“Ona, sporculuğuna, gücüne yapılacak iltifatlar, övgüler muhtemelen ileriki yıllarda yetersiz kalacak. Dünyanın en büyüğü olacak. Bizim aklımızdaysa; geç de olsa onu tanıdığımız, başka bir milli takımın formasını giyse, başka bir ülkenin Vargas’ı olsa hasetten çatlayacağımız, bu “alfa-gentlewoman” havalarına bayıldığımız, maçtan önce, maçtan sonra, otobüste giderken, otobüsten inerken, arkadaşlarıyla DJ kabinini paylaşırken, İstiklal Marşı’nın ilk iki kelimesini söylerken, Erik Dalı’yla oynarken, havada, karada, yerde gökte çok sevdiğimiz, gülüşüne, sükunetine hayran olduğumuz 2023 yazı kalacak.
Yaz bitti, alınacak maçlar bitti, başka alınacak kupa da kalmayınca altın madalyalar yatakların başucuna asıldı ve herkes birer birer takımlarına ve rutinlerine geri döndü. Uğurladıklarımızdan biri de Vargas oldu. Türkiye’den 7 bin 158 km uzaklıktaki Tianjin’de, Türkiye’den beş saat ilerideki hayatına geri dönse de kendisi gitti gölgesi kaldı.”
Gazeteci yazar Elif Key yayın hayatına yeni başlayan üç aylık dergi Nu-Look’un ilk sayısında yıldız voleybolcu Melissa Vargas’tan böyle bahsediyor.
Kızlarla yeniden buluşmak için 2024 Paris Olimpiyatları’nı beklememiz gerekiyor. O zamana kadar Vargas’ı bambaşka haliyle görmek isteyenler için Nu-Look’ta 28 sayfalık özel çekim var. Kendini “meraklı, samimi ve tutku dolu” diye tanımlayan dergi Vargas’ın tüy gibi hafif ruhunu ve çelik gibi sağlam iradesini yansıtıyor.
Çekimden bazı kareler ve Elif Key’in yazısından öne çıkan başlıklar şöyle:
📌 Daha gencecikken dahi izleyeni büyüleyecek bir oyun tarzı var, o zamanlar da havaya sıçrarken, servis atarken Vargas o sahaya çok yakışıyor. Herkes biliyor. Vargas, bir gün dünyanın en büyüğü olacak. Dokuz yıl önce görülen ışık şimdi gözleri kamaştırıyor.
📌 Maslak’taki stüdyonun kapıları ardına kadar açık. Heyecanın dili olsa konuşacak. Voleybol takipçileri hariç dört beş ay öncesine kadar hiçbirimizin bilmediği, tanımadığı, TikTok’a ismini yazarken yüzlerce fan sayfası tarafından editli videoları çıkan, Instagram’da yüzbinlerce fotoğrafla lovebombing’e uğrayan, bizi sadece tipiyle değil, oyunuyla da büyüleyen kadını bekliyoruz.
📌 Her hayran olunan insana bir birim bile olsa gıcık olma ihtimali vardır ya acaba o bir birimlik ihtimal belirecek mi? Yakından da hayran kalacak mıyız? Küba’dan buraya uzanan hikayesinin Vargas versiyonunu alabilecek miyiz? Yoksa bizi de az kelimelerle, kurduğu kısa cümlelerle başından savacak mı?
📌 Melissa Vargas arabadan inip, çekimlerin yapılacağı stüdyoya giriyor. Klişelere lanet okutacak bir duruşu, bir ışığı var. Sağlı sollu karşılama komitesi gibi dizilmiş bir insan koridorundan geçerken, herkese tek tek gülümsüyor, el sıkışıyor. Ama bu bir star girişi değil. Sanki yine bir turnuvayı kazanmışlar da maçtan sonra soyunma odasına gidiyormuş gibi. Ve bazen insan sükunetiyle de çok şey anlatır ya, onunki öyle bir hal. Omzunda paralanmış sırt çantasını girişteki banklardan birinin üstüne koyuyor. Hareketleri de kendisi de o cüssesine rağmen bir kuş tüyü kadar hafif.
📌 Bu kızlar çok büyük, insan yakından görünce daha iyi anlıyor. Dev gibi. Ve değil. İnsanın ürkebileceği, sesimi duyurabilir miyim endişesi taşıyabileceği bir boydaki insanın orada bulunan herkesle aslında aynı boydaymış gibi davranması onun alametifarikası olsa gerek. Çok yorgun görünüyor ama mutsuz değil, suratı asık, kendinden uzak durulmasını ister bir tavırda hiç değil.
📌 Her giydiği başka yakışıyor. Sfenks gibi genç bir kadın. Valentino’lar, Balenciaga’lar, taktığı takılar, saatler, hepsi üzerinde başka duruyor. Üzerine hangi reklam panosu gelirse gelsin dikkat çeken, güzel duran, insanda merak uyandıran Times Square’in en yüksek binası gibi.
📌 Havadaki duruşuna hayran olduğumuz kadın, yerde de kendine hayran bırakıyor. Yüzü, ifadesi, gözleri, gülüşü, sükuneti, hiçbir şey talep etmeyen hali, her şeye uyumlanan, hikayenin içinde su olup akan bir Vargas. Çok zor bir şey olsa gerek, herkesin sana bakması, her hareketinin kayda alınması, herkesin seni görür görmez fısıldaşmaya başlaması, herkesin sana hayranlıkla bakması. Dışa dönük birisi olsa çok kolay da Melissa Vargas dünyanın en utangaç insanı.
📌 Üzerine giydiği her markanın önünde kuyruk olacağı kadar güzel kareler veriyor. Bir reklam çekiminden ötekine koşmasının bir sebebi var. Vargas’ın duruşu, doğuştan Avatar’lığı, fiziği onu bir marka mıknatısına çeviriyor.
📌 Vargas, (milli takım oyuncularının) hepsinin ülke için en iyi sonucu almayı istediğini söylerken, birbirlerine çok bağlı olduklarını ve çok eğlendiklerini söylüyor. Zehra ve Ebrar’la ise başka bir bağları var. “Üçümüz de aynı yaştayız ve aynı şeyleri seviyoruz, o yüzden birbirimize çok çabuk bağlandık, ama aslında bütün takım birbirini çok seviyor” diyor.
📌 Ya Erik Dalı? Harika bir ritmi var dese de meğer erik dalının gevrek olduğundan onun da haberi yokmuş. “Şarkı ne diyor bilmiyorum, sözlerini bilmiyorum ama duyduğum anda dans etmek istiyorum” diyor. Çekimler sırasında da öyle. Melissa, kutlamalarda çaldırdığı şarkısını ya da Sia’nın “Unstoppable”ını duyduğu anlarda kendini durduramıyor.
📌 Çekim boyunca, aralarda telefonuna kendi görüntülerini gülümseyerek kaydeden, onu arkadaşlarına gönderen, ünlü olmanın, sevilmenin tadını çıkaran, fısıldar gibi konuşan, füze gibi topa vuran, dünyanın en iyisi olacağına inanan, bunun için çok çalışan bir ikon. Profesyonel sporculuğun büyük tavizler gerektirdiğini bilen, hayallerinin peşinden giden, dünyayı ülke ülke gezerken, başka takımlarda başka başarılara imza atan bir kadın.
Yazı: Elif Key
Fotoğraflar: Tuğberk Acar
Kreatif Direktör: Aslı Abbasoğlu
Moda Editörü: Aslıgül Arslanalp Birman