İzmir’de bir hastanede sağlık memuru olarak görev yapan Seden Baş, bundan altı yıl önce sokaktaki manav tezgahının altında bir yavru kedi buldu. Hayata tutunmaya çalışan kediye yaşama şansı verdi ve kendisine şans getirmesi dileğiyle adını ‘Şans’ koydu.
Tam altı yıl sonra ‘Şans’ da Seden Baş’ın en büyük şansı oldu. Hikayelerini Anadolu Ajansı’ndan Efsun Erbalaban Yılmaz yazdı.
Şans, son bir yıldır sürekli sahibinin sağ memesine yatıyor, üstüne atlıyordu. Bir süre sonra Seden Baş memede bir şişlik hissetti ve kedisinden kaynaklandığı düşünerek hastaneye başvurdu. Tetkikler sonrası meme kanseri olduğunu öğrendi. Hemen tedaviye başlandı.
Şans benim gerçekten şansım oldu
Şans’ın çok hırçın bir kedi olduğunu ve kimseye yaklaşmadığını anlatan Baş, tanışmalarını şöyle anlatıyor: “Çok zor bir dönemden geçiyordum. Bana uğur getirmesini istediğim için ona Şans adını verdim. Bana böyle bir hayat şansı vereceğini asla bilmiyordum.”
Seden Baş Şans’ın tümörü kendisine haber verdiğini düşünüyor: “Geçen sene ekim ayında başladı ağrılarım. Doktorlara gittiğim zaman bu öyküyü anlattığımda ‘kedi tırmığı’ olarak nitelenen bir hastalık olabileceğini söylediler. Üç ay zaman kaybettim. Ocak ayında üçüncü evre meme kanseri tanısı aldım. Şans benim gerçekten şansım oldu. Adının karşılığını verdi. Hikayem böyle başladı.”
Seden Baş’ın kemoterapi seansları mayıs ayında tamamlandı. Radyoterapinin de son dönemine geldi. Sağlığına kavuşan genç kadın tümörden kurtulunca Şans da nihayet normale dönerek “memeden ayrıldı.”
Üç gün çok ağladım
Hastalığı öğrendiğinde büyük üzüntü yaşadığını vurgulayan Baş, anlatmaya devam ediyor: “Benim üç günlük bir yas sürecim oldu. Gerçekten kolay bir kabulleniş süreci değil. Eskiden insanların başına geldiği zaman ‘Nasıl kaldırıyorlar’ diyordum. Yani nasıl bunu atlatabiliyorlar, nasıl böyle pozitif olabiliyorlar? Oluyormuş insan gerçekten. Üç gün çok ağladım. Dördüncü gün artık duyabileceğim her şeyi duyduktan sonra eski ‘Seden’ oldum. Gülmemle tanınan bir insandım ve yine gülmeye başladım.”
Genç yaşta agresif bir tümörle mücadele ederken sosyal medyadan paylaştığı mesajlarla başka hastaları motive etmek ona büyük moral vermiş: “O kadar güzel mesajlar alıyorum ki… Hasta yakınları bana ulaşıyorlar, moral olsun diye çocuklarına gösteriyorlar. Böyle bir kitleye ulaşabileceğim aslında hiç aklıma gelmemişti bu zamana kadar ama insanlara umut vermek güzel bir şey.”
Doç. Dr. Bulut’tan meme tarama çağrısı
Seden Baş’ın tedavi gördüğü Medicana Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gülcan Bulut, halk arasında ‘kedi tırmığı’ olarak bilinen bir hastalık olan ‘enfeksiyöz granülomatöz mastit’ ile tümör belirtilerinin benzerlik gösterdiğini söylüyor.
Seden Baş için kanser tanısının biyopsiden sonra kesinleştiğini ifade eden Bulut, şöyle konuştu:
“Lenf bezleri pozitifti, lokal ileri dediğimiz bir aşamadaydı. Kemoterapi ve immünoterapi ile başladık tedavisine. Seden, güçlü bir kadın. Tedaviye de çok inandı. Gerçekten inanmak bu işin belki de en önemli kısımlarından biri. Bu hastalığı yenebileceğini, tedaviyle düzelebileceğine inandı. Kitlenin küçüldüğünü gördükçe daha da motive oldu açıkçası.”
Hayvanlar dünyayı koklayarak görürler
Peki, Şans gerçekten sahibinin hastalığını fark etti mi, yoksa yaşanan bir tesadüften mi ibaret?
İstanbul’da Tilia Kliniği’nden Veteriner Hekim Aylin Ünal, hayvanların, özellikle de köpeklerin koku alma duyusunun insanlara göre çok daha yüksek olduğunu, yeni ve ilgilerini çeken kokulara karşı hassasiyet taşıdıklarını söylüyor:
“Tümörlerin salgıladığı biyokimyasal bileşikler idrar, ter ve nefes yoluyla salınırlar ve kedi ve köpekler bunları koku ile algılayabilirler.
Hayvanların bazı deri kanserleri, meme, kolon ve akciğer kanserlerini tespit edebildikleri ile ilgili araştırmalar olmuş. Ayrıca köpeklerin sahiplerindeki epilepsi krizlerini olmadan önce tespit edip onları uyarma özellikleri de var. Kedi ve köpekler sahiplerinin günlük rutinlerini etkileyen davranışsal ve duygusal değişimlerini hissedebilirler.”
Dr. Veteriner Hekim Gürbüz Ertürk de hayvanların dünyayı koklayarak gördüklerini söylüyor: “Kokuda olası değişiklikler onların dikkatlerini çeker ve doğal olarak o bölgeyle ilgilenirler. Bu da bir şekilde sahibinin dikkatini çeker ve acaba bir şey mi var diye muayeneye gittiğinde ne yazık ki çoğu vakalarda tümör çıkar.”
Dr. Ertürk, kendiliğinden gelişen bu tip olayların dışında köpeklerin eğitilerek başka köpeklerdeki kanseri tanımada faydalı olduklarını belirtiyor. Peki kediler? Gürbüz Ertürk bu noktada kedilerin bağımsız kişiliğine dikkat çekiyor: “Kedilerin kendiliklerinden tespit edip sahiplerini uyardıkları vakalar bildiriliyor. Köpekler ise bu amaç için özel olarak eğitiliyor. Kediler de eğitilebilir ama kediler daha özgür canlılar olduğu için tam ihtiyaç olduğunda size yanıt vermeyebilirler.”