Son yıllarda sağlık ve beslenme dünyasında adı sıkça duyulan 90-30-50 diyeti, dengeli makro beslenme prensipleri üzerine kurulmuş bir yöntem. Bu yaklaşım; vücudun ihtiyaç duyduğu temel besin öğelerini doğru miktarda almayı, gün içinde daha uzun süre tok kalmayı ve sağlıklı bir metabolizma düzeni oluşturmayı hedefliyor.
Peki, bu yıl oldukça popüler olan bu “yeni” beslenme yaklaşımı nasıl uygulanıyor ve kilo vermede gerçekten etkili mi? İşte, 90-30-50 diyet yöntemi ve uygulama adımları…
Uygulaması basit
90-30-50 yöntemi, günün belirli zaman aralıklarını temel alan bir beslenme düzeni. Adını ise bu üç kritik sayıdan alıyor:
90 dakika: Uyanır uyanmaz ilk 90 dakika içinde kahvaltı yapılması.
30 dakika: Ana öğünlerden 30 dakika önce 1 bardak su içilmesi.
50 gram: Günlük karbonhidrat tüketiminin ortalama 50 gramla sınırlandırılması.
Bu yaklaşım hem metabolizmayı hızlandırmayı hem de kan şekerini dengede tutmayı hedefliyor.
Öğün atlamayın
1. Kahvaltıyı ilk 90 dakika içinde yapın: Uyandıktan sonra en geç 90 dakika içinde dengeli bir kahvaltı yapılır. Protein, sağlıklı yağ ve lif içeren besinler tercih edilir. Öğün atlamayı önleyerek metabolizma aktivasyonu amaçlanır.
2. Her öğünden 30 dakika önce su için: Ana öğünlerden 30 dakika önce 1 bardak su tüketilir. Bu, hem mideyi hazırlayarak porsiyon kontrolü sağlar hem de sindirimi destekler.
3. Günlük karbonhidratı 50 gramla sınırlandırın: 50 gram karbonhidrat sınırı, düşük karbonhidratlı beslenmeyi temel alır. Şekerli yiyecekler, beyaz unlu gıdalar ve paketli ürünler sınırlanır. Sebzeler, protein kaynakları ve sağlıklı yağlar ön plana çıkar.
İşe yarıyor mu?
Bu yöntem bu yılın modası. Aslında diyetin en önemli bölümü karbonhidrat alımını sınırlamak. Bu sınır konduğunda ve disiplinle uygulandığında kilo vermeye yardımcı olur.
Karbonhidratın azalması ve düzenli öğün saatleri, vücudun yağ yakımına geçmesini destekler. Karbonhidrat alımını tamamen kısıtlayan diyetlerin yanında bu diyet uygulaması daha kolay gibi gözüküyor.
Düşük karbonhidrat, düşük tuz ve şeker tüketimi vücutta su tutulmasını azaltabilir. Öğün düzeni ve su tüketimi, kan şekeri dalgalanmalarını dengeleyebilir.
