Kaya tuzu, Himalaya tuzu, deniz tuzu gibi tuz çeşitleri son yıllarda sağlıklı yaşamı benimseyenler arasında daha fazla ilgi görüyor. Bu tuzlar ‘daha saf’, ‘mineral açısından daha zengin’ ve ‘rafine tuzlara göre daha sağlıklı’ olarak tanıtılıyor. Ancak İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayşe Kubat Üzüm’ün bu konuda bir itirazı var: “Gurme tuzlar, iyot eksikliğini önlemede yetersiz ve iyotlu sofra tuzunun yerini alamaz. Türkiye 2000 yılında ‘Ulusal İyot Programı’ ile sofra tuzuna iyot eklemeye başladı. Sağlığınız için iyotlu sofra tuzu tercih etmelisiniz.”
Peki iyot neden bu kadar önemli? İyot yetersizliği ne tür sorunlara yol açabilir? Kimler iyotlu kimler iyotsuz tuz kullanmalı? Tansiyon hastaları tuz kullanırken nelere dikkat etmeli? Her derde deva olarak görülen iyot damlalarını gelişigüzel kullanmak ne tür sorunlara yol açabilir? Prof. Dr. Ayşe Kubat Üzüm yanıtladı.
İyodun vücuttaki temel işlevi nedir?
İyot, tiroid hormonlarının olmazsa olmaz elementlerinden biri. Başlıca iki tür tiroid hormonu var: Tiroksin (T4) ve triiyodotironin (T3).
Bu hormonlar vücutta enerji dengesini ayarlıyor, metabolizmanın düzgün çalışmasını sağlıyor, birçok organının normal işleyişini düzenliyor. İşte iyot bu iki hormonun yapımında baş rolde. Yani iyot olmadan bu hormonlardan bahsetmek mümkün değil.
İyot eksikliği tiroid bezi fonksiyonlarını nasıl etkiler? Hangi tiroid hastalıklarına yol açabilir?
Tiroid bezinin düzgün çalışmamasına ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Bunların en bilineni guatr hastalığı. Guatr, tiroid bezinin anormal şekilde büyümesidir. Boğaz bölgesinde şişliğe yol açabilir. Bazen hiçbir belirti vermez ama büyükse nefes almayı ve yutkunmayı zorlaştırabilir. İyot eksikliğinde bazen guatra nodül dediğimiz küçük şişlikler eşlik edebilir.
Ben hastalarıma hep şu örneği veririm: Araba için benzin neyse tiroid bezimiz için de iyot o demektir. Nasıl arabanız benzinsiz çalışmazsa vücudunuz da iyotsuz çalışmaz. Eğer tiroid bezinde yeterince iyot yoksa zamanla tiroid hormonu üretimi azalır ve TSH dediğimiz bir hormon artar. Sonuçta da hipotiroidi (tiroid bezinin yetersiz çalışması) hastalığı ortaya çıkar. Hipotiroidi vücudun metabolizma hızını yavaşlatır. Halsizlik, yorgunluk, kilo alma, soğuğa karşı aşırı hassasiyet, kabızlık ve guatr gibi belirtilerle kendini gösterir. Tedavi edilmezse kalp hastalıkları, eklem ağrıları, kısırlık gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Vücudumuz ihtiyacı olan iyodu nasıl temin eder?
İyot ihtiyacımızı deniz ürünlerinden, iyotlu tuzlardan ve iyotla zenginleştirilmiş besinlerden karşılayabiliriz. Türkiye coğrafi konumu itibariyle genel olarak iyot eksikliği açısından risk altında bir ülke. Bu nedenle 2000 yılında Ulusal İyotlama Programı başlatıldı ve sofra tuzlarına iyot eklenmeye başlandı. Yani iyot almanın en etkili yolu iyotlu tuz.
Sofra tuzlarına iyot eklenmesinden önce ve sonra tiroid hastalıklarının durumunu karşılaştıran çalışmalar var mı?
Evet, var. Öncelikle ülkemizde iyot eksikliğinin ve guatrın endemik (yaygın ve sık rastlanan) olduğunu biliyoruz. Bu amaçla 1997-1999 yılları arasında çok önemli bir çalışma yapıldı. Bu çalışmada 20 ilimizdeki okul çağındaki çocuklar üzerinden guatr ve iyot düzeylerine bakıldı. Sonuçlara göre bu illerdeki guatr oranı yüzde 31,8 çıktı.
Bu sonuçlardan sonra hemen harekete geçildi. Ulusal bir iyotlama programı başlatıldı ve sofra tuzlarına iyot eklenmeye başlandı. İki yıl sonra yani 2002’de aynı illerdeki durum tekrar gözden geçirildi. İyot seviyelerinde artış ve guatr oranlarında düşüş görüldü.
2007’de yapılan bir başka çalışmada iyot seviyelerinin daha da arttığı gösterildi. En güncel veri 2007 yılına ait olsa da son 20 yılda iyot programımızda ciddi ilerlemeler kaydedildiğini söylemek mümkün. Şehirlerde durum biraz daha iyi ama hâlâ istediğimiz seviyede değil. Kırsal bölgeler biraz zorlanıyor ama yine de iyileşmeye doğru ilerlediğini söyleyebiliriz.
İyot eksikliğinin hamilelik ve bebek gelişimi üzerinde de olumsuz etkileri var değil mi?
Hem de çok… İyot eksikliği, gebelik sürecinde ve bebek gelişiminde ciddi sorunlara yol açabilir. Öncelikle gebelikte nasıl sorunlara yaratabildiğine bakalım. Ölü doğumlar, erken doğum veya düşük gibi üzücü sonuçlar ortaya çıkabilir.
Diyelim ki bu tür sonuçlar gerçekleşmedi ve bebek doğdu. Bu, “Doğan bebekte artık risk yok” anlamına gelmez. Anne karnında yeterince iyot alamayan bir bebek, kalıcı beyin hasarı ve geri dönüşü olmayan zihinsel-fiziksel gelişim sorunlarıyla karşı karşıya kalabilir. Biz bu tabloyu ‘kretenizm’ olarak adlandırıyoruz. Kretenizm; zekâ geriliği, boy kısalığı, sağırlık ve konuşma bozukluklarının eşlik ettiği, geri dönüşümsüz hasarın oluştuğu çok zor bir durum. Ulusal iyot programı sayesinde eskisi kadar kretenizm vakaları görmüyoruz ama yine de unutulmaması gereken bir sorun olduğunu belirteyim.
Bu arada kretenizm ciddi iyot eksikliği sonucu ortaya çıkar. Ancak bebekte sorun yaratabilen daha hafif formda iyot eksiklikleri de var. Örneğin gebelik boyunca düşük ve orta derecede bir iyot eksikliği bebeğin düşük doğum ağırlığıyla doğmasına neden olabilir. Yine bebek doğum sırasında solunum sorunlarıyla, doğduktan sonra da büyüme-gelişme geriliğiyle karşılaşabilir. Ayrıca bu bebeklerin IQ skorları daha düşük olabilir. Araştırmalar, anne karnında hafif-orta derecede iyot eksikliğine maruz kalan bebeklerin daha sonraki yaşamlarında bilişsel fonksiyonlarını düşük, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu riskini ise daha yüksek bulmuş. Ayrıca bu bebeklerin ilerleyen yıllarda okul performansları da daha düşük. Sonuç olarak gebelik döneminde iyot eksikliğine dikkat etmek büyük önem taşıyor.
Son yıllarda kaya tuzu, Himalaya tuzu, deniz tuzu kullanımında bir artış var. Bu tuzlar iyotlu tuzun yerini alabilir mi?
Evet, sahiden de bu tuzlar giderek popüler hale geliyor. Biz bu tuzları ‘gurme tuzlar’ olarak adlandırıyoruz. Ancak gurme tuzların içeriğinde ne olduğunu, iyot oranlarını ve bu tuzlara eklendiği iddia edilen doğal bileşikleri tam olarak bilmiyoruz. O nedenle kullanılmalarını da önermiyoruz.
Alışveriş yaparken iyotlu tuzları tercih etmemiz lazım. Çünkü bu tuzlar, ihtiyacımız olan iyot miktarını daha net bir şekilde karşılar. Marketlerde satılan standart iyotlu tuzlarımızın iyot içeriği genellikle yeterli. Araştırmalar, çoğunun gerekli iyot miktarını sağladığını ancak bazılarının idealin altında veya üstünde iyot içerebileceğini gösteriyor. O nedenle iyi markaların ürünlerini tercih etmelisiniz.
İyotlu tuz kullanmaması gereken kişiler var mı?
Tüm sağlıklı bireylere iyotlu tuz öneriyoruz. İyotlu tuzu sadece ‘zehirli guatr’ dediğimiz tiroid bezi aşırı çalışan hastalarda kısıtlıyoruz. Bu hastalar dışında herkesin iyotlu tuz tercih etmesi gerekiyor. Özellikle anne adaylarının gebelik öncesinde iyot eksikliğine meydan vermemesi için iyotlu tuz kullanmaları son derece önemli.
Tabii “İyotlu tuz kullanın” önerimiz “Tuzu dilediğiniz kadar kullanabilirsiniz” anlamına gelmiyor. Zaten tuzlu yemeyi seven bir toplum olduğumuz için bazı kişiler “Doktor tuz önerdi. Tuz faydalıymış, istediğim kadar tüketebilirim” sonucuna varabiliyor. Fazla tuz tüketimi hipertansiyonun önemli sebeplerinden biri. O nedenle tuzu abartmadan kullanmalıyız, tuz seçimimiz de iyotlu tuzdan yana olmalı.
Tansiyon hastaları tanı aldıktan sonra genellikle tuzu kesme eğiliminde. Bu noktada öneriniz ne olabilir? Tuz miktarında nasıl bir denge tutturulmalı?
Burada da çok ince bir çizgi var. Hipertansiyon hastaları tuzu kısıtlamalı ama bu durumda da iyot eksikliğiyle karşılaşabilirler.
Tansiyon hastalarına dengeyi tutturmak için tavsiyem şu olabilir: Yemek pişirme sürecinde yemeğinize tuz eklemeyin. Bunun yerine yemekler piştikten sonra yemeğin üzerine az miktarda tuz serperek yemeğinizi lezzetlendirme yoluna gidin. Böylece tuzu daha etkili kullanır, aşırı tuz tüketiminin de önüne geçersiniz. Ancak buna rağmen iyot eksikliği söz konusuysa veya kalp yetmezliği nedeniyle tuz kullanamıyorsanız iyot takviyesi gündeme gelebilir. Burada en iyi yaklaşım ve dengeyi bulmak için sizi takip eden doktorunuzun tavsiyesine uyun.
Bu arada işlenmiş gıdaların çoğunun iyotsuz tuz içerdiğini unutmayın. Tuz alımını azaltmak amacıyla turşu, konserve, paketli ürünler gibi yüksek tuz içeren işlenmiş ürünlerden kaçının.
Yemek pişirirken yemeğe tuz eklemek iyodun etkinliğini azaltır mı? Yemek pişmeye yakın tuzu eklemek bir çözüm olabilir mi?
Evet, pişirme sürecinin iyotlu tuzun iyot içeriğini yaklaşık yüzde 50 oranında azalttığını biliyoruz. Bu nedenle iyot kaybını en aza indirmek için tuzu yemeklere pişirme işleminden sonra ekleyin.
İyotlu tuzun iyot içeriğini korumak için dikkat etmemiz gereken başka noktalar da var. Örneğin tuzu koyu renkli kavanozlarda ve doğrudan ışık alan yerlerden uzak tutarak saklamalıyız. Ayrıca tuz paketini açtıktan sonra tuzu en fazla üç ay içinde tüketmeliyiz. Tabii koşulların tuz evimize ulaşmadan önce de sağlanması gerektiğini unutmamalıyız.
Tekrar vurgulayayım: Rafine edilmemiş, içeriği bilinmeyen, ne kadar iyot barındırdığı bilinmeyen tuzlardan, doğal veya yapay olarak sunulan gurme tuzlardan mümkün olduğunca uzak durmalıyız.
Bir de iyot damlaları konusu var. Bu damlalar sosyal medyada yorgunluktan kansere, depresyondan gribe kadar pek çok sağlık sorununda ‘mucize’ çözüm olarak tanıtılıyor. Bu iddiaların bilimsel bir temeli var mı? İyot damlalarının rastgele kullanımının olası zararları neler olabilir?
İyot damlalarının bağışıklık sistemine önemli etkileri olduğuna dair spekülatif haberleri pek çoğumuz gördük, okuduk. Bu konuda maalesef çok yanlış bir bilgilendirme var.
İyot eksikliği kadar iyot fazlalığının da önemli bir sağlık sorunu olduğunu vurgulamalıyım. İyot damlalarının hekime danışılmadan fütursuzca kullanılması ilerleyen ay ve yıllarda birtakım tiroid hastalıklarına meydan verebilir.
“Gribe iyi geliyor”, “Yaraların iyileşmesine hızlandırıyor”, “Nefesi açıyor”, “Zihnimi açıyor” gibi birtakım varsayımlarla kesinlikle iyot damlası kullanmayın. Bilinçsiz kullanılan iyot damlası guatra, vücudunuzun iyot durumuna göre değişmekle birlikte tiroid bezinin aşırı ya da yetersiz çalışmasına neden olabilir. Ayrıca otoimmün tiroid hastalığı olarak adlandırdığımız bazı özel tiroid hastalıklarına yatkınlığı artırabilir. Çok yüksek dozda iyot alımının hipertiroidi olarak adlandırılan zehirli guatrla sonuçlanabildiğini de belirtmeliyim.