farkına varmak bir şeyin,
Hepsi beklenmedik misafir.
***
Hepsini karşılayıp eyle!
Evini vahşetle süpürüp,
Bütün mobilyalarını boşaltan
Bir kederler kalabalığı bile gelse.
***
Her geleni alnının akıyla misafir et.
Olur ki yeni bir zevk getirmek için
Boşalttılar evini.
***
Karanlık düşünce, utanç ve garez,
Hepsini gülerek karşıla kapıda
Ve buyur et içeri.
***
Minnettar ol her gelene
Kim gelirse gelsin.
Çünkü bunların her birisi
Öte taraftan bir kılavuz
Olarak gönderildi.
Zihnimizdeki farklı seslerin farkında olmazsak, herhangi bir anda en yüksek sesin hüküm sürme riskiyle karşı karşıya kalırız. Farkındalığımız arttıkça, bu sesleri farklı tecrübelerle farklı bakış açılarına sahip olmuş “Ustalar” olarak görmeye başlarız. Bu sayede onlardan, yani hayat boyu edindiğimiz deneyimlerden, yardım alabiliriz. Bir ikilemle karşılaştığınızda durun ve bu ‘ustaları’ dinleyin. Kim konuşuyor? Ne diyor? Kime kulak vereceksiniz? Unutmayın, hangi ustanın aktif olacağına karar veren şef, sizsiniz. Kararı, siz verirsiniz.
Bu yaklaşım, sadece netlik sağlamakla kalmaz, aynı zamanda içsel keşif yolculuğuna bir heyecan ve merak unsuru ekler. Yaşam boyu eğitmiş olduğunuz içsel ‘ustalarınızla’ tanışmaya hazır mısınız?
Not: Misafir şiirinin Farsça aslından çevirisini bulamadım, eminim daha farklı bir tadı vardır.