ABD Çevre Koruma Ajansı’na göre havada yüzen katı ve sıvı damlacıkların bir karışımı olan partikül kirliliği; kir, toz, is veya duman şeklinde olabilir. Kömür ve doğalgaz yakıtlı santrallerden kaynaklanan kirliliğe arabalar, tarım, asfaltsız yollar, inşaat sahaları ve orman yangınları da sebep olabiliyor. Antimikrobiyal direnç olarak da bilinen antibiyotik direnci ise belirli bir bakteri, parazit ya da mantarın belirli bir ilaç türüne karşı geliştirdiği toleransa deniyor. Bu noktaya gelindiğinde kullanılan ilaç, enfeksiyonla mücadelede yetersiz kalır.
Antibiyotik direnci dünya çapında önemli bir sorun haline gelmeye başladı. Bazı bilim insanlarının ‘endişe verici bir hız’ olarak tanımladığı şekilde hızlanan bu durum, her yıl tahminen 700 bin kişinin ölümüyle sonuçlanıyor. Bilim insanları antibiyotik direncinin çoğunlukla çok fazla reçete yazılması ya da yanlış şekilde kullanma, hastanelerdeki enfeksiyon kontrolünün kötü olması ve temizliğin tam sağlanamamasından kaynaklandığını söylüyor. Ancak yeni bir çalışmaya göre bu unsurlar sorunun tamamını açıklamaya yetmiyor.
Lancet Planetary Health dergisinde pazartesi günü yayımlanan bir çalışmada, bilim insanları görünüşte iki farklı olgu gibi duran hava kirliliği ve antibiyotik direnci arasında bir bağlantı kurdu. Araştırmacılar, partikül kirliliği olarak da bilinen PM2.5 hava kirliliği ile 166 ülkedeki antibiyotik direnci seviyelerini karşılaştırdıkları bir model oluşturdu. Araştırmanın sonuçları, yüksek PM2.5 hava kirliliği seviyesi ile yüksek antibiyotik direnci arasında zaman içinde daha da güçlenen bir bağlantıyı ortaya çıkardı. Partikül seviyeleri arttıkça antibiyotik direnci de artıyordu.
Bilim insanlarının geliştirdiği model, partikül kirliliğinin dünya genelinde ortalama antibiyotik direnci seviyelerindeki değişikliklerin yüzde 11’inden sorumlu olduğunu ve partikül kirliliğini potansiyel olarak antibiyotik direncinin önde gelen etkenlerinden biri haline getirdiğini gösteriyor. Dokuz bakteriyel patojen ile 43 antibiyotik türünün incelendiği çalışmada, hava kirliliğindeki her yüzdelik artışın, patojene bağlı antibiyotik direncinde yüzde 0,5 ila 1,9 arasındaki bir artışla bağlantılı olduğu belirtiliyor.
Araştırmacılar çalışmalarının daha fazla test edilmesi gerektiğini söylese de analiz doğruysa ve partikül kirliliği seviyeleri yaklaşık olarak aynı düzeylerde devam ederse 2050 yılında dünya genelinde antibiyotik direnci seviyesi, şimdikinden yaklaşık yüzde 17 daha yüksek olacak. Bu kulağa çok fazlaymış gibi gelmese de yaklaşık 840 bin kişinin antibiyotiklerle tedavisi mümkünken artık mümkün olmayan hastalıklar nedeniyle erken ölebileceği anlamına geliyor.
Çalışmanın yazarları, araştırmalarında çeşitli sınırlamalar olduğunu söylüyor. Bununla birlikte çalışma gözleme dayalı olduğundan partikül kirliliği ile antibiyotik direnci arasındaki bağlantının nasıl olduğu kanıtlanamadığı gibi bu bağlantının ne olabileceği de açıklanamıyor. Tüm ülkeler antibiyotik direnci sorununun gerçek derinliğini anlayacak kadar veriye sahip değil ve kirlilik seviyeleri ile antibiyotik direnci seviyeleri farklı ölçülebileceğinden ülkeler arasında sonuçları karşılaştırmak zor. Çalışmada ülke genelindeki veriler de incelendi ve Kaliforniya gibi bazı bölgelerde partikül kirliliği düzeyleri diğerlerine kıyasla çok daha yüksek olduğundan sonuçlar bir yerden diğerine büyük ölçüde değişebiliyor.
Bilim insanlarına göre bir olasılık, partikül kirliliğinin antibiyotiğe dirençli bakterilerin yayılmasına yardımcı olabileceği. Daha önceki çalışmalar, partikül kirliliğinin beraberinde bakterileri taşıyan enerji kaynağı olarak hareket edebileceğini göstermişti. 2018 yılında yapılan bir çalışmada Kaliforniya’daki şehir parklarının yakınındaki havada antibiyotik direnç genleri bulunmuştu. Bu genlerin sayısı, havada daha fazla partikül kirliliğinin olduğu yoğun sisli günlerde artıyordu.
Bizzat kirliliğin de bakterileri değiştirerek ilaçlara karşı dirençli hale getirme ihtimali var. Çalışmalar, partikül kirliliği ile bakterilerin bir araya gelmesinin, söz konusu patojenleri daha öldürücü hale getirebileceğini gösteriyor. Hatta partikül kirliliği, bakterinin içindeki genleri değiştirerek onu ilaca karşı dirençli hale getiriyor olabilir.
Öyle ya da böyle bilim insanları partikül kirliliğini azaltmaya yönelik politikaların her insanın sağlığı için iyi olacağını söylüyor. Bu yeni çalışmanın yazarlarından ve Zheijand Üniversitesi’nde sistem dinamikleri ve kontrol mühendisliği uzmanı olan Hong Chen, “Antibiyotik direnci ve hava kirliliğinin her biri zaten tek başına küresel sağlığa tehdit oluşturan unsurlar arasında yer alıyor. Şimdiye kadar ikisi arasındaki olası bağlantıya dair net bir fikre sahip değildik ancak bu çalışma hava kirliliğini kontrol etmenin iki yönlü faydası olabileceğini gösteriyor. Sadece kötü hava kalitesinin zararlı etkilerini azaltmakla kalmayacak, antibiyotiğe dirençli bakterilerin artması ve yayılmasıyla mücadelede de önemli bir rol oynayabilir” dedi.