Amsterdam’da 25-28 Ağustos tarihlerinde düzenlenen kardiyoloji konulu kongrede, geceleri horlayan genç yetişkinlerin ileriki yaşlarda felç geçirme olasılıklarının yüzde 60, kalp ritim bozukluğu geliştirme olasılıklarının ise beş kat daha fazla olduğunu açıklandı.
Independent Türkçe’de yer alan habere göre söz konusu araştırmanın başyazarı ve Stanford Üniversitesi’nde Kardiyoloji profesörü Sanjiv Narayan, horlama ve uyku apnesi arasındaki ilişkinin bilindiğini ancak şimdiye dek kimsenin konuya kalp hastalıkları riskinin boyutları açısından bakmadığını söyledi.
20-50 yaş aralığı araştırıldı
Araştırmacılar, 20 ile 50 yaş arasındaki 766 bin ABD’li yetişkinin verilerini inceledi. Bunlar arasında 7 bin 500 kişinin uyku sırasında normal solunumun kesintiye uğraması anlamına gelen ‘uyku apnesi’ sorunu yaşadığı belirlendi. Uyku apnesi yüksek sesli horlamaya ve hastaların nefes almakta zorlanarak uyanmasına yol açıyor.
Bu kişiler 10 yıl boyunca takip edildi ve uyku apnesi olan, dolayısıyla horlayan hastaların o kadar sık horlamayan kişilere kıyasla felç geçirme ihtimalinin yüzde 60 daha fazla olduğu ortaya çıktı. Yine aynı gruptakilerin, kalbin düzensiz ve genellikle anormal derecede hızlı atmasına yol açan atriyal fibrilasyon (ritim bozukluğu) riskinin beş kat daha fazla olduğu anlaşıldı. Kalp çarpıntısı, baş dönmesi ve nefes darlığı ritim bozukluğunun belirtileri arasında yer alıyor.
Nedeniyle ilgili iki teori var
Prof. Narayan en büyük belirtisi horlama olan uyku apnesinin neden kalp ve damar hastalıklarının habercisi olabileceğini şöyle açıklıyor: “Nefes alamadığınızda akciğerlerinizdeki basınç artar ve sonunda nefes nefese uyanırsınız. Bu da kalbe basınç bindirerek kalp odacıklarında sıkışmaya neden olur ve atriyal fibrilasyona yol açabilir.” Bir başka teori de kandaki oksijen seviyesinin saniyeler içinde düşmesi ve bunun kalp üzerinde baskı yaratması olabilir.
Araştırmacılar, pratisyen hekimlerin hastalarına düzenli olarak horlayıp horlamadıklarını sormasını ve kalp sağlığı konusunda uyarmasını öneriyor.