Balıkesir’de yaşayan Mustafa ve Fahriye Işık çiftinin tek çocuğu Ekin Ada’nın anne karnında 32 haftalıkken kalbinde tümör tespit edildi. Doktorlar bebeği alalım dese de anne Fahriye Karaca Işık doğurmak istedi.
Daha doğmadan başvurdukları her doktor “Tek çare kalp nakli” dedi. Beş yaşına kadar tümörü de kalbiyle birlikte büyüdü, sekiz santimlik minik kalp kendi büyüklüğünde bir tümörü de taşımak zorunda kaldı.
Ekin Ada geçen ekim ayında Koç Üniversitesi Hastanesi’nde dünya tıp literatürüne girecek bir ameliyatla yeniden doğdu.
Sekiz saat süren ameliyat sırasında Ekin Ada kalbi “yerinden söküldü” ve ameliyat masasında tümör temizlendikten sonra kalp tekrar nakledildi.
‘Ameliyatı nefesimizi tutarak yaptık’
“Yüzyılın kalp cerrahları” arasında anılan Prof. Dr. Afksendiyos Kalangos ve Opr. Dr. Yılmaz Zorman bu eşi benzeri olmayan operasyonu “O kadar riskli bir ameliyattı ki nefesimizi tutarak yaptık. Kadavradan kalp nakli olsa elinizde sağlam başka bir organ var. Oto-transplantasyon, yani hastanın kendinden nakilde ise en ufak hatada yerine takabileceğiniz başka bir organ yok” diye anlattı.
‘İkinci doğumuna şahit oldum’
“Bu çocuğun ikinci doğumuna tanık oldum” diyen Prof. Dr. Afksendiyos Kalangos sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ekin Ada kızımızla ilk 32. haftada anne karnındayken ilk tanıştım. Fetal EKO’sunda kalp tümörü tespit edildi. Kızımız doğdu, üç ila beş ay aralarla izlemeye başladık. Yaşı büyüdükçe kalp içindeki tümör de büyüyordu.
Bu tümörlerin bir kötü tarafı da ritim düzensizliği yaratmaları. Ani ölüm riski çok yüksek vakalar bunlar. Tümörün büyüklüğü neredeyse kalp kadar olmuştu. Yedi santimlik bir tümör; Ekin Ada’nın kalbi sekiz santim uzunluğundaydı zaten.
Sol karıncıktaki tümörün bir büyük tehlikesi daha vardı. Önemli bir koroner arter damar tümörün içinden geçiyordu.”
‘Soğan kabuğu soyar gibi tümörü kalpten ayırdık’
Tümörün içinden hayati bir damar geçmesi nedeniyle kalp yerindeyken ameliyat etmenin imkansız olduğunu anlatan Prof. Dr. Kalangos çok büyük riske girerek kalbi çıkarıp ameliyat yolunu seçtiklerini vurguladı.
Prof. Dr. Kalangos “Çok dikkatli çalışmamız gerekiyordu, o nedenle kalbi yerinden söktük, damarlarından ayırdık ve masanın üstüne yatırarak (kalp vücuttan ayrıyken) ameliyata devam ettik. Göğüs boşluğu tamamen boş kaldı, ‘kalpsiz’ bir durumda makineye bağlı takip edildi. Kalbi masanın üstünde sol karıncığa hasar vermeden, hem kasları hem arterleri koruyarak açtık. Dr. Yılmaz Zorman ile nefesimizi tuttuk, ince ince, soğan kabuğu soyar gibi kalp kasından tümörü ayırdık. Tümörün içinden geçen o ince, bir milimetrelik koroner damarı bulduk, onu da titiz şekilde tümörden ayırarak kalbi tamamen temizledik. Onarılmış kalbi tekrar yerine taktık” dedi.
Kalbi taktıktan sonra gözü ekranda, ilk atışını bekledi
Kalbi Ekin Ada’ya geri naklettikten sonra ilk yaptığı şeyin monitöre bakmak olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Kalangos sözlerini şöyle noktaladı:
“O an ilk yaptığınız şey, tabii ki monitöre gözünüzün takılması oluyor. Kalp tekrar çalışmaya başladı ve büyük bir rahatlama yaşadık. Ben yurt dışında, özellikle Cenevre’de çocuklarda kalp akciğer transplantasyonunu rutin olarak yapan bir cerrahtım.
Kalp naklinde oldukça tecrübeli bir cerrah olmama rağmen oto-transplantasyon yani hastanın kalbini yerinden çıkarıp tekrar takma tecrübesini ilk defa yaşadım. Dolayısıyla benim için de özel bir andı bu.
Ekin Ada’nın başka alternatifi yoktu. Düşünün ölüme mahkum bir insanın mucizevi bir şekilde tekrar hayata dönmesi ikinci doğuş değil de nedir?”
‘En ufak hatada başka alternatifimiz yoktu’
Prof. Dr. Kalangos ile birlikte ameliyatı gerçekleştiren Opr. Dr. Yılmaz Zorman ise sekiz saat süren ameliyat sırasında defalarca nefeslerini tuttuklarını söyleyerek şunları anlattı:
“Çok uzun süren bir ameliyattı. Hocayla kaç kere göz göze geldik, kaç kere nefesimizi tuttuk, gerçekten hatırlamıyorum. Ekin Ada her şeyiyle çok özel bir çocuk.
Ben bu tür bir ameliyatla meslek hayatım boyunca hiç karşılaşmadım. Literatür taraması da yaptık hocamızla. Böyle bir tanıyla başarılı bir şekilde ameliyat olmuş bu yaşta bir hasta literatürde bulamadık.
Bazı denemeler olmuş, ama bu yaştaki bir çocukta başarılı bir ameliyat ve oto-transplantasyon, bence bu ameliyatı nadir kılan unsurlar.”
Ritim bozuklukları nedeniyle ani ölüm riski yaşamaya başlayan Ekin Ada’nın yaş, boy ve kilosuna uygun kalp bulunana kadar nakil bekleyecek durumda olmadığını da anlatan Dr. Zorman “Diyelim ki kalp nakli ameliyatı yapıldı, elinizde bir alternatifiniz olurdu. Çünkü orada sağlam bir kalp dokusu var ve yerine taktığınızda çalışacak. Ama bizim ikinci bir alternatifimiz yoktu. Hatta biz Ekin’i ameliyata almadan önce neden yapıyorsunuz sorusuyla da çok muhatap olduk. Çünkü annesinin kucağından alıp ameliyathaneye götürüyorsunuz ama işler yolunda gitmezse onlara kötü haber vermek zorunda kalabilirsiniz. Bu çok yıkıcı olurdu hepimiz için. Şimdi bizi ziyarete geliyor, bu mutluluğun tarifi inanın yok” diyerek sözlerini noktaladı.
‘Birileri risk almalı’ dedi ve onu kurtardı
Hamileliğinin son haftalarındaki korkunç teşhisle yüzleşmenin çok zor olduğunu anlatan anne Fahriye Işık Karaca ise duygularını şöyle anlattı:
“Her şey 32 haftaya kadar çok güzel giderken bir anda bizi alt üst eden bir haberle sarsıldık. Gezdiğimiz hastanelerde kızımız için hiçbir şey yapılamayacağı söylendi. Doğumdan sonra 10 gün yoğun bakımda kaldı, ancak 10 gün sonra kucağıma alabildim.
Herkes çocuğunu alıp çıkıyor ama siz hastaneden boş çıkıyorsunuz. Çaresizliğin ne demek olduğunu ben kızımda yaşadım. Allah’a şükürler olsun ki Kalangos hocamızla tanıştık. O bize hiçbir çocuğun kaderine terk edilemeyeceğini, birilerinin risk alması gerektiğini söyledi.
Denenecek başka yöntem de yoktu. Onun için gözünüzü karartıp kabul ediyorsunuz. İlk gittiğimiz hastanede anne karnında çocuğun hayatını sonlandırıp bana doğum yaptırmaktan bahsedilirken öyle bir şeyle karşılaşıyorsunuz ki çocuğunuzu elinize sağlığına kavuşturup veriyor, onunla bir ömür geçirebileceğinizi size gösteriyor. Dünyalar benim oldu desem az kalır yanında.”
‘Kahraman gibi hissediyorum’
Baba Mustafa Işık ise kızının doğumundan önce başvurdukları her hastanede kalp naklinden başka şansının olmadığını söylediklerini kaydederek “Ameliyat tamamlandığında hocamız bizi ameliyathanenin kapısını çağırdı. Ellerini açtığı anda ameliyatın iyi geçtiğini anladık ve bütün dünyalar bizim oldu. Hocama sarılıp ağladım” diye konuştu.
Minicik bedeniyle böylesine zor bir hastalığa direnen ve geçirdiği mucizevi ameliyatla sağlığına kavuşan minik ekin Ada ise kendini kahraman gibi hissettiğini söyleyerek “Ameliyata girmeden önce ne olacağını çok merak etmiştim. Kahraman gibi bekliyordum. Daha önce iki kez yoğun bakımda yatmıştım. Günler çok uzun gelmişti o zaman. Artık korkmuyorum çünkü büyüdüm. İleride veteriner olmak istiyorum, çünkü hayvanları çok seviyorum. Onları iyileştirmek istiyorum” dedi.