Sivas’ta kene tutunmasına bağlı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) beş gün içinde üç can aldı. İlk olarak 6 Haziran’da 25 yaşındaki Gülbidin Ekberi yaşamını yitirdi. Ardından, önceki gün 25 yaşındaki Emre Naçar aynı hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Dün sabah ise 36 yaşındaki iki çocuk annesi Şehri Tanrıveren aynı acı kaderi paylaştı. Dün Emre Naçar ve Şehri Tanrıveren’in acılı ailelerine ulaştım ve yaşadıkları süreci dinledim.
Sivas merkeze bağlı Olukman köyünde hayvancılıkla uğraşan 25 yaşındaki Emre Naçar’ın babası Zekeriya Naçar, oğlunun başına gelenleri gözyaşları içinde şöyle anlattı:
“Madem gazetecisin anlatayım kızım sana. Oğlum daha önce İstanbul’da bir şirkette çalışıyordu. Bu sene de köyde hayvan yayıyordu. 1 Haziran Cumartesi günü öğleden sonra hastalandı. Ben şehirdeydim, oğlum köydeydi. Ambulansla sigorta hastanesine götürülmüş. Hastaneye gittim. Kan almışlardı. Sonra serum takıldı. ‘Hocam neyi var?’ diye sordum. Dedi ki ‘Kan sonuçları çıkınca bakacağım.’
Kan tahlilleri çıkınca tekrar doktora gittim, ‘Kanda ufak bir değişiklik var, önemli bir şeyi yok’ dedi. Sonra eve geldik mi kızım akşamleyin. Doğrusu iyiydi çocuk, yattı. Gece saat 12’de gene bir baktım iyi mi diye… ‘İyi misin oğlum’ dedim, ‘İyiyim’ dedi. Sabahleyin kalktım, zaten işe gitmek için 5’te kalkıyorum, baktım çocuk ateşlenmiş, başı ağrıyor. Aldım çocuğu devlet hastanesine götürdüm. Orada kene hastalığı olduğunu söylediler, sonra da ambulansla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’ne sevk ettiler.
Üniversite hastanesindeki doktorlar ‘Yatıracağız’ dedi. Aldılar, servise yatırdılar, tamam mı? Sonra kızım, üç-dört gün sonra kanamaları başladı çocuğumun. Bizim oğlanın burnundan devamlı kan akıyordu. Siliyordum, yavrum. Uzatmayayım. Dördüncü günü yoğun bakıma aldılar. Sonra da ölüm haberi geldi. Yandım, kızım…
Çocuğum bana keneden hiç söz etmedi. Amcamın çocuğuna ayıkken ‘Bacağımda iki tane küçük kene vardı, çıkarıp attım’ demiş. Bilemiyorum işte. Bizim köyde kene hep var. Her yerde var. Geçen bak, hastanede bizim çocuğun yanında yatan bir kadın (Şehri Tanrıveren’den söz ediyor) daha vardı, 36 yaşında. İki çocuklu… O da zehirli keneden vefat etti. Aynısı benim başıma bir daha geldi. Büyük ağabeyi Enver de üç-dört sene önce kene yüzünden hastalandı, üniversite hastanesinde 17 gün yattı. Ağabeyi iyi oldu. Ama Emre’yi kaybettik.”
‘Kene aklımızın ucundan geçmedi’
Sivas’ın Gölova ilçesi Boğazgöze köyünde yaşayan 36 yaşındaki iki çocuk annesi Şehri Tanrıveren Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesinde KKKA tanısıyla tedavi görüyordu. 12 ve 17 yaşında iki çocuğu olan Tanrıveren dün sabah hayatını kaybetti. Tanrıveren’in eniştesi Keramettin Zeyrek, baldızının hastalanma sürecini şöyle anlattı:
“Ben normalde İstanbul Ataşehir’de yaşıyorum. Ama bir aydır köydeyim, akrabalarımızı Hacca yollamak için buraya geldim. Bir hafta evvelden baldızımın vücudunda renk değişikliği oldu. Bembeyaz çiçek gibi bir yavrumuzdu ama vücudunun rengi kırmızıya döndü. Ateş, halsizlik, yorgunlukla birlikte kusması da vardı. Açıkçası biz olaya üşütme diye baktık, kene aklımızın ucundan geçmedi. Kızımızı Sivas Gölova Kazım Ayan Devlet Hastanesi’ne götürdük. Orada bir serum ve ağrı kesici hap verdiler. Aynı gün Akıncılar Devlet Hastanesi’nde 20 yıldır görev yapan tanıdığımız bir doktora götürüp tahlilleri gösterdik. O doktor ertesi gün bir daha tahlil yaptı ve hastamızı hemen Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’ne sevk etti. Maalesef orada Kırım Kongo Kanamalı Ateşi teşhisi konuldu. İki buçuk gün normal odada kaldı. Sonra burnundan kan gelmeye başladı. Tamponla bile durdurulamıyordu. Bunun üzerine yoğun bakıma alındı. Bir gün entübe edildi. İkinci gün de rahmete kavuştu.
Kenenin ne zaman tutunduğu konusunda net bir bilgimiz yok. Tahmin ediyorum olayın bir 10-15 günlük bir süreci var ama rahmetli baldızım bize bir şey söylemedi. Hayvan otlatmıyordu, sadece inekleri sağıyordu. Belki o sırada oldu. Biz kendisine sorduk kene yapıştı mı diye ama ‘Öyle bir şey yok’ dedi.”
Bu kahredici hikayeler, KKKA’nın ne kadar ciddi bir tehdit olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Hem Emre Naçar’ın hem de Şehri Tanrıveren’in yakınlarının anlattıkları kene tutunmasında erken teşhisin ve hızlı müdahalenin hayati önem taşıdığını gösteriyor. Yazının bundan sonraki bölümünde kene tutunmasıyla ilgili merak edilen sorulara ve doğru müdahale yöntemlerine değineceğiz.
Keneyi kendimiz çıkaralım mı yoksa hemen hastaneye mi gidelim?
Bu sorunun yanıtını ve kene tutunmasıyla ilgili en çok merak edilenleri Koç Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül’e sordum.
Her kene tutunması tehlikeli mi?
Hayır. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına yol açan virüsleri taşıyan keneler tehlikeli. Bu hastalığa yol açan virüs belli bir kene türünde görülüyor. O keneler de daha çok Sivas, Tokat, Yozgat, Erzurum, Kastamonu, Samsun, Çorum, Gümüşhane ve Amasya gibi İç Anadolu’nun doğusundaki ve Karadeniz’in güney illerinde karşımıza çıkıyor. Ege Bölgesi’nde, Batı bölgelerinde ve İstanbul’da bugüne kadar KKKA vakası tespit edilmedi.
Bazı doktorlar “Keneyi kendiniz çıkarmayın, sağlık kuruluşuna gidin” bazıları da “Çıkarabilirsiniz” diyor. Hangi öneri doğru?
Kene tutunmasında keneyi bir an evvel çıkarmak esastır. O nedenle deriye en yakın yerden bir cımbız, pens veya uzun tırnaklarla keneyi çıkarabilirsiniz. Fakat bazı kurallara dikkat etmeniz şart. Öncelikle keneyi gövdesinden çekip çıkarmamanız gerekiyor. Çünkü virüs kenenin gövdesinde yer alır. Keneyi gövdesinden koparırsanız virüs içeriye enjekte olur. İkinci kural kenenin üzerine sigara söndürmek, aseton veya kolonya dökmek, sigara dumanı üflemek gibi yanlış uygulamalardan uzak durmak.
KKKA virüsü taşıyan bir kene tutunduktan kaç gün sonra belirti verir?
Genellikle iki-üç gün içinde belirtiler ortaya çıkar. Ateş, baş ağrısı ve eklem ağrıları, halsizlik gibi grip belirtileri başladığında hiç vakit kaybetmeden hastaneye gitmek gerekir. Bu arada hastaların bir kısmında bulantı, kusma, ishal gibi belirtiler de olabilir.
Bu belirtiler başladığında hastanede hangi tahliller yapılır?
Temel kan tahlillerinde hastalığın olup olmadığına ilişkin iyi kötü bir şeyler anlaşılabilir. Örneğin tam kan sayımında özellikle trombosit ve lökosit sayısının düşmesi doktoru alarma geçirir. Karaciğer enzimlerinde de yükselme olabilir. Eğer bu esnada deride kızarıklık ve döküntüler varsa bunlar kanamanın ilk işaretleridir. O noktada bizim önerimiz ‘Ribavirin’ adlı ilacın başlanması. Hekim arkadaşların da bunu bilmelerinde yarar var. Eğer tedavide geç kalınırsa hastalık ilerler ve kanamalar başlar. Bu dönemde de ilacın etkili olma şansı düşer.
KKKA her zaman keneden değil çok nadiren insandan insana da bulaşır. Bu açıdan sağlık çalışanları risk altında. Örneğin kanaması olan hastalardan sağlık çalışanlarının özellikle gözüne kaçan kandan veya kan dolu iğnenin batmasıyla hastalık bulaşabilir. Bu durumda da ‘ribavirin’ adlı ilacı veriyoruz.
Bu ilacın koruyuculuğu yüksek mi?
Ribavirin erken verildiğinde oldukça koruyucu. Fakat belirtiler başladıktan üç-beş gün sonra verirseniz çok etkili olmasını beklemiyoruz.
Tedaviye geç başlanırsa ölüm oranı yüksek mi?
Hastalık başladıktan sonra ölüm oranı yüzde 5-10 arasında değişiyor. Bu aslında bir hastalık için yüksek bir oran ama her hastanın öleceği anlamına da gelmiyor.
Ribavirin ne kadar süredir kullanılıyor?
Türkiye’de KKKA vakalarının görülmeye başladığı andan itibaren yani 22 yıldır ribavirin’i kullanıyoruz. Ribavirin, virüsün yayılmasını ve çoğalmasını durdurabilen, enfeksiyonun kontrol altına alabilen bir antiviral ilaç.
KKKA’nın görülmediği illerde yaşayanların kene tutunmalarında endişelenmesi gerekir mi?
Riskli bölgeler dışında yaşayan kişilerin çok endişe etmesine gerek yok. Örneğin 20 milyon nüfuslu İstabul’da da keneler var. Fakat şimdiye kadar KKKA’lı insan vakası görülmedi. Günün birinde olur mu? Kimse “Zinhar olmaz” diyemez. Örneğin İspanya’da, Fransa’da da hiç yoktu ama daha sonra bu ülkelerde de rapor edildi.
Kene tutunmasına karşı ne tür önlemler alınmalı?
Öncelikle hastalığın olduğu bölgelerde özellikle hayvancılıkla uğraşanların veya pikniğe gidenlerin çok dikkatli olması lazım. Kene tutunması hafife alınmamalı. Kenenin açıkta kalan vücut bölgelerine yapışmaması için uzun kollu kıyafetler ya da pantolonu çorabın içine sokmak gibi önlemler almalı. Eve dönünce vücut taranmalı. Kene tutunduğu görülürse uygun biçimde çıkarılmalı. Grip benzeri belirtilerin varlığında da hemen doktora gidilmeli ve kene tutunması öyküsü doktora anlatılmalı.
Tutunmuş bir kene deride nasıl bir görüntü oluşturur?
Tutunan kene deride siyah veya kahverengi ben şeklinde görünür. Daha küçük keneler 0.5-0.7 mm gibi kalemlerin ucunun batmasına benzer şekilde çok küçük nokta gibi görülebilir. Cep telefonuyla yakın plan fotoğraf çekip görüntüyü büyüterek derinizdeki küçük bir noktanın kene olup olmadığını daha iyi anlayabilirsiniz. Tabii kene, kan emmeye başladığında boyutu büyüyebilir ve daha belirgin hale gelebilir.
Daha fazlasını öğrenmek İsteyenler için: Prof. Dr. Alpay Azap ile söyleşi. Kurban Bayramı’na dikkat!
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ile ilgili daha detaylı bilgi almak isterseniz geçen yıl Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alpay Azap ile yaptığımız “Kene sezonu açıldı: Kene nasıl çıkarılır? Hangi önlemler alınmalı?” başlıklı söyleşiye aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. Prof. Dr. Alpay Azap’ın “Hastaneye bir saat içinde ulaşamıyorsanız keneyi kendiniz çıkarabilirsiniz” önerisinin yer aldığı yazıda ayrıca “Kurban Bayramı’nda KKKA riski neden daha yüksek”, “Kedi ya da köpeklerdeki keneler insana virüs bulaştırabilir mi?”, “Kene yapışması vücudun en sık hangi bölgelerinde olur?” gibi soruların yanıtları da yer alıyor.